Yakın Geçmiş Türkiye Sinemasının Unutulmayacak 9 Yönetmeni

Fakir genç ve zengin fabrikatör kızının hikâyesinden üç kişilik bir yalnızlığa uzanan sinemamız dünya çapında en fazla başarıyı barından sanat dalımız. Her geçen gün daha cesur ve bakir konular izlerken bir yandan da bu cesareti mümkün kılan insanlara daha fazla hayranlık beslemeye başlıyoruz. İşte sinemamızın son on yılına özgün tutumları ile damga vuran 9 güzel insan:

Fatih Akın

Kurz und Schmerzlos ile başladığı yönetmenlik serüvenini im Juli, Solino ve ardından gelen büyük bombalar Gegen die Wand, Auf der anderen Seite, Soul Kitchen ile sürdüren; son olarak da The Cut ile Venedik’te ana yarışma bölümünde yarışacağını öğrendiğimiz Fatih Akın klişe hikâyeleri bile özgün anlatımıyla seyirciye ağzı açık izlettiren çok özel bir yönetmen. Berlinale, Cannes gibi uluslararası festivallerin yanında ulusal birçok festivalden de ödül alan Akın yalnızca bulunduğu dönem içinde değil, aynı zamanda tüm zamanların en iyi yönetmenlerinden biri olarak da anılabilir zira iştahlı seyircisine sunduğu her hikâyesinde yönetmenin dokunuşu en keskin hissedilen nokta.

İzlenmesi gereken filmi: Auf der anderen Seite

Reha Erdem

Sinemamızın en değişik yönetmeni olarak kabul edilmesi gereken Reha Erdem daha A ay ile bile bu yakıştırmayı çokça hakkediyordu. Daha sonra gelen Kaç Para Kaç, Korkuyorum Anne gibi enteresan hikâyeler üzerinden olgunluğa yürümüş ve başyapıtları olarak görülebilecek Beş Vakit, Hayat Var, Kosmos gibi uç, bir o kadar da bilinmedik sulara dalmıştı. Son iki filmi Jîn ve Şarkı Söyleyen Kadınlar ile de seyircisini memnun eden yönetmen hem başka kimsenin kolayca cesaret edemeyeceği meseleler üzerinden konuşuyor hem de keskin özgünlüğü ile ülkemizdeki en dikkate değer yönetmen sineması kavramına imza atıyor.

İzlenmesi gereken filmi: Hayat Var

Nuri Bilge Ceylan

Diyalogsuz ve üstün sinematografik filmlerin kralı, Cannes fatihi Nuri Bilge Ceylan. Kendisini tanımayan herhangi bir kişi arama motoruna adını yazınca ilk cümle türevi bilgilerle karşılaşacaktır şüphesiz (öyle biri varsa tabii). İlk filminden itibaren hissettirdiği sinema dili ve fotoğrafçı kimliğinden armağan tarifsiz güzellikteki kareleriyle bildiğimiz hikâyeleri hiç bilmediğimiz bir şekilde sundu Nuri Bilge. İmza attığı her filmle başta Cannes olmak üzere birçok ulusal ve uluslararası festivallerde büyük ödüllere uzanan yönetmen, son olarak Kış Uykusu ile Cannes’da büyük ödül Palme d’Or’u kazandı. Tıpkı açılış cümlelerinde yer aldığı gibi filmde üç kişilik bir yalnızlığı anlatan yönetmen tam üç buçuk saat süren filme herhangi bir kasvet bulaştırmayan da bir usta.

İzlenmesi gereken filmi: Mayıs Sıkıntısı

Zeki Demirkubuz

Türkiye’de bağımsız sinema akımının öncüsü olarak kabul edilen ve yaptığı her filmle başka bir noktadan saygımızı kazanan Zeki Demirkubuz hayatı tıpkı hayatta olduğu gibi, yapay olmadan sunan sahici bir anlatıcı. Son olarak Yeraltı ile karşımıza çıkan yönetmen iki yıllık sessizlik döneminin ardından yeni filmi Kor ile seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor.

İzlenmesi gereken filmi: Üçüncü Sayfa

Ferzan Özpetek

Sinema eğitimi için gittiği İtalya’dan bir daha hiç ayrılmayan ancak sinemasındaki çıkış noktasını doğduğu topraklar üzerinden filizlendiren Ferzan Özpetek yalnızca ülkemizde değil, hâlâ yaşamakta olduğu İtalya’da da büyük saygı sahibi bir yönetmen. Harem Suare, Cahil Periler ve Karşı Pencere gibi büyüleyici atmosferlerle dolu klasik filmlerinin yanında Mükemmel Bir Gün, Kutsal Yürek ve Serseri Mayınlar’dan oluşan yakın dönem sinema eğilimiyle de hep merak uyandırıcı bir yönetmen olacağının altını çiziyor.

İzlenmesi gereken filmi: Cahil Periler

Derviş Zaim

Sinemamızın en özgün ve sıra dışı yönetmenlerinden bir diğeri de şüphesiz ki Derviş Zaim. Öncelikli ilgi alanı Edebiyat olsa da deneysel ilk filminin ardından Tabutta Röveşata ve Filler ve Çimen gibi başarılı filmleriyle dikkat çeken yönetmen son kurgusu Gölgeler ve Suretler ile de hayranlık uyandırıyor. Film çekmeye hiçbir şekilde ara vermeyen Derviş Zaim şu sıralar yeni filmi Balık üzerinde çalışıyor.

İzlenmesi gereken filmi: Filler ve Çimen

Semih Kaplanoğlu

İlk uzun metrajı Herkes Kendi Evinde ile sinemaya adım atan Semih Kaplanoğlu aslında sinema kariyerinden çok önce unutulmaz dizi Şehnaz Tango ile karşımıza çıkmıştı. Dizinin tam 52 bölümünün senarist ve yönetmenliğini üstlenen Kaplanoğlu bu dizi ile birlikte televizyon defterini kapatıp sinemaya yöneldi. İkinci filmi Meleğin Düşüşü ile dikkatleri üzerine çeken yönetmen esas sıçramasını Altın Ayı da kazandığı üçlemesi sayesinde gerçekleştirdi.

İzlenmesi gereken filmi: Süt

Yeşim Ustaoğlu

Listede yer alan tek kadın yönetmen olan Yeşim Ustaoğlu’nun varlığı bir rastlantı değil elbette. İlk uzun metrajı İz ve gerçekçi dokusuyla dikkat çeken Güneşe Yolculuk gibi başarılı başlangıç filmleriyle birlikte kendi seyircisini oluşturan ve birçok uluslararası festivalden ödül kazanan başarılı yönetmen filmografisinin son iki filmi Pandora’nın Kutusu ve Araf ile de büyük beğeni kazandı. Özellikle Pandora’nın Kutusu yakın dönem sinemamızdaki en iyi filmlerden biri.

İzlenmesi gereken filmi: Güneşe Yolculuk

Çağan Irmak

Mustafa Hakkında Herşey ile sinemamızdaki en önemli gerilim filmlerinden birine imza atan Çağan Irmak daha ilk adımlarıyla bile unutulmaz bir sinemacı olacağını fersahça hissettiriyordu. Babam ve Oğlum ile Ege’yi en güzel anlatan insan, Issız Adam ile sinemamızdaki en şairane adam olup çıkmıştı! Daha sonra gelen Prensesin Uykusu, Karanlıktakiler ve Tamam mıyız ile de seyircisinden tam not alan yönetmen sahici ve duygusal anlatımı ile ilk filminden itibaren başlattığı çizgiyi her daim korudu. Neredeyse her filminde rol verdiği kilit oyuncularıyla da dikkat çeken yönetmen şu sıralar yeni filmi Unutursam Fısılda üzerinde çalışıyor. Bahsi geçen kilit oyunculardan biri olan Hümeyra’nın canlandırdığı bir şarkıcının hayatını konu alan film kalabalık kastı ile de merak uyandırıyor.

İzlenmesi gereken filmi: Karanlıktakiler

Popüler İçerikler

Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?