Güney Kore sinemasının doksanlı yılların sonundan itibaren atağa geçtiği ve sinema tarihine sayısız modern klasik armağan ettiği malum. 'Oldboy', 'Parasite' ve 'Train to Busan' gibi tanıdık örneklerin yanında, kıyıda köşede kalmış ve meraklılarınca keşfedilmeyi bekleyen saklı hazinelerden de bolca var. Bu saklı hazinelerden 15 tanesini sizin için derledik, iyi okumalar!
Kendini Han Nehri’nin karanlık sularına atan Kim, uyandığı zaman üstü başı kumla kaplanmış bir şekilde yerde yattığını fark eder. Kendini öldürmeyi başaramadığını anlayan Kim, nerede olduğunu anlamaya çalışır. Bilinmeyen bir adaya sürüklendiğini fark eder. Nehir kenarındaki binalarda yaşayan ve yıllarca dışarıya çıkmayan genç bir kız, adam üzerinde tek başına yaşayan Kim’i fark eder. Gittikçe adamın yaşantısını merak eden genç kadın cesaretini toplayarak evinden dışarı adımını atar ve Kim’in yanına gider.
Kang In-Ho , Moojin şehrinde işitme engelliler için görevlendirilmiş ve henüz yeni atanmış bir öğretmendir. Seo Yoo-jin de Moojin İnsan Haklarını Koruma Merkezi'nde çalışmaktadır. Okulda gizlice uygulanan şiddeti ve başka korkunç şeyleri günışığına çıkarmak için birlikte çalışırlar...
Hayat bazen işlenen suçların vicdan sancısını ayyuka çıkartarak çok farklı sapaklara yönlendirir insanları. Jong-du, farklı ve hatta sorunlu bir davranış biçimine sahip olduğu için genel olarak dışlandığı bir hayat sürer. Bir gün bir kaza yaparak istemeden bir adamın ölümüne sebep olur. Hapise girer ve cezası bitip de dışarı çıktıktan sonra vicdan sancısı onu ölen adamın evine kadar sürükler. Orada adamın sakat ve felçli kızı ile karşılaşır. Kendine hakim olamaz ve kıza tecavüz eder. Sakat kız, her ne kadar acı çekse de aslında tatminsel bir şeyler yaşadığı için Jong-du’ya bağlanır ve bir aşk hikayesi çıkar ortaya. Ancak bu aşk toplumda onları, dışarıda bırakanlar tarafından illa ki hor görülecektir. Film 2003 Venedik Film Festivali FIPRESCI Ödülü’nü almıştır.
'Taeksi woonjunsa', 1980 yılında Gwangju'da kendini bulmaya çalışan bir taksicinin hikayesini konu alıyor. Başrollerinde 'Parasite' ile hatırladığımız Kang-ho Song ile Thomas Kretschmann'ın yer aldığı film, 2018 yılında düzenlenen Oscar ödül töreninde Güney Kore adına aday adayı olarak gösterilmişti.
Bir dedektif ülkenin en büyük çetelerinden birinin içine sızar ve patron öldükten sonra yerine geçebilmek için bir kavgaya karışır. Bu arada olaydan sorumlu ikinci dedektif hayatı pahasına ona güvenir. Dedektif Ja-Sung (Lee Jung-Jae) 3 numaralı suç çetesi üyesi olabilmek için ülkenin en büyük çetelerinden birinin içine sızar. Patron öldükten sonra casus dedektif Ja-Sung, kendisine inanan 2 numaralı suç çetesi üyesi (Hwang Jung-Min) ve kendisini yem olarak gören Ulusal Polis Ajansındaki bölüm şefi Kang (Choi Min-Sik) arasında kalır.
Bay Kang, bir mafya adamı olup, son derece lüks bir otelin sahibidir. Bu otelde müdür pozisyonunda çalışan Sunwoo ise onun has adamıdır. Son derece başarılı bir çalışan olduğu için her zaman göz bebeği olmuştur Bay Kang’ın. Öte yandan Bay Kang, genç ve hoş bir kadın olan sevgilisine karşı ciddi bir zaaf sahibidir. Bir gün o kadının ihanetinden şüphelenerek takip edilmesi için Sunwoo’dan destek ister ve onu görevlendirir. Gerçekten de bir ihanet söz konusudur. O noktada kadının yaptığı hatanın bedeli aslında ölüm cezasıdır. Ancak Sunwoo, buna izin vermek yerine o çifti serbest bırakır. Kore sinemasında önemli bir yeri olan film festivallerde de gösterilmiştir.
Shin-Ae isimli bir kadın ve onun tek çocuğu Güney Kore’nin küçük bir kasabası olan Milyang’a taşınırlar. Kocası yakın bir zamanda ölmüş olan Shin-Ae oğluyla birlikte, ölen kocasının doğduğu bölgede yeni bir başlangıç yapmaya karar vermiştir. Milyang’a girerken, Shin-Ae’nin arabası kırsal otobanda bozulur. Milyang’dan Jong-chan isimli yerli bir tamirciyi, arabasını tamir etmesi için getirir. Farklı sosyal çevrelerden gelmelerine rağmen, ikili birbirlerinde huzuru bulduklarını keşfederler. Çok geçmeden trajedi Shin-Ae’yi oğlunun kaçırılmasıyla beraber yeniden bulur. Shin-Ae ikinci bir açıklanamaz trajediyle başa çıkarken, yaşamının karanlığında bir yerlerde yatan aydınlığı bulmak için arkadaşı Jong-chan’ın yardımını kabul eder. Secret Sunshine (Milyang) bir kadının, trajedilerle başa çıkmaya çalışmasının hikayesini anlatıyor. Filmin yönetmeni daha önce “Oasis” “Peppermint Candy” ve “Green Fish” gibi önemli filmlere de imza atan Kore’nin itibarlı yönetmenlerinden Chang-dong Lee’dir.
1930'larda Mançurya Çölü'nde geçen film, Koreli 3 haydutun hikayesini anlatıyor. Tesadüfen bir trende yolları kesişen insan avcısı Do-won, çete lideri Chang-yi ve tren soyguncusu Tae-goo, Tae-goo'nun trende bulduğu haritadaki yerin peşine düşerler. Bu süreçte maceradan maceraya atılan üçlü için haritadaki yere ulaşmak kolay olmayacağı gibi yolda da Japon Ordusu ve Çinli ve Rus haydutlara karşı da mücadele etmek zorunda kalacaklardır.
Hae-won, 30'lu yaşlarında, hayatını kariyerine adamış bir genç kadındır. Seul'de tek başına yaşayan Hae-won bir cinayete tanıklık eder. İş yaşamında da şansı dönen Hae-won elini nereye atsa hep karmaşık durumların içine düşmektedir. Çalıştığı banka onu zorunlu bir 'tatil'e gönderince, Hae-woe çocukken büyükbabasını ziyarete gittiği Moodo isimli adaya yolculuk yapmaya karar verir. Burada çocukluk arkadaşı Bok-nam ile karşılaşır. Daha önce kendisi ile hep iletişime geçmeye çalışan iyi niyetli Bok-nam'ın adadaki insanların alay malzemesi olduğunu görünce kısa çaplı bir şok yaşar. Zulüm gören Bok-nam'ın tek istediği adadan kaçabilmektir, bu konuda Hae-won'un yardımını ister. Genç kadın ise hayatının yeterince karmaşık olduğunu düşündüğünden bu duruma karışmak istemez. Adadan Hae-won'un ihmali yüzünden ayrılamayan Bok-nam intikam planları kurmaya başlar.
Güney Koreli yönetmen Kim ki Duk'un filmi kimsesiz büyüyen ve hayata karşı acıması olmayan bir adamın hayatını konu alıyor. Tefeciler için çalışan ve 'tahsilata giden her yol mubahtır' ilkesiyle davranan adına Gang Do'nun kaybedecek hiçbir şeyi yoktur; bu yüzden de zalimliğinin zirvesindedir. Fakat bir gün annesi olduğunu söyleyen bir kadın karşısına çıkacak ve yaşamını yeniden sorgulamasına neden olacaktır. Gang Do kadına başta inanmasa da, sonrasında sakladığı dehşet dolu sırları öğrenecektir...
1980’li yılların başında Busan’da gümrük memurluğu yapan Choi Ik-hyeon (Choi Min-sik), birimindeki arkadaşları ve müdürüyle rüşvet batağında debelenmektedir. Bir rüşvet ihbarı üzerine işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalınca, bir gece tesadüfen yakaladığı iki adamın peşinde olduğu 10 kilo uyuşturucuya el koyarak bunu Yakuza ile bağlantıları olan genç ve hırslı gangster Choi Hyeong-bae’ye (Ha Jeong-woo) satar. Aralarında uzaktan bir akrabalık olduğunu fark ettikten sonra da ortaklık kurarlar. Hyeong-bae, Ik-hyeon’a uyuşturucu trafiğinden işler ayarlar. Ik-hyeon ise Choi aşiretine mensup olmasından ötürü genişlettiği çevresini ortağı Hyeong-bae’nin yükselmesi için lobi faaliyetlerine harcar. İkili kısa sürede yükselir. Ama hükümet organize suçlara karşı büyük bir savaş başlatınca bu ortaklık için tehlike çanları çalmaya başlar.
Dedektif Seo Do-cheol, konu suça geldiğinde sert ve acımasızdır. Seo, büyük bir vakayı araştırırken kibirli genç milyoner Jo Tae-oh'un -güçlü şirketler grubu Sinjin Group'un üçüncü nesil varisi- perde arkasında bazı dolaplar çevirdiğini keşfeder. Ancak Seo ve ekibi onu ne kadar titizlikle kovalarsa kovalasın, Jo her zaman servetinin ve bağlantılarının yardımıyla ellerinden kaçar.
Altı yaşında, cıvıl cıvıl bir çocuk olan Jin, annesi ve küçük tombul kız kardeşi Bin ile birlikte Seul’de küçücük bir dairede yaşamaktadır. Anneleri, evi terk eden babalarını bulmak için gitmeye karar verince, Jin ile Bin yazı, alkolik Büyük Teyze’nin kasabadaki evinde geçirmek zorunda kalır.
18'ine girmekte olan Su Min (Lee Young Hoon) yetimhaneden ayrılıp Seul'e gider ve üniversite için para biriktirmek amacıyla çeşitli işlerde çalışır. Fabrikadaki işinden çıkarılınca Su Min bir eşcinsel barında erkek eskort olarak çalışmaya mecbur kalır. Çoktan dibe vurmuş olsa da, Jae Min'in (Lee Han) girişiyle Su Min'in hayatı hem daha karmaşık, hem de daha anlamlı bir hale bürünür. Varlıklı, muhafazakar bir ortamdan gelen Jae Min cinsel eğilimlerini ailesinden gizlemektedir. Üstelik nişanlanmış olmasına rağmen Jae Min Su Min ile birlikte olmak için her şeyden vazgeçmeye niyetlidir, ve böylece bu ikili tutkulu bir ilişkiye kapılırlar. Ancak hayatın gerçekleri yakalarına yapıştığında, aşkın her şeye yetmeyeceğini fark ederler...
Soğuk ama kendinden çok emin olduğu düşünülen yeni bir bölge başsavcısı (Ryu Seung-Beom), işlemediği bir suç yüzünden mahkum olan bir adamın davası üzerinde çalışırken bir dedektif (Hwang Jeong-Min) ile karşı karşıya gelir.