Yakın Tarihimizin Gizemli Şahsiyetlerinden Biri, Türkiye'nin Edward Lawrence'i: Ahmet Esat Tomruk

Casusluk faaliyeti ve casuslar, tarihin her devresinde merakları üzerilerine celp eden bir konumda olmuşlardır. İstihbaratçılık, Ajanlık ve sair adlarla anılan bu faaliyetler daima gizemle iç içe olmaktadırlar. Ahmet Esat Tomruk da Osmanlı ve Cumhuriyet devirlerinde bu faaliyetleri yürütmüş gizemli şahsiyetlerden birisidir.

Sultan II. Abdülhamid Döneminde Doğmak

Ahmet Esat 1887'de İstanbul'da hayata gözlerini açtı. Sultan Abdülhamid tahta çıkalı 10 seneyi geçmişti. Ruslarla yapılan 93 Harbinin Osmanlı'ya verdiği ciddi zararlar ülkenin her tarafında hissedilmekteydi. Ahmet Esat daha 5 yaşındayken babasını kaybetti. Bu sebeple annesiyle birlikte dayılarının yanına sığındılar. Ahmet Esat da ilkokulu burada, Emirgan'daki bir mektepte okudu.

Mekteb-i Sultanî'de Okumak

Ahmet Esat ilkokulu başarıyla bitirdikten sonra Mekteb-i Sultani'ye (bugünkü adıyla Galatasaray Lisesi) kaydedildi. Burada öğrendiği Fransızca bilgisini gittikçe geliştirdi. Hatta Fransızcasını o kadar ilerletmişti ki yurt dışındaki arkadaşlarına ve bazen de hiç tanımadığı insanlarla Fransızca mektuplaşır olmuştu. Ahmet Esat aynı zamanda boksla da ilgilendi ve kısa sürede iyi bir boksör haline geldi. Ancak mütemadiyen yurt dışıyla mektuplaşmaları polisin dikkatini çekti. Bu şüphe itibarıyla Ahmet Esat bir ara tutuklanıp sorgulandıktan sonra geri bırakıldı.

İngiltere Yılları

Ahmet Esat Galatasaray Lisesi'ndeki eğitiminin ardından 1908 yılında İngiltere'ye gitmeye karar verdi. Burada Navy College'e başlayan Ahmet Esat, İngilizce bilgisini geliştirdiği gibi aynı zamanda burada da profesyonel olarak boks yapmaya başladı. 1914'te bu okuldaki eğitimini de tamamladıktan sonra bir süre İngiltere'de kaldı, daha sonra Avrupa'nın birçok bölgesini gezdi ve yabancı dil bilgisini en üst seviyeye çıkarttı. Hatta kendisinin ortalama bir İngiliz'den daha iyi İngilizce konuştuğu ve onun herhangi bir Avrupalı'dan ayırt edilemeyeceği söylenmektedir.

Teşkilat-ı Mahsusa'da İstihbaratçı Olmak

Ahmet Esat 1914 yılında patlayan I. Dünya Savaşı sırasında ülkeye geri döndüğünde tanınmış İttihatçılardan Dramalı Rıza ve Kara Kemal Beyler aracılığıyla Teşkilat-ı Mahsusa'ya katıldı. Fevkalade yabancı dil bilgisi sayesinde teşkilata faydalı olacağı düşünülüyordu. Tahminler boşa çıkmadı, filhakika Ahmet Esat, Kutül Amare'de İngilizlerin başındaki komutan General Townshend'den birtakım gizli bilgiler edinmeyi başardı. Daha sonra İngilizlerin hapsettiği bazı İttihatçıları kurtarmaya çalıştıysa da yakalanarak Beyoğlu'ndaki hapishaneye konuldu. Ahmet Esat buradan firar ettiyse de Çanakkale Boğazı'nda bir geminin içerisinde yakalanarak bu sefer Çanakkale'deki Sahra hapishanesine gönderildi.

İngiliz Kemal Milli Mücadele'ye Katılıyor

Çanakkale'deki Sahra Hapishanesinden de firar etmeyi başaran Ahmet Esat, Biga'da Kuvayı Milliyecilere katıldı. Çok iyi İngilizce konuştuğu için kendisine ''İngiliz Kemal'' lakabı takıldı. Ankara'ya geçerek yine fevkalade yabancı dil bilgisi ve önceki tecrübeleri de göz önüne alınarak Genelkurmay İstihbarat Şubesinde görevlendirildi. Vazifesi İzmir'deki Yunan işgaline karşı faaliyet göstermektir. Önce Rodos adasına giderek kendini Amerikalı bir gazeteci olarak tanıttı. Buradaki kumarhanelerden hileyle 45.000 Frank kazandı ve İzmir'e geçerek vazifesine başladı. Burada büründüğü yeni rol ise zengin bir Amerikalı olmaktı. Kısa sürede yüksek düzeydeki Yunan komutanlarıyla yakınlaşan Ahmet Esat, buradan edindiği istihbarat ile Milli Mücadele hareketine çok mühim katkılar sağladı.

Ahmet Esat Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte 1924 yılında İstihbarat şubedeki görevinden ayrıldı. İstanbul'a yerleşerek yine yabancı dil bilgisiyle tercümanlık- rehberlik ve sair işlerle hayatını kazandı. Soyadı kanunu çıktıktan sonra Tomruk soyadını aldı. Sonraki yıllarda ise Ahmet Esat'ın ilk evliliğinden bir kızı olduğu ve 14 Şubat 1966'da yaşama veda ettiği bilinmektedir.

Popüler İçerikler

Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı