Arabamın motor sesi yerine rüzgârın kulağıma fısıldamasını seviyorum. Toplu taşıma, kalabalık ve bazen yorucu, ama her bindiğimde karbon ayak izimi biraz daha küçülttüğümü biliyorum. Bu bir fedakârlık değil, bir seçim. Geleceğe bırakacağım izlerin hafif olmasını istiyorum.
Ve sonra, konuşuyorum. Arkadaşlarımla, ailemle, komşularımla. İklim değişikliği bir konferans konusu değil; o, kahve muhabbetlerinde, akşam yemeklerinde, çocuklara anlatılan masallarda yer bulmalı. “Kiraz ağacı neden bu yıl az çiçek açtı?” diye soruyorum aynadaki adama. O düşünürken, belki bir tohum ekiyorum zihnine. Belki o tohum, bir gün bir ağaca dönüşecek.
Bireysel sorumluluk, bir kahramanlık destanı değil. Büyük jestler, dramatik fedakârlıklar beklemiyor bizden. Küçük adımlar, günlük alışkanlıklar, minik seçimler… Bunlar, bir araya geldiğinde dünyayı değiştirebilir. Çünkü Dünya, bizim evimiz. Ve evimizi korumak, her birimizin elinde.
Gökyüzü hâlâ mavi, ama biraz daha solgun. Yine de umut var. Her birimizin attığı o küçük adımlar, o damlalar, bir gün yeniden berrak bir gökyüzü yaratabilir. Yeter ki durmayalım, yeter ki vazgeçmeyelim.
Çünkü bu hikâye, hepimizin hikâyesi.
Instagram
X
LinkedIn
Facebook
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio