Onedio Logo

Yapay Zekâ Çağında Öğretmen Olmak: Derinleşmeden Olmaz

Kapak Görseli

Yapay zekâ çağının dönüştürücü rüzgarları arasında, öğretmenlik mesleği de köklü bir değişimin eşiğinde duruyor. İşte tam da bu noktada, Prof. Dr. Cem Balçıkanlı'nın 'Yapay Zekâ Çağında Öğretmen Olmak: Derinleşmeden Olmaz' başlıklı söyleşisi, bir fener gibi yolumuzu aydınlatıyor. Bu söyleşi, öğretmenliğin sadece bir meslek olmadığını, aynı zamanda ruhsal bir arayış, bir yaşam yolculuğu olabileceğini fısıldıyor kulağımıza. Balçıkanlı, 'Derinleş' isimli kitabıyla, öğretmenleri kendi eğitim felsefelerinin engin denizinde bir keşfe çıkmaya, mesleklerinin derinliklerine inmeye davet ediyor. Bu, sadece bir kitap değil, aynı zamanda bir dost eli, içsel bir dönüşümün kapılarını aralayan sihirli bir anahtar.

Öğretmenlik yalnızca bir meslek değil, bir yaşam yolculuğu olabilir mi?

Öğretmenlik yalnızca bir meslek değil, bir yaşam yolculuğu olabilir mi? Görseli

Prof. Dr. Cem Balçıkanlı’nın yeni kitabı D-e-r-i-n-l-e-ş, öğretmenleri kendi eğitim felsefelerini sorgulamaya ve mesleklerine yeniden bakmaya davet ediyor. Beş temel sorunun izinden ilerleyen kitap, yaratıcı araçlar ve önerilerle düşünsel derinliği teşvik ediyor. Eğitim dünyasının hızlı dönüşümünü anlamlandırmak ve yüzeyin altına inmek isteyen herkes için güçlü bir kaynak. Elma Yayınevi’nden çıkan bu kitap, öğretmenlik yolculuğuna yeni bir soluk getiriyor. Prof. Dr. Cem Balçıkanlı’yla son kitabı özelinde öğretmenlik mesleğini konuştuk.

+ Bir süredir Onedio’da "Eğitimin Kapıları" köşesinde eğitimle ilgili yazılar yazıyorsunuz. Öncelikle sizi biraz daha yakından tanımak isteriz. Kendinizi nasıl tanıtırsınız?

-İstanbul’da doğdum, üniversiteye kadar bu şehirde yaşadıktan sonra 1998 yılında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi İngiliz Dili Eğitimi Anabilim Dalında eğitim almak için Ankara’ya geldim ve o günden beri buradayım. Yüksek lisans ve doktora eğitimimi aynı üniversitede tamamladım; bu süreçte Florida Üniversitesi’nde Türkçe okutmanı olarak görev yaptım. Bugüne kadar Millî Eğitim Bakanlığı ve çeşitli özel okullarla öğretmen eğitimi ve yabancı dil eğitimi alanlarında projeler yürüttüm, bazıları hala devam ediyor. Bunun yanı sıra Türkiye Zekâ Vakfı’yla birlikte Yes Box projesi kapsamında çocuklara dili sevdirecek yaratıcı çalışmalara katkıda bulunuyorum. 

Kitaplarım arasında öğretmen ve ebeveynlere yönelik “D-e-r-i-n-l-e-ş”, “50 Soruda Dil Öğrenme”, “Çocuğum İngilizce Öğreniyor” ve “Yeni Nesil Dil Öğrenme”; çocuklar içinse “Yabancı Dil Perisi” gibi dil öğrenme sürecini anlamaya ve kolaylaştırmaya yönelik eserler yer alıyor.

+Yapay zekâ son yıllarda eğitimin merkezine yerleşti. Sizce tam da bu dönemde, öğretmenliğe dair böyle bir kitap yazmak neden önemliydi?

-Değişime artık yetişemediğimiz bir çağdayız. Düşünsenize; insanların birkaç dakikalık videolara bile sabır gösteremediği bir zamanda, öğretmenler sınıflarda onlarca öğrencinin dikkatini derse çekmeye, onları sürece katmaya çalışıyor. Bu hiç kolay değil ve her geçen gün daha da zorlaşıyor. Öğretmenler de doğal olarak bu hızlı dönüşümün tam merkezinde kalıyor.

Bugün eğitim dünyasında sıkça konuşulan başlıklar belli: teknoloji, yapay zekâ, sınav sistemleri… Ama tüm bu tartışmalar arasında öğretmenlerin kendi mesleklerine içten ve derinlemesine bakabilecekleri alanlar ne yazık ki çok sınırlı. Oysa belki de asıl ihtiyacımız bu gibi geliyor bana. Durup kendine bakabilen, mesleğini anlamla yeniden kurabilen öğretmenler. Çünkü ancak bu tür bir içsel derinleşme, öğrencilerin derse aktif ve anlamlı katılımını da beraberinde getirebilir. Öte yandan derinleşemeyen öğretmen, değişimin rüzgarlarında kolayca savruluyor. Ben de bu kitapla, öğretmen zekâsının, sezgisinin ve kalbinin bugün her zamankinden daha kıymetli olduğunu hatırlatmak istedim. Çünkü öğretmenlik yalnızca bir müfredatı takip etmek değil; değerlerle, cesaretle, merakla ve anlamla beslenen bir yolculuk. Ve bugün her öğretmenin kendine şu soruyu sorması gerekiyor:

“Kendi rotamı kendim çizebiliyor muyum?”

+“Derinleş” öğretmenlere yazılmış gibi dursa da başka kimler için bir yol arkadaşı olabilir?

-Sadece öğretmenler için değil. Eğitim fakültesi öğrencileri de saymam gerekiyor. Hatta eğitim yöneticileri, akademisyenler ve eğitime yüreğini koymuş herkes için. Çünkü bu kitap hazır cevaplar sunmuyor; doğru soruları sormayı teşvik ediyor. 

+Günümüzde her şeyi yüzeysel yaşayan insanlar da sizce bu kitapta kendinden bir şey bulabilir mi? 

-Evet, bulabilir. TED videoları ilk çıktığında 20 dakikalıktı ve insanlar bu sürede dikkatle odaklanıp izliyordu. Şimdi aynı içerikler 10-12 dakikada tamamlanmak zorunda. Sesli kitap uygulamaları yaygınlaştı; insanlar yürürken, yolculukta, mutfakta kitap dinliyor. Ben de araç kullanırken çokça yararlanıyorum. Elbette çok kıymetli bunlar. Şimdi bir de romanların özetini çıkaran uygulamalar var. Koca bir romanı 10 dakikada özet geçmek moda hâline geldi. Düşünsenize; Raskolnikov evinden çıkıp köprüye gidene kadar içinde fırtınalar kopuyor, zihinsel bir süreç yaşıyor. Ama özet uygulamaları, “Evden çıktı, köprüye gitti.” deyip geçiyor. Dostoyevski bunu görse ne hissederdi acaba? Ve bu sadece onun değil, tüm büyük eserler için geçerli. 

Aynı şey öğretmenlik için de geçerli. Sadece yöntemi öğrenmek, birkaç dakika içinde hızlıca “öğretmenlik nasıl yapılır” videoları izlemek yetmez. Öğretmenlik de derinleşerek yaşanan, anlamı ancak yavaş yavaş içselleştirilen bir yolculuk. O yüzden bu kitapta herkes kendine ait bir şey bulabilir. 

+Bu içsel yolculuğu da son derece samimi ve içten bir şekilde anlatmışsınız. Dilinize özel bir dikkat gösterdiğiniz anlaşılıyor. Bir de öğretmenlere seslenme biçiminiz ince düşünülmüş. 

-Kitap boyunca “Sevgili öğretmenim” diye sesleniyorum çünkü bu, bir hitap biçiminden çok bir dayanışma niyeti. Yazarken hep, mutfakta kahve eşliğinde sohbet eden iki meslektaşı hayal ettim: yargılamadan, yukarıdan konuşmadan, içten bir dille. Bu ses, “Yalnız değilsin.” demek için orada. Kitap boyunca da bu samimi, düşünen ve birlikte arayan sesi korumaya çalıştım.

+Eğitimde dış baskılar çok yoğun. Devlet okulları, özel okullar, performans sistemleri... Bu şartlarda iç sesini dinleyen bir öğretmenin farkı ne olur sizce?

-En büyük fark, rotasını dıştan değil içten belirlemesi olur. İç sesini dinleyen bir öğretmen, imkânsızlıkları görmezden gelmez; ama onların arkasındaki fırsatları da görebilir. Devlet okulundaysa sınıfındaki sınırlı imkânları aşmak için yaratıcılığını devreye sokar; kaynakların azlığına rağmen öğrencilerine ilham verecek yollar bulur. Özel okulda çalışıyorsa, kurumsal kalıpların ötesine geçip kendi özgün öğretmenlik imzasını atar, öğrencileriyle gerçek bir bağ kurar. Ama asıl değişim burada bitmez bence. İç sesini duyan öğretmen, sürekli öğrenen olmaktan asla vazgeçmez. Çünkü öğretmenlik, sadece başkalarına bir şeyler öğretmek değil; her gün, her yeni öğrenciyle birlikte kendini de yeniden keşfetmektir. Teknoloji değişir, müfredatlar değişir, yöntemler değişir ama öğrenmeye açık bir zihin ve dirençli bir yürek değişimin değil, gelişimin motorudur.

+Kitabınız sorular üzerine kurulu. İç sesini duyan bir öğretmen, sizce kendine hangi soruları sormalı?

-Bence iç sesle gelen ilk ve belki de en temel soru şudur: “Ben bu sınıfta neden varım?” Bu soru, öğretmenlik kimliğinin kalbine dokunur ve sınıfa sadece müfredatı bitirmek için girmenin hem kendi potansiyelimizi hem de öğrencilerin gelişimini sınırlayabileceğini fark ettirir.

Devamında öğretmen, “Ben sadece bilgi mi aktarıyorum, yoksa ilham da verebiliyor muyum?” ya da “Bugün öğrencilerim benden yalnızca ders mi alacak, yoksa bir değer mi?” gibi sorular sormaya başlar. Çünkü öğrenciler yıllar sonra konuları unutabilir ama kendilerini o sınıfta değerli hissedip hissetmediklerini unutmaz.

Bu sorular, öğretmeni diri, farkında ve anlamla hareket eden birine dönüştürür; bence iyi öğretmenlik de zaten bu soruları sormaktan hiç vazgeçmemektir.

+Biraz da kitabın yapısına bakalım. “Derinleş”i okuyanları nasıl bir yolculuk bekliyor?

-Kitap, öğretmenin kendine sorması gereken beş temel soru üzerine kurulu. Ama bu sorular sadece akademik ya da mesleki sorular değil. Her biri adeta birer durak gibi... Öğretmenlik yolculuğunda hızla akıp giderken durup soluklanma, geriye dönüp “Ben neredeyim? Nereye gidiyorum?” diye bakabilme fırsatı sunuyor.  Her bölümde bu anlam yolculuğunu desteklemek için mini oyunlar, anketler ve önerilen kaynaklar da yer alıyor. Çünkü ben şuna inanıyorum: Bir kitabın içinde yalnızca okumak değil, kendi deneyimlerini de katabileceğin alanlar olmalı. Kitap bu yüzden klasik bir “yöntem kitabı” değil. Bir yolculuk kitabı. Ve bu yolculukta da okura şöyle demek istiyorum:

“Ben yanındayım, birlikte yürüyoruz. Ama nereye varacağını, hangi patikaya sapacağını, kendi rotanı sen çizeceksin.”

Çünkü bana göre, gerçek değişim dışarıdan dayatılarak değil, öğretmenin kendi içinden başlar. Bir öğretmenin içsel dünyasında bir kıpırtı başlarsa, bu sınıfa da yansır, okula da yansır, öğrencilerine de... Ve belki de en güzeli şu: Her okurun bu kitapla farklı bir yolculuk yaşayacağını biliyorum. Kimisi ilk bölümde durup çok şey düşünecek, bazısı belki son bölüme geldiğinde hayatındaki bazı şeylere yeni gözle bakacak. O yüzden bu kitap tek bir kalıba sığmayan, her öğretmenin kendi yolunu keşfetmesine alan açan bir yol arkadaşlığı öneriyor.

+Derinleşmek bazen de cesaret isteyen bir süreçtir. Bu kitabı okuyan öğretmenlerin en çok hangi konuda cesaretlenmesini istersiniz?

-Söylediğiniz gibi derinleşmek her zaman kolay değildir; çoğu zaman insanı konfor alanının dışına çıkarır. Bu kitabı okuyan öğretmenlerin en çok da kendi özgün seslerini bulma konusunda cesaretlenmelerini isterim, çünkü sistemin dayattığı kalıplar çoğu zaman bu sesi bastırabiliyor. Aynı zamanda öğrenmeye açık kalmak ve yeni yollar denemekten korkmamak da bu yolculuğun önemli bir parçası. Bir diğer cesaret alanı da öğretmenin kendine zaman ayırabilmesi; çünkü sürekli başkaları için koştururken kendimizi ihmal edebiliyoruz. Bu kitap da tam olarak o iç yolculuğa alan açmayı, öğretmenin kendine yeniden yaklaşmasını mümkün kılmayı amaçlıyor.

+Bir öğretmen bu kitabı kapattığında sizce zihninde hangi cümle kalmalı?

-Eğer zihninde şu iki cümle kalıyorsa, bence kitap amacına ulaşmış demektir:

“Ben kimim ve kim olmak istiyorum?”

“Bu mesleğe ne katıyorum, bu meslek bana ne katıyor?”

Çünkü öğretmenliğin gerçek gücü, yalnızca bilgi aktarmakta değil, bir başkasının iç yolculuğuna dokunabilme cesaretinde yatar. Bu iki soru, öğretmeni sadece dışarıdan değil, içeriden dönüştürmeye başlar; öğretmenliğin yeniden bir görev değil, bir anlam hâline gelmesini sağlar.

Ben de bu kitapla, her öğretmenin zihninde küçük de olsa bir ışık yakmak istedim. 

“Derinleş”, o yolculukta bir yön tabelası değil, sadece küçük bir fener olsun istedim ki yolu öğretmenin kendisi bulsun diye.

+Son söz ne olur?

-Kimse bu kitabı alıp içindeki filmleri ve videoları izleyince, kitapları okuyup oyunları oynayınca, anketleri doldurunca ya da projeleri öğrencileriyle paylaşıp uygulayınca hemen derinleşeceğini sanmasın. Daha önce de dediğim gibi, bu bir süreç. Ve bu süreçte atılan en önemli ilk adım farkındalıktır.

Prof. Dr. Cem Balçıkanlı, kitabın hazır cevaplar sunmadığını, aksine doğru soruları sormayı teşvik ettiğini ifade ediyor. Öğretmenliğin sadece bilgi aktarmaktan ibaret olmadığını, değerlerle, cesaretle, merakla ve anlamla beslenen bir yolculuk olduğunu dile getiriyor. Balçıkanlı, öğretmenlerin dış baskılara rağmen iç seslerini dinleyerek kendi rotalarını çizmeleri gerektiğini ve bunun meslekteki en büyük farkı yaratacağını belirtiyor. 'Derinleş' kitabı, öğretmenlerin bu içsel yolculukta kendilerine eşlik eden bir fener olmayı hedefliyor.

Instagram

X

LinkedIn

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Gezici Araştırma Yeni Anket Sonuçlarını Açıkladı: AKP'de Zirvedeki İsim Hakan Fidan Oldu
Gezici Araştırma Yeni Anket Sonuçlarını Açıkladı: AKP'de Zirvedeki İsim Hakan Fidan Oldu
Testo Taylan'a Kadıköy Boğası Videosunda Kesmediği Bölüm Nedeniyle Tepki Yağdı
Testo Taylan'a Kadıköy Boğası Videosunda Kesmediği Bölüm Nedeniyle Tepki Yağdı
Yeni İğrençlik Görüntüleri! Marmaris'teki Bir İşletmede Turist Kadınlara Yapılan Taciz Dansı
Yeni İğrençlik Görüntüleri! Marmaris'teki Bir İşletmede Turist Kadınlara Yapılan Taciz Dansı