Çağımızın Yaygın Hastalığı ve Yalnızlık Anlamına Gelen Otofobi Hastalığına Genel Bir Bakış

Otofobi, çağımızda oldukça yaygındır. Bu bozukluk, yalnız olduklarında yüksek düzeyde anksiyete yaşayan insanlarda ortaya çıkar. Bu hastalığa sahip olmak için fiziksel olarak yalnız olmak zorunda değilsinizdir. Otofobi yalnızlık korkusu kendine özgü bir fobi olduğu kadar belirli bir nesnenin veya durumun kalıcı ve aşırı korkusunu içeren ciddi bir anksiyete bozukluğudur. Bu yalnızlık korkusuna sahip olan kişiler kendilerinin korktukları şeyden kaçınmalarına yol açar. Eğer korktukları şeye karşı koyarlarsa ciddi kaygıya sebep olabilir. Otofobi hastalığının tanı koyma ve tedavi sürecini sizlere aktaracağız.

Otofobi nedir?

Yalnız kalma ya da otofobi, yalnız zaman geçirme fikri ve tecrübesi ile tetiklenen bir endişe bozukluğudur.

Otofobi terimi, otomatik (kendini ifade eden) kelimesinden ve fobi kelimesinden (korku) gelmektedir. Kelimenin tam anlamıyla insanların kendilerinden korktukları zamandır.

Diğer anksiyete bozuklukları gibi, bu fobi de bazı fiziksel ve psikolojik semptomlara yol açabilmektedir.

Yalnız kalma korkusu, yaşamda sıkıntı verici ve tedavi edilmediği takdirde kişinin hayatı üzerinde olumsuz etkileri olabilmektedir. 

Yalnız hissetmekle aynı olmayan özel bir fobidir. Aynı zamanda eremofobi, monofobi veya izolofobi olarak da adlandırılmaktadır.

Kişilerin semptomları yaşamak için mutlaka fiziksel olarak yalnız olmaları gerekmemektedir.

Spesifik bir fobi, belirli bir nesne veya durum için ısrarcı ve aşırı bir korku içeren bir tür anksiyete bozukluğudur. Belirli bir fobi, korktuğu şeyden kaçınmasına veya katlanmak zorunda kalması durumunda yoğun endişe yaşamasına neden olmaktadır. Otofobi tanısı konan kişi için yalnız zaman geçirme fikri ve kendi başlarına tecrübe etmesi ciddi anksiyeteye neden olabilmektedir.

Otofobi ve yalnızlık arasındaki fark nedir?

Otofobi yalnız hissetmekle aynı şey değildir. Birçok kişi yeterli sosyal etkileşime veya anlamlı ilişkilere sahip olmadığında yalnızlığı yaşamaktadır. 

Bazı kişiler başkalarıyla birlikte bir odada kendilerini yalnız hissedebilirler. Bu nedenlerden dolayı üzülmek otofobi yaşamaktan farklıdır. Tek başına harcanan zaman veya kişinin günlük aktivitelerini gerçekleştirme yeteneğini etkileyen belirli bir kişinin olmadığı düşüncesiyle tetiklenen ciddi bir endişe verici bir durumdur.

Otofobi, kişilerin güvensiz olduklarını, nefes alamadıklarını hissetmelerini sağlayabilir ve kişiye yaklaşmakta olan bir kıyamet duygusu verebilir.

Kendi başına veya yanında başka bir kişi olmadan belirli süreleri geçirme ihtimaline karşı kişinin çok endişeli hissetmesine neden olabilmektedir.

Bu kişilerin yaşadığı tek belirti ise, ayrılık kaygısı bozukluğunun nedeni olabilmektedir.

Bazen otofobisi olan kişiler etraflarındaki kişilerden kopuk olduklarından dolayı, bir gruptayken bile kendilerini yalnız veya tek başınaymış gibi hissedebilirler.

Otofobi yaşayan kişiler yalnız kaldıklarında bazı duygular hissedebilirler.

  • Sanki kıyamet kopacakmış gibi hissetmek

  • Güvensiz bir ortamda olduğunu hissetmek

  • İçeriye zorla ya da izinsiz birinin gireceğini düşünmek

  • Anksiyete tarafından boğulmuş hissetmek

  • Nefes alamıyorlarmış gibi hissetmek

  • Bayılacak gibi hissetmek

  • Ölecekmiş gibi hissetmek

  • Ne yapacaklarını bilememek

Ayrıca otofobi panik ataklarla ilgili fiziksel semptomlara yol açabilir.

  • Baş dönmesi

  • Hızlı nefes alıp verme

  • Hasta hissetme

  • Kalp atışının artması ya da hızlanması

  • Terleme

  • Titreme

Otofobi yaşamak bazı davranışlara yol açabilir.

  • Tek başına gideceği yeri en kısa sürede bulmaya çalışmak

  • Uygun olmadığında bile yanındaki kişilerin ayrılmasını istememek

  • İlişkilerde bağımsızlık eksikliği

Ayrıca otofobi ile ilgili semptomlar ve davranışlar kişisel ilişkilere baskı yapabilmektedir.

Otofobi, korku temelli bir zihinsel sağlık durumudur ve gerçek bir tehdit veya riske dayanmamaktadır.

Bu fobiyi yaşayan kişiler mantıksız olduklarını anlayabilirler, ancak bu semptomlarını kontrol edebilecekleri anlamına gelmemektedir. Otofobinin nedeni tam olarak bilinmemektedir.

Çocuklukta terk edilme korkusu oluşan deneyimlerle ilgili olabilir, ancak bunu destekleyecek bir araştırma bulunmamaktadır.

Örnekler arasında ebeveynlerin boşanması veya bir ebeveynin ölümü yer almaktadır.

Toronto Üniversitesi’ndeki bir akademisyen tarafından yapılan araştırmaya göre, yalnız kalma korkusu bir kişiyi sağlıklı olmayan bir ilişkide kalmaya zorlayabilir.

Yani, zararlı bir ilişkiden ayrılmak yerine, istismarcı bireylerle dahi bağlantıyı koparamayabiliyorlar. 

Araştırma aynı zamanda sorgulanan bireylerin önemli bir kısmının uzun süreli bir arkadaşa sahip olmamaktan, bir partnerini kaybetmekten ve yalnız yaşlanmaktan korktuklarını ortaya çıkarmış.

Otofobi, diğer endişe bozukluklarının bir sonucu olarak gelişebilmektedir.

Örneğin, panik atak geçiren kişi, yardım etmek için etrafta kimsenin olmadığı bir başkasına sahip olma korkusu yaratabilir ve bu yalnız olma korkusuna yol açmaktadır. Bu fobi agorafobi ile bağlantılı olabilir ve bazen bu durumun bir belirtisi olarak kabul edilmektedir.

Agorafobi, bir yerden veya durumdan kaçamamaktan korkma duygusudur.

Örneğin, kişi bunu toplu taşıma araçları ile seyahat ederken ya da kalabalık bir dış alanda yürürken yaşayabilmektedir.

Agorafobi, kişinin kendi başına görevleri yerine getirme konusundaki özgüvenini azaltabilmektedir. Bu, yalnız zaman geçirme korkusuna dönüşebilir. Ayrıca bu fobi sınırda kişilik kişilik bozukluğu ile de ilişkili olabilmektedir.

Otofobi belirtileri yaşayan herkes uzman bir doktorla görüşmelidir.

Doktor belirtilerin herhangi bir fiziksel nedenini dışladıktan sonra, kişiyi akıl sağlığı uzmanına yönlendirebilir. Akıl sağlığı uzmanı, kişinin davranışları ve hisleri hakkında sorular soracaktır. Bu, kişinin akıl durumunu değerlendirmesine ve onları etkileyebilecek herhangi bir akıl sağlığı koşulunu teşhis etmesine yardımcı olmaktadır.

Otofobi teşhisi konulması için fobinin neden olduğu endişe, kişinin günlük aktivitelerinin önüne geçebilecek kadar önemlidir.

Bilişsel davranışçı terapi kişilere, yalnız başına harcanan zamandaki endişeleri ile başa çıkmaları için pratik teknikler sunmaktadır.

İngiltere Exeter Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre maruz kalma terapisi, birinin belirli bir fobisi olduğunda ortaya çıkabilecek kısmi kaçınma döngüsünün kırılmasına yardımcı olmaktadır.

Otofobi de yalnız kalmaktan korkmak, kişilerin zaman geçirmekten kaçınmasına neden olmaktadır. Yalnız zaman harcamaktan kaçındıkları her zaman, yalnız zaman harcamakla yüzleşme zorunluluğu, öncekinden daha fazla endişe yaratır. 

Kişiyi kontrollü bir şekilde fobisine tekrar tekrar maruz bırakarak, maruz kalma terapisi bu döngüyü keser ve yalnız başına harcanan zamana toleranslarını arttırmaktadır.

Bazen otofobi yaşayan kişinin psikoterapiye ek olarak ilaca ihtiyacı olabilmektedir.

Kişi endişeli olduğunda salınan adrenalinin etkilerini engelleyen beta blokerler yardımcı olabilmekte ve alternatif olarak, yatıştırıcı etkiye sahip benzodiazepinler, kaygıyı azaltmaya yardımcı olmaktadır. Ancak doktorlar, bu ilaçları yalnızca bağımlılık yapabileceği için ciddi vakalarda reçete etmeye çalışırlar.

Tedavi edildiğinde, çoğu kişi kendi otofobisini iyi yönetebilir ve bu bozukluğu yaşayanlar için görünüm daha da olumlu bir hale gelir.

Otofobi yaşayan kişi doktorla görüşür ve tedaviyle ilgilenirse, durumlarının iyileşmesi olasıdır. Ayrıca doğru tedavi planı uygulandığında, zaman içerisinde yalnız kaldıklarında yaşadıkları endişe önemli ölçüde azalabilir veya tamamen kaybolabilir.

İnsanlar Arasında Oldukça Yaygın Olan Bir Fobik Bozukluk: Aquafobi
Tıbbi Literatürde Bir Tür Yaygın Hastalık Olan Hemofobi Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Popüler İçerikler

Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler