Herkesin ortak bir isteği var: sağlıklı yaşamak. Kimse sağlıksız olmak istemiyor, herkes uzun yaşamayı hayal ediyor. Peki sağlıklı yaşam ile ilgili ne kadar şey biliyoruz? Ne kadarını uyguluyoruz?
İşte sağlıklı yaşama dair 10 ilginç bilgi:
Herkesin ortak bir isteği var: sağlıklı yaşamak. Kimse sağlıksız olmak istemiyor, herkes uzun yaşamayı hayal ediyor. Peki sağlıklı yaşam ile ilgili ne kadar şey biliyoruz? Ne kadarını uyguluyoruz?
İşte sağlıklı yaşama dair 10 ilginç bilgi:
Güney Kalifornia Üniversitesi'nde yapılan araştırmalara göre iki ila dört gün arasında oruç tutmak bağışıklık sisteminin yenilenmesine yardımcı oluyor. Araştırma süresince gönüllüler altı ayda bir art arda birkaç gün oruç tutmuşlar. Oruç tutulan günlerde vücut kendi bünyesindeki glukoz, yağ ve ketonları kullanmaya başlayıp, yüksek miktarda lökositi parçalıyormuş. Sonuç olarak bu kayıplar bağışıklık sistemindeki hücrelerin yenilenmesine yardımcı oluyormuş.
Uzun süre oruç tutmak ayrıca yaşlanma ve kanser hücreleri dahil olmak üzere tümörlerin görülmesini ve gelişmesi ile alakalı hormonların seviyesini azaltmış.
Ayrıca bahsetmekte fayda var; oruç tutmak şiddetli vücut kilosu eksikliğinde, kötü huylu tümörlerde, aktif veremde, kalp ritimi sorunlarında, üriner sistemdeki taş hastalıklarında, safra kesesi taşında, mide ülserlerinde, karaciğerde siroz olması durumunda uygun bir tedavi şekli değildir. Ek olarak, yaşlılar ve çocuklar, hamile ve emzirme dönemindeki kadınlar uzun süreli oruç tutmaktan kaçınmalıdır.
Nara Tıp Üniversitesi'ndeki Japon bilim insanları başlangıçta hiçbir depresyon geçmişi olmayan 860'tan fazla yaşlı kişinin uyku sürecini bir süredir izliyorlarmış ve öğrenmişler ki tam karanlıkta uyumayanlar zamanla anksiyete ve stres sahibi olmuşlar.
Profesör Kenji Obeyashi ufacık bir ışığın bile iç biyolojik saatlerin işleyişine engel olup, karanlıkta salgılanan melatonin hormununu olumsuz olarak etkileyebildiğini; bu durumda psikolojinin olumsuz olarak etkilenerek depresyona neden olduğunu belirtmiş.
Bilim insanları odalarda siyah perde kullanmak ve ışığı olan bütün elektronik cihazları kapatmayı önerirken, akıllı telefonlarımızdaki yanıp sönen bildirimlerini de kapatmayı unutmamamız gerektiğini hatırlatıyor.
Norveç'teki Bergen Üniversitesi'nde bilim insanları Avrupa Birliği'nde son 20 yıldır solunum sistemi testlerine katılmış 6,000'den fazla kişinin bilgilerini incelemişler ve edinilen bilgilerin analizine göre ev temizliğinde çalışan ya da düzenli olarak aerosol ve nebülizatör türünden temizlik malzemeleri kullanan kadınların ciğerlerinin durumunun diğer kadınlara göre zamanla kötüleştiğini farketmişler. Ek olarak, gözlendiğine göre akciğerlerin çalışma durumu son 20 yılda kapıcılarda o kadar kötüleşmiş ki, 20 yıl sigara içmeyle karşılaştırılabilirmiş.
Ayrıca, hizmetçi olarak çalışan kadınlarda astım sık görülüyormuş ve bu duruma erkeklerde rastlanmamış. Bu yüzden bilim insanları herkese daha az kimyasal olan ürünler kullanmayı öneriyor.
Londra Queen Mary Üniversitesi'ndeki araştırmacılar fareleri ve insanları kullanarak elektronik sigaranın vücut üzerindeki etkilerini saptamak için yaptıkları deneylerde, elektronik sigara kullanıcılarının zatürreye daha yatkın olduğunu gözlemlemiş.
Elektronik sigaraların, akciğerlerin iltihaplanmasına yol açan bakterilerin solunum sistemini çevreleyen hücrelere yapışmasına neden olduğu gözlemlenmiş ve araştırmaları yürüten Jonathan Grigg bu durumu 'Pnömokok bakteriler solunum sistemimizde hastalığa yol açmadan bulunabilirler. Fakat, bazı vakalarda -elektronik sigara gibi, kolaylıkla hücre duyarlarına nüfuz ederek astıma neden olabiliyorlar.' şeklinde açıklamış.
Kronik Anjina hastalığına sahip yaklaşık 2,400 kişi tarafından doldurulmuş anket bilgilerini inceleyen Duke Klinik Araştırma Enstitüsü ve Kolombiya Hastanesi'ndeki bilim insanları ilginç bir sonuca varmışlar. Araştırmaya göre hayata karşı daha iyimser bir yaklaşımı olan hastalar, kötümser olanlara oranla %30 ile %40 arasında daha az hastanede tedaviye ihtiyaç duyuyormuş.
Pozitif bir modda olmak anksiyete ve strese neden olan adrenalin ve kortizolleri azaltıyor. Bu hormonlar kalp ve damar hastalıklarına neden olabilen tansiyon üzerinde de etkili.
British Journal of Cancer'da yayınlanan bir araştırma çok kahve tüketiminin (günde 3 bardak ve fazlası) kadınlarda göğüslerin küçülmesine neden olabileceğini ortaya koydu. Tüketilen kahve miktarı arttıkça etkiler de artıyor. Bu durum göğüs küçülmesini ve kahve içimini birbirine bağlayan özel bir hormondan kaynaklanıyor. Bir daha kahve içeceğinizde çay veya başka bir şey tercih etmek isteyebilirsiniz.
Ayırca, yemek düzensizlikleri de göğüs boyutunu küçültebilir. Çünkü bütün vücut kilo kaybetmekte ve hormonal sistemlerdeki negatif değişim göğüs boyutunu etkilemektedir.
Manchester Metropolitan Üniversitesi'ndeki araştırmacılar kas genişlemesine rağmen vücut geliştirmenin gücü artırmadığını keşfetmişler. Profesör Hans Degens insanların kaslı kişileri Hulk gibi güçlü gördüğünü fakat vücut geliştiricilerin, koşucuların ve sıradan erkeklerin kas lifleri üzerine yapılan çalışmalar vücut geliştiricilerin kaslarının, diğerilerine göre aslında daha az fiziksel güç ürettiğini ortaya koymuş.
Degens'e göre 'Aşırı kas gelişiminin kas kalitesini kötü yönde etkileyebileceği ve kasları metabolik olarak genişletmek yerine normal bir boyutta tutmanın muhtemelen daha iyi olduğu ortaya çıkmıştır.'
9 yıldır Queensland Avustralya'daki Central Üniversitesi'nde 15,000'den fazla kişiyi izleyen bilim insanları bir ilişkide olanların boşanmış ya da dul kalmış olanlar dahil yalnız olan insanlara göre %20 daha fazla kilolu olduğunu farketmiş. Bu durum çiftler daha dengeli beslense, daha az sigara içse ve alkol alsa da değişmemiş.
Meğer çiftler aile yemeklerinde yalnız insanlara göre daha fazla yemek tüketiyormuş. Ayrıca, araştırmanın baş yazarı Natalie The evli çiftlerin daha fazla kilo aldığını, çünkü artık karşılarındaki partneri etkilemek zorunda olmadıklarını belirtmiş. Bu yüzden kendilerine özellikle yağlı ve şekerli yiyecekler konusunda daha çok izin veriyorlarmış.
Oslo Üniversitesi Teknoloji İnovasyonları ve Kültür Merkezi'ndeki Norveçli bilim insanları 100,000'den fazla Avrupalı'ya uyguladıkları anket sonucunda mutlu olmak için kişinin günlük olarak internet kullanması gerektiği sonucuna vardılar. Söylenene göre konu ne kadar süreyle kullandıldığı değil, internetteyken ne yapıldığı, ki bu da mutluluğu etkileyen ana etken.
Araştırmacılar ayrıca bu yöntemin orta yaş krizini daha kolay ve hızlı yenmek konusunda etkili olduğunu düşünüyorlar.
Birleşmiş Milletler Ulusal Uyku Vakfı'na göre çıplak uyumak pijamalarla ya da iç çamaşırlarıyla uyumaktan daha iyi. Dr. Sarah Brewer bu durumu açıklamak üzere birkaç neden sıralamış:
Birincisi, vücudumuz uyku için kendine zaten bir sıcaklık ayarlamaktadır ve kıyafetler bu mekanizmayı bozarak vücudun çok ısınmasına neden olur. Bu durum İnsomnia'ya (Uykusuzluk) neden olabilir.
İkincisi, üşüdüğümüzde vücudumuz hücrelerin yenilenmesi için hormonlar salgılar. Böylece tenimiz ve saçlarımız sağlıklı görünür.
Üçüncüsü, çıplak uyumak hem erkeklerde hem de kadınlarda özel bölgelerdeki mantar oluşumunu en aza indirir.
Dördüncüsü, saç bantları, bileklikler ve farklı iplerin yokluğu kan dolaşımına büyük katkıda bulunur.
Son olarak, çiftler birlikte uyurken çıplak uyuyan insanlar daha yakınlardır. Çünkü tenleri temas halindedir ve bu durum oksitosin hormonu üretimini stimüle ederek cinsel isteği artırır.
Ayrıca, yine aynı vakfın yaptığı anketlere göre erkeklerin yaklaşık %30'u, kadınların da yaklaşık %20'si çıplak uyumaktadır. Bu şekilde uyumak kişiler tarafından sezgisel olarak kişisel sebepler ve kolaylık amaçlı tercih edilmiştir.
Vücut geliştirmek güçlü yapar ,denge ve güç antrenmanları da var
Elektronik sigaranın daha neleri çıkacak yakında