Bir çoğunuz bu galeriye girmeden önce onların birer robot olduğunu, hiçbir duygularının olmadığını, tek işlerinin sizi iyileştirmek olduğunu düşünüyordunuz. Onların gizli dünyasına girdiğinizde ise kapılarının ardında aynı sizler gibi bir insan olduğunu fark edecek ve belki onlara karşı daha empatik yaklaşacaksınız. Buyrun galeriye :)
Uyumaları gerektiğini bilirler ama stresten uyuyamazlar. Çoğu o günkü bütün planlarını iptal edip yarın uykusuzluk çekmemek için erkenden yatağa girse de çare yoktur.
Bazen muayene odasından o hasta kuyruğunu görmemek için başlarını dışarı bile çıkarmazlar. O kadar yoğundurlar ki tuvalate gidecek vakitleri olmaz.
Hatta bu hastalar olayı o kadar çok abartmıştır ki ayağı kırılsa bile serum isterler. Çünkü onlara göre serum bütün hastalıkların kurtarıcısıdır. Hatta bazen şu diyalogları duymak bile mümkündür
'Hocam bana bir serum yaz da gideyim'.
' Oldu hastacığım başka bir isteğin var mı? Serumun neyli olun muzlu mu, portakallı mı?'
Bazı hastalar vardır ki doktorların insan olmadığını, uzaydan sadece onu tedavi etmek için geldiğini, yemek yemediğini, su içmediğini, tuvalet ihtiyacı olmadığını düşünür. Doktoru iki dakika yerinde bulamasa bağırıp çağırmaya nerde bu doktor demeye başlar.
Bu tür hastalarımız sağlık ocağının yolunu bilmiyor olsa gerek ki kendilerinin veya yakınlarının ilaçlarını yazdırmak için hastanenin 'acil' bölümüne giriş yaptırıyorlar.
İşi gereği merdivenden düşmeyi bile adli vaka olarak girmesi gereken doktorlarımızı kibarca sorgulayan polislerimiz ne kadar anlatsanız da aynı soruyu sorarlar 'Hocam anlıyorum da bu da mı adli vaka yani bunu niye böyle yaptınız?'. Oysa ki bunca işinin arasında bir de adli vaka düzenlemeye uğraşan doktorlarımızı anlayan yoktur, sonuçta onlar da adli vaka yazmaya can atıyor değillerdir..
'Ooo Selma Hocam gelmiş bize ne getirmiş'
'Hocam artık bir çayınızı içerim'
'O kadar yoruluyoruz hocam bir kola da mı almayacaksınız'
Almayacağım efendim almayacağım! Size bir şey ısmarlamak için mi çalışıyorum kendime mi belli değil..
Hastalar -şimdilik!- bittiğinde odaya geçip yatağa yattıkarı anda paranoyaları tutar ve acaba hasta gelecek mi korkusundan en ufak bir tıkırtıya uyanır hala gelirler.
Bu hastalar nedense öğlen veya akşam gelmeyi tercih etmeyip gecenin 2-3-4 ü gibi gelen hastalardır. Ya boğaz ağrısı ya da mide bulantısıyla gelirler. Uykudan yeni kalkmış doktorumuz bir makine olarak görüldüğü için sorulan tüm soruların cevaplandırılmasını isterler. Doktorumuz bu tür hastalara daha fazla dayanamayıp tedavisini yazıp yollarlar.
Nöbet çıkışlarında ölüden farkı olmayan doktorlarımız nöbeti boyunca bir çok hastayı tedavi etmiş, bir çoğunun hayatını kurtarmış, yarı hastane personelinin de karnını doyurmuştur. Eve gittikleri anda yataklarına yığılıp öteki sabaha kadar uyuyabilirler.
Bizim üstümüze düşen şey ise acil hekimlerimizin de insan olduğunu hatırlayarak onlara daha hoşgörülü davranmamız, gereksiz kavga ve şiddet olaylarına son vermemizdir. Bu paragrafla galerimizi sonlandırıyor, tüm çalışan acil doktorlarımıza kolaylıklar ve şans diliyoruz :)