Bu elbise sana cidden çok yakıştı hayatım
Kusura bakma, telefonum içerideydi
Seni çok özledim (!)
Yani diyor ki: Herkes en fazla açlığını çektiği şey için bir şeyler vermeye razıdır. Diğer bir deyişle, yokluğunu fazlaca çektiğimiz bir şey için başkalarına istedikleri şeye razı oluruz çoğu zaman. İşte hayatımıza yalanların girmesinin en büyük sebebi..
İtiraf edelim hadi, herkes yaşadığı hayatın bir tık üstünü ister daima, insanın doğası bunu gerektirir. Daha iyi bir iş, daha iyi bir eş, daha iyi araba; bazılarımız direk çözüme gider ve daha zengin olmayı ister mesela.
Girdiğimiz ortamlarda kendimizi beğendirme isteği, elimizde olanları fazla gösterme kaygısı bizi yalana iter.
Sosyal ortamlarda daha fazla zaman geçirenler, görece daha kapalı olanlara karşı çok daha fazla yalan söylüyor
Diğer bir sonuç ise insanların yabancılara, kendi çevresine söylediğinden daha fazla yalan söylediği
Evli olanlar eşlerine her 10 konuşmasından 1 tanesinde yalan söylüyor, bekarlar 3 konuşmada 1 yalan...
Ya da hayatınızdaki boşlukları kavrayamadığınız, arzu ettiğiniz şeyi anlamadığınız dönemlerde yalana başvurmazsınız.
Yalan artık kültürümüzün ve tarihimizin bir parçası.
Biraz daha büyürler ve saklanmayı öğrenirler, daha sonra aile tarafından övme amacıyla yalanlar söylenir kulaklarına. İlkokul çağına gelindiğinde ise yavaş yavaş olayları örtbas etme huyu görülür.
Resmen bir yalan karmaşası, değil mi?
Buna rağmen normal insanların bir yalanı yakalama oranı %54’ler civarında. Bir de ‘Yalan Gözcüleri’ denilen bir grup var, onların başarı oranı (!) ise %90’larda. Peki nasıl bu başarıya ulaştılar?
Kimdir bu yalan gözcüleri?
Yalanı yakalamak için nelere dikkat etmeliyiz?
Bilim bu konuda ne diyor?
kaynak : http://www.ted.com/talks/pamela_meyer_how_to_spot_a_liar