Yalnız Kalmak ve Kafa Dinlemek İçin Zaman Ayırmanızı Sağlayacak 10 Mantıklı Sebep

Bazı şeylere çok fazla alışıp onlara tamamen tepkisiz olmamız gerçekten acayip. Mesela çalışan klima ya da buzdolabı sesine öyle alışığız ki aniden durduklarında ya da ses kesildiğinde  korku ile karışık bir rahatlığa kavuşuyoruz. Aynı şekilde, artık teknolojiyle dolu hayatlarımızın vızıltısına da dikkat vermiyor gibiyiz.

Akıllı telefon kullanıcıları her 6,5 dakikada bir telefonlarına bakıyorlar, bu da günde yaklaşık 150 defaya tekabül ediyor. Sessizliğin yerini ahenksiz bir ses uğultusu, yalnız kalabilme lüksümüzü ise sosyal medya ile değiştirmiş durumdayız. 

Sessizlik ve tenhalık gerçekten de yok olmak üzere olan kavramlar; yine de bünyelerinde çok fazla faydalı ve önemli şeyler barındırıyorlar. İşte sizin için derlediğimiz on örneği:

1. Ruhsal tükenmişlikten kaçınmanızı sağlar.

Genellikle içinde yaşadığımız kültürler bir kişinin değerini, kişinin üretkenliğine göre belirler. Problem ister 'Ülken için ne yapabilirsin?' ister 'Ülken senin için ne yapabilir?' konuları olsun elde hala bir sorun var: 'Ne yapılabilir?'. Öyle ya da böyle bu durumdan zararlı çıkan bizleriz.

Kişinin yalnız kalıp kendine zaman ayırabilmesi 'verimlilik' denen zorbadan biraz olsun uzak kalmasını sağlar. Düşünülenin aksine hiçbir şey yapmamak aslında çok iyi şeylerin gerçekleşmesine olanak sağlar. Promega adlı bir şirket, çalışanlarının doğal gün ışığında rahatlayıp küçük molalar ile meditasyon yapabildikleri sakin alanlara sahip. Bu sayede çalışanların sağlık koşulları iyileşti ve üretkenliklerinin arttığı belirlendi. Aynı durum bizlerde de işe yarayacaktır.

2. Duyularınız keskinleşir.

Çoğu için, 10 gün boyunca sessiz kalmak suda yürümekten farksızdır. Vipassana Sessizlik Enstitüleri tam olarak bunu yapıyor; katılımcılar on günlüğüne okumaktan, konuşmaktan ve göz temasından uzak kalıyorlar.

100 kadar bilim insanı araştırma amacıyla sessiz meditasyonu gerçekleştirdiler ve konuşma yetisini kullanmamak diğer duyuların büyük ölçüde keskinleşmesini sağladığını belirtiyorlar. Konuşurken kullandığımız dikkat ve duyarlılık, nefes alışverişten başlayarak görüntülere, seslere, hislere, düşüncelere ve duygularımıza aktarılıyor.

3. Gelecek kaygımızı ortadan kaldırır.

'Gelecek'

Alan Watts, gerginliklerimizin ve endişelerimizin nedeninin sadece bir illüzyon olan gelecekte yaşayıp 'şu an'dan kopuk şekilde yaşıyor olmamız olduğunu belirtiyor.

Sessizlik dikkatimizi tekrar -gerçek mutluluğun tecrübe edildiği- şimdiki zamana  vermemizi sağlar. Watts, temel ve yaratıcı bilinçlerimiz arasındaki farkı ayırt edebilmemiz gerektiğini belirtip, yaratıcı bilincin geçmiş deneyimlere dayalı tahminler yürüttüğünü belirtiyor. bu tahminler zihnimize öyle gerçek görünüyor ki var olduğunu sandığımız sahte mutluluklarda kendimizi hapsediyoruz. Bu yaratıcı bilinç bize yapay mutluluklar sunup hayatımızı onlara göre planlamamıza neden oluyor ancak bu 'mutluluklar' tam anlamıyla büyük birer düş kırıklığı.

'Şu an'ın size verebilecekleri yanında geleceğin size sunduğu şeyler

çok ufak kalır. Sessizlik ve kendimizle yalnız kalmak bizi sahte mutluluklardan kurtarıp gerçek hayata döndürür.

4. Hafızayı güçlendirmenizi sağlar.

Yalnızlığa bir de doğada yapılan bir yürüyüş eklendiğinde, beynimizin

hippocamus alanında büyüme gözleniyor ve böylece hafıza kapasitemiz artıyor.

Evrimciler bu durumun 'mekansal hafızamızı' geçmişteki atalarımızın avlanmaya çıktıklarında yiyeceklerin ve tehdit oluşturan yırtıcı hayvanların nerede olduklarını hatırladıkları şekilde -ki bu hayatta kalmak için oldukça önemli- arttırdığını belirtiyor.

Doğada sessiz bir yürüyüş beynimizin kesintisiz  bir odaklama sağlamasını ve hafızalarımızın pekişmesini sağlıyor.

5. Karar alma ve bunları gerçekleştirme yeteneğimizi güçlendirir.

Psikolog Kell Mcgonigal, sessizlik esnasında zihinlerimizin daha akılcı kararlar alıp daha sonra bunları gerçekleştirme konusunda motive olmamız konusunda daha elverişli olduğunu belirtiyor.

Planlı bir sessizlik, bizleri zihinsel yansıma evresine sokup entelektüel bilincimizden sıyrılmamızı sağlar. Bu noktada Mcgonigal, kendimize şu üç soruyu sormamızı öneriyor;

• 'Her şeyi yapabiliyor olsam, hayatımda ne ister ya da ne yaratırdım?'

• 'En cesur ve en yaratıcı olduğum bir anda Dünya'ya ne vermek isterim?'

• 'Acı çektiğim bir anda, neyle barışık olmak isterim?

Eleştirel düşünce tarzımızı bir kenara bırakmak hayal gücümüzün ve pozitif duygularımızın bilinçaltımızda bir amaç belirlemesini sağlar ve bizi belirlediğimiz amaçlar doğrultusunda daha fazla teşvik eder. Mcgonigal 'Bu şekilde düşünmeye başlayıp çözümler ürettiğinizde zihninizde eleştirel yaklaşımla yaklaştığınız zamanlardakinden daha farklı görüntüler, hatıralar, duygular ve fikirler belirir.' şeklinde belirtiyor

6. Kişisel farkındalığınızı arttırır.

Sevdiğimiz birine karşı gizliden gizliye kötü şeyler söylemek ya da çocuklarımızı aşırı otoriter bir biçimde yetiştirmek genelde pişmanlık getirir.Bunlar ise mantıklı düşünmenin eksik olup tamamen eylemlere dayalı hareket ettiğimizde gerçekleşir.

Sessizlik esnasında, kişisel farkındalığımızın eylemlerimizin kontrolünü ele almasını sağlarız. Dışarıda maruz kaldığımız seslerden uzak kalmak kendi iç sesimize yoğunlaşabilmemizi sağlar ve eylemlerimizi yönlendiren aslında bu iç seslerdir. Farkındalık kontrolü beraberinde getirir. 

Kendi düşüncelerinize kulak vermeyi deneyin. İnsan iradesi düşüncesiz eylemlerin boyunduruğundan kurtulduğunda sağlamlaşır.

7. Beyninizi geliştirir.

Beyin en karmaşık ve en güçlü organımızdır, ve kaslarımız gibi, o da dinlenmeye ihtiyaç duyar. UCLA Araştırmasına göre kendimizi dinleyip rahatladığımız anlarda beynimizin bilgi işleme hızı artıyor ve beyin zarı kıvrımlarını güçleniyor.

Kendinize 10 dakika ayırıp pozitif şeyler hayal etmeniz, yağmur ormanları ya da bir kumsal gibi, beyninizdeki gri madde yoğunluğunu arttıracaktır.

8. Daha yaratıcı olmanızı sağlar.

Yaratıcı süreçte 'kuluçka dönemi' olarak adlandırılan bir süreç vardır ve bu süreçte tüm fikirleriniz bir araya gelir, birbirlerini etkiler ve birbirlerine karışırlar. Daha sonra Arşimend'in tanımıyla bir Eureca anı oluşur yani 'Buldum!' anı. Peki bunun sırrı nedir? Hiçbir şey. Gerçekten, bunun sırrı o an meşgul olduğunuz işi ya da her neyse onu bırakıp dinlenmekten ve hiçbir şey yapmamakta.  Ayrıca tıkanıp yeni bir şey üretemediğiniz, 'ilham gelmiyor' anlarının da birebir çaresidir bu durum.

Eskiden işe yaramaz olarak görülen hayallere dalıp gitme durumu günümüzde oldukça elzem bir hale geldi. UC Santa Barbara'dan Profesör Jonathan Schooler,  'Sıkılıp dalmak ya da hayaller kurmak yaratıcı fikirler üretmenin en önemli kaynaklarından biri' diyor.

9. Sıkıntılarla başa çıkmanızı sağlar.

Tam sakin bir yer buldunuz, tek başınıza oturup rahatlayacaksınız işte o anda bir yeriniz kaşınmaya başlar. Ama bir çok meditasyon hocası kendinizi tutmanızı ve derin nefes alıp odaklandığınızda geçeceğini söyler. aklınızı çelip dikkatinizi dağıtan düşüncelerden kurtarmasının yanı sıra bu tutum kişisel disiplininizin de artmasını sağlayacaktır.

10. Duygusal zorluklardan arınmanızı sağlar.

Savunma mekanizmamız sadece somut zorluklardan değil, duygusal

zorluklardan da kaçınmamızı sağlar. Ancak negatif düşünceleri içimize atmak onların stres, gerginlik ve uykusuzluk olarak dönmelerini sağlayacaktır.

Bu negatif durumdan arınma stratejilerinden biri sessiz bir yerde oturup kendi kendimize neyin bu kötü durumu tetiklemiş olabileceğini düşünmekten geçer. Bunun anahtarı ise bunu bir izleyiciymiş gibi yapmak, kendinizin dışına çıkıp sanki bir haber kanalında sunuculuk yapıyor gibi olanları gözden geçirmektir. Bu görselleştirme tekniği psikoterapistlerin hastalarını duygularından arındırıp onları mantıklı ve objektif bir düşünce şeklini benimsetmede kullandığı bir tekniktir.

Popüler İçerikler

Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman