Yine yandı ormanlar.
Yine yükseldi alevler.
Ve yine, ne yazık ki, bilgi kirliliği duman kadar hızlı yayıldı.
Büyük felaketlerde en az alevler kadar tehlikeli olan bir şey varsa, o da dijital yangındır: dezenformasyon.
Yine yandı ormanlar.
Yine yükseldi alevler.
Ve yine, ne yazık ki, bilgi kirliliği duman kadar hızlı yayıldı.
Büyük felaketlerde en az alevler kadar tehlikeli olan bir şey varsa, o da dijital yangındır: dezenformasyon.
Bunun bir psikolojik nedeni var.
İnsan beyni belirsizlikten hoşlanmaz. Felaketin nedenini hemen bilmek ister. Fail bulmak ister. Kızacak, suçlayacak bir hedefe yönelmek ister.
İşte tam bu boşlukta, yalanlar hızla “gerçek gibi” davranır.
Ve algoritmalar, duygusal tepki içeren içerikleri daha çok yaydığı için, bu tür yanlış bilgiler sosyal medyada rüzgâr gibi eser.
Peki Ne Yapmalıydık?
O görüntüyü paylaşmadan önce birkaç saniye durmalıydık.
Kendimize şu soruları sormalıydık:
Bu bilgiye dair resmi bir açıklama var mı?
Görüntü eski olabilir mi?
Bu paylaşım beni neye ikna etmeye çalışıyor?
Aslında kural basit. Yalan bilgi doğru bilgiyi kovar. Buna alet olmayalım.
'Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio'