Yanlış Uyuyor Olabilir miyiz? İki Bloklu Uyku Düzeni Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Hayır, yatış şeklinizden bahsetmiyoruz, kaçta yatıp kaçta yattığınız da sadece sizi ilgilendirir, belki biraz da annenizi. Akşam yatmak, sabah kalkmak bilmiyor oluşunuz bu içeriğin konusu değil. 

Biz size büyük büyük büyük büyük büyük büyük büyük… babanızın nasıl uyuduğunu anlatmaya çalışacağız. Biz derken, ben değil… Beni takip edenler hemen anladı yine bilim bilim konuştuğumu. 

Bilim insanları araştırmış, incelemiş, kitap yapmış. Aha bu bu bu şekil diye önümüze koymuş. Bakın bakalım çok büyük babalarınız, anneleriniz nasıl uyuyormuş.

“İki bloklu uyku düzeninden” bizi haberdar eden kişi Virginia Tech Üniversitesinden tarihçi Roger Ekirch.

Bu kavram, kendisinin yazdığı “At Day’s Close: Night in Times Past” (Gün Batarken: Geçmiş Zamanlarda Gece) adlı kitabında geçiyor ilk defa.

Homeros’un Odysseia‘sından, Nijerya’daki modern kabileler üzerindeki antropolojik incelemelere kadar çok çeşitli edebî ve bilimsel eseri, günceleri, mahkeme tutanaklarını elden geçiren Ekirch, 500’ü aşkın yerde “bölünmüş uyku düzeni”nden söz edildiğini görmüş.

Biz olsak okur geçeriz, ancak kendisinde bilim insanı merakı olduğundan oturup incelemeye karar vermiş.

Ekirch’in araştırmasına göre insanlar bir zamanlar şimdi olduğu gibi 8 saat uyumuyorlar, bunun yerine gün batımından hemen sonra 2-3 saatlik bir uykuya yatıyorlar, ardından 2-3 saat uyanık kalıyorlar sonrasında gene uykuya yatıp sabah kadar uyuyorlardı.

Ekirch kitabında insanların bu iki uyku arasında yaşadığı uyanıklık dönemi “en üretken oldukları dönem” olarak ifade ediyor.

Bu 2-3 saatlik uyanık kalınan zamanda insanlar normal hayatlarına devam ediyor, hatta bazen ev gezmesine gittikleri dahi gözleniyor. 

Çoğu ise yataklarında kalıyor, kitap okuyor, yazıyor ve sık sık da dua ediyor. 15. Yüzyıl sonlarından kalma pek çok dua kitabında uyku arası saatler için yazılmış özel dualar bulunması bunun bir göstergesi.

Fransız bir doktora ait, 16. yüzyıldan kalma bir rehber kitapta, çiftlere tavsiyelerde bulunulurken, hamile kalmak için en iyi saatin, uzun ve yorucu bir günün sonundaki zaman değil, “ilk uykudan sonraki” anlar olduğu, bu saatlerde çiftin cinsel ilişkiden daha fazla zevk alacağı ve “daha iyi sonuç elde edeceği” anlatılıyor.

Tarihçi Roger Ekirch, “birinci ve ikinci uyku”ya ilişkin göndermelerin 17. yüzyılın sonlarında kaybolmaya başladığını saptamış.

Kuzey Avrupa’daki kentli sınıflarda gözlenen bu değişim, daha sonraki 200 yıl boyunca tüm Batı toplumlarına yayılmış. 1920’lerle birlikte tamamen insanın sosyal bilincinden çıkmış.

Ekirch, ilk değişimi sokak ışıklandırmasındaki gelişmelere, ev içinde aydınlatmanın başlamasına ve bazıları sabahlara kadar açık kalan kahvehanelerin yayılmasına bağlıyor. 

Geceler, meşru faaliyetlerde bulunulabilen bir zaman dilimine dönüştükçe ve gece faaliyetleri de arttıkça, insanların dinlenmeye ayırdıkları zaman azalıyor.

Tarihçi Craig Koslofsky, “Evening’s Empire” (Gecenin İmparatorluğu) adlı kitabında bunun nasıl olduğunu anlatıyor:

“17. yüzyıldan önce geceyle ilişkimiz iyi değildi. Geceler, adı kötüye çıkmış insanlar, suçlular, fahişeler ve ayyaşlarla dolu zamanlardı. Mum alacak parası olan zenginler bile, paralarını başka şeyler için harcamayı yeğlerdi. Gece boyunca ayakta kalmak saygın birşey değildi , toplum içinde değer görmezdi.

Toplumda değişen tutuma ilişkin güçlü ipuçlarından biri, 1829’dan kalma bir tıp dergisi. Dergide, anne babalara, çocuklarını “birinci ve ikinci uyku düzeni”nden çıkmaya zorlamaları tavsiye ediliyor; çocukların, bir hastalıkları yoksa, ilk uykularından sonra yeniden uykuya dalmalarına gerek olmadığı vurgulanıyor.

Günümüzde çoğu insan günde 8 saat uyumaya alışmış görünüyor. Ama Roger Ekirch, uykuyla bağlantılı pekçok sorunun, insan vücudunun doğal olarak bölümler halinde uyumayı tercih etmesinden ve her yerde suni ışık bulunmasından kaynaklandığını düşünüyor.

Oxford’da Nörobilim alanında, vücut saati konusunda uzman olan Prof. Russell Foster da benzer görüşte.

“Birçok insan gece uyanınca paniğe kapılıyor. Onlara, aslında bu yaşadıklarının, iki devreli uyku düzenine dönüş olduğunu söylüyorum.” diyor.

Uyku psikoloğu Gregg Jacobs ise “Günümüzde, böyle şeyler yapmaya daha az zaman ayırıyoruz.

Modern yaşamda anksiyete, stres, depresyon, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı yaşadıklarını bildiren insan sayısının artması bir tesadüf değil.” diye görüşünü bildiriyor.

Biz elimizden geleni yaptık, bundan sonra karar sizin.

Ya büyük*10 dedeniz gibi bir uyku düzenin edinin ya da gecelere akmak adına bildiğiniz sistemden şaşmayın.

Popüler İçerikler

Esra Erol'da "Tek Suçum Güzel Olmak" Sözüyle Tanınan Yazgül Estetikle Başka Biri Oldu!
Kime Taş Geldi? Müge Anlı Narin Cinayeti ile İlgili Hakkında Yazılanlara Sert Yanıt Verdi!
Narin'le İlgili Soruşturmada İmamın Gözaltı Nedeni Belli Oldu: Konuşmasınlar Diye Kur'an'a El Bastırmış