Hepimiz günlük hayatımızda küçük büyük yalanlar söylüyoruz. Hatta bir araştırma, yalanları en çok arkadaşlarımıza ve ailemize söylediğimizi gösteriyor. Peki yalan ile ilgili aslında ne biliyoruz? Bize yalan söylenip söylenmediğini anlamanın bir yolu var mı? İşte bu sorulara yanıt aradığımız bir içerikle karşınızdayız, haydi okumaya!👇
Böyle böyle hayatımızın bir parçası haline gelmiş olan yalanlara dair öğrenince oldukça şaşıracağınız bilgileri sizler için derledik! Keyifli okumalar...
Eğer bunun abartı olduğunu düşünüyorsanız size kötü bir haberimiz var; araştırmacıların ulaştığı sonuca göre insanlar gerçekten 2 yaşından itibaren yalan söylemeye başlıyor. Rapor, 2 yaşındaki bebeklerin yüzde 25'inin, 3 yaşındakilerin yüzde 50'sinin, 4 yaşındakilerin ise yüzde 80'inin yalan söylediğini gösteriyor. Tabii ki bu minikleri yargılamaya hiç gerek yok çünkü yalan söylemek bilişsel yapılarını geliştirmeye yardımcı oluyor. Dolayısıyla oldukça normal bir durum. Siz yine de çocuklarınızı dürüstlüğün önemi konusunda teşvik etmeyi unutmayın.
Birçok insan karşısındakinin gözlerine bakarak yalan söyleyip söylemediğini anlayabileceğini düşünür. Yapılan bir çalışma tam da bu düşünceye dayanak sağlayacak nitelikte; araştırma, göz bebeği büyümesinin yalan söylerken de gerçekleştiğini gösteriyor. Göz bebeklerinin boyutu sinir sistemimiz tarafından kontrol ediliyor ve göz bebeklerimizin büyümesi de bilişsel talebin artması anlamına geliyor. Bunun yalanla olan ilgisi ise yalancıların bahsettiğimiz bilişsel talepleri sıkça deneyimlemesi. Ne derler bilirsiniz; gözler yalan söylemez! 😅
Yalan makinesi testlerini savunanların iddiasına göre yalan makinesinden %80 ila %90 oranları arasında doğru sonuç alınıyor. Bu iddianın doğruluğu ise ABD Ulusal Araştırma Konseyi'nin testlerin etkili olduğuna dair hiçbir kanıt bulamadıklarını açıklamasıyla sarsılmış durumda. Ayrıca Konsey'in sunduğu raporda yalan makinesinin bir sorgulama yöntemi olarak kullanılmaması gerektiğinin de altını çiziliyor.
'Doğruluk serumu' adı verilen bu ilaçları kullananların samimi bir şekilde gerçekleri söyleyebileceği doğru fakat bu sözde gerçeklerin kişinin kendi izlenimlerinden etkilendiğini de unutmamak gerekiyor. Dolayısıyla söylenenlerin doğru ya da yanlış olduğunu kesin olarak saptamak çok zor.
Dudaklarımızı hiç görünmeyecek şekilde içe kıvırma hareketi yalancılıkla bağdaştırılıyor. Ayrıca baskı ve gerginlik anında dudaklarını birbirine bastırıp gülümsemek de yalan söyleyen insanlarda sık görülen bir yüz ifadesi.
Bilim insanları, haftada ortalama 11 kez yalan söylüyor olabileceğimizi iddia ediyor. Dahası hiç yalan söylemeyen gruptan farklı olarak az da olsa yalan söyleyenler ve daha sağlıklı olanlar arasında da bir bağlantı keşfettiklerini belirtiyorlar. Yani birazcık yalan söylemek sağlığımızı iyi yönde etkileyebiliyor.
Hiç durmadan yalan söyleyen insanlar bir süre sonra bu yalanların aslında gerçek olduğuna inanmaya başlıyor ve buna kendi kendini kandırma adı veriliyor. Uzmanlara göre bu durum oldukça yaygın çünkü kendi yalanımıza inanarak hem diğer insanları ikna etmemiz kolaylaşıyor hem de öz saygımızı korumuş oluyoruz.
Takdir edersiniz ki yalan söylemek toplumda sık rastlanılan bir kişilik özelliği ve araştırmacılar dışa dönük insanlarda bunun daha yaygın olduğunu iddia ediyor. Özellikle dışa dönük olup aynı zamanda zeki ve biraz da uyumsuz insanların yalan söyleme oranları çok daha yüksek. Zekanın burada önemli bir rolü olduğunu atlamayalım çünkü yalan söylemek beyin faaliyetlerinin gelişmesine katkı sağlayan bir etken.
Muhtemelen karşımızdakinin yüzünü tamamen görürsek yalan söyleyip söylemediğini daha rahat anlayacağımızı düşünüyoruz fakat uzmanlar bunun doğru olmadığını söylüyor. Onlara göre peçeler yalanı saptamada engelden ziyade yardımcı oluyor; bir insanın yüzünün tamamını görmeden sadece gözlerine bakarak yalan söyleyip söylemediğini anlamak çok daha kolay.
Peki sizin bu konu hakkındaki düşünceleriniz neler? Haydi yorumlara!👇