Ya Berlin Duvarı Yıkılmasaydı?

X kuşağı bilmez, bizim zamanımızda okullarda boykot olurdu. Boykot kırma diye bir durum vardı. Hatta pek çok okulda, jandarma sınıflara kadar girerdi. 1980 öncesi okul anılarımız, şimdiki öğrencilerin okul anılarından çok fazlaydı. Ama tavsiye etmem…

Şimdi kuşak farkı diyorlar ya; ben, blok farkı diyorum. Doğu ve Batı Bloku etkisi… Farkı oluşturan o etkisiydi.

İşte her şey blokları ayıran Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla değişti.

X kuşağı, Glasnost ve Perestroyka’yı da bilmez. Geçenlerde yaşamını yitiren Mihail Sergeyeviç Gorbaçov, ikili dünya düzeni yerine tekli dünya düzenine geçiren adamdı. Sovyetler Birliği’nin son başkanıydı. Sovyetler Birliği diye de bir devlet olduğunu hatırlatmak isterim. Glasnost ve Perestroyka (şeffaflık ve yeniden yapılanma) kelimelerinin sihri her şeyi dönüştürdü. 

Neler mi değişti? Değişenleri yaşadık biliyoruz da... Ya duvar yıkılmasaydı?

Öncelikle duvarın doğusunda doğan Angela Merkel Almanya’nın ilk kadın Şansölyesi olamayacaktı. Bugün Hint asıllı biri de İngiltere’nin başbakanı oldu ama Berlin Duvarı’nın etkisinin en tipik örneği Angela Merkel’dir. 

Davos, bir İsviçre kış turizmi kasabası olarak kalacaktı, Davos toplantılarına ilgi olmayacaktı. Belki de Avrupa Yönetim Platformu olarak kalmaya devam edecekti. 

Coca Cola en değerli içecek markası olamayacaktı. Muhtemel ki Doğu Bloku Pepsi’yi tercih edecek, üçüncü dünya da bunu izleyecek ve dünyanın en güçlü içecek markası unvanına sahip olacaktı. Aynı şekilde Best Global Brand listesinde yer alan ilk 10 marka olan Apple, Amazon, Google, Microsoft, Samsung, Coca Cola, Toyota, Mercedes-Benz, McDonald’s, Disney’in adını çoğumuz hatırlamayacaktı. 

Apple, asla en değerli cep telefonu markası olmayacaktı. Çin’den de akıllı telefon markaları çıkacağını hayal etmek bile mümkün değildi. 

Duvarın yıkılmaması, uzay çalışmalarına olumlu yansıyabilirdi. Malum uzay yarışını Sovyetler’in Sputnik uydusu başlatmıştı. O etki devam edecek, bugün Mars’a daha fazla yolculuk gerçekleştirilecekti. Hatta Ay’da birkaç farklı ülkenin askeri ve araştırma üssü olacaktı.  

Duvar yıkılmasaydı, turizm sektörünün bu kadar gelişmiş olacağını sanmıyorum. Haliyle uzaycılık, havacılıktan daha önemli bir alan olacaktı. Ne dünya 1.2 milyar turist hareketi yaşayacak, ne de Türkiye’ye 40 milyon turist gelecekti. 

Türk Cumhuriyetleri kavramını bilmeyecektik. Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan’ın varlığından da haberimiz olmayacaktı. Hattı Rusya içinde yer alan Tataristan, Dağıstan, Çeçenya, Yakutistan, Altay gibi Türk veya Müslüman topluluklarının yaşadığı bölgeler hakkında da yeterli bilgimiz olmayacaktı. Rusya ve Ukrayna ve Türk Cumhuriyetlerinden yılda 6 milyon turist geliyor. Böyle bir insan hareketini de yaşamayacaktık. Bugün nüfus kimlik kartı ile Gürcistan’a gidebiliyoruz. Duvar yıkılmasaydı pasaportla bile gitmeyecektik, gidemeyecektik. 

Korumacılık daha şiddetli hissedilecek, Doğu Bloku’nun sosyalist kapalı ekonomisi, faizsiz finans yapısı global kur etkilenmeleri bu kadar hassas bir ilişki sağlamayacaktı. Aynı şekilde FED kararları, IMF ilişkileri de her ülkede bu kadar yakından takip edilmeyecekti. Korumacılığın yükselmesi size ne gibi çağrışımlar yapıyor?

Batıda da farklı uygulamalar yaşanacaktı. Yeni Marshall Planları yapılıp, yürürlüğe konulacaktı. Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra yaşadığı gibi yeni ambargolar olacaktı. 

Küba gibi dışlanan yeni ülkeler, pek çok ülkede daha şiddetli siyasi karışıklıklar olacaktı. Artık Fidel Castro efsanesi unutulmaya yüz tuttu. Duvar yıkılmasaydı, Küba hâlâ bütün dünyada Amerika’ya direnmeye devam eden bir ülke olacaktı. Sovyetlerin ekonomik desteği devam ettiği için hala 9 milyon ton şeker üreten tesisleri, bütün dünyaya sağlık personeli göndermeye devam edecekti. Belki onu takip eden başka Latin Amerika ülkeleri de olacaktı.

Birleşmiş Milletler’de hâlâ beş büyükten sorulmakla birlikte, çok daha fazla tartışmalı oturumlar gerçekleştirilecekti. 

Bugün adını unuttuğumuz sendikaların açıklamaları, gün aşırı ana haber bültenlerinde yer alacak, günlük hayatın akışı ve çalışma hayatı genel grevlerle kesintiye uğrayacaktı. Bu olumsuz gibi görünse de muhtemel ki çalışanlar daha fazla haklara ve ek ücretlere sahip olacaktı. İşçi ve işveren ilişkileri başka bir boyut kazanabilirdi. 

Bugün Ukrayna-Rusya savaşında öne çıkan buğday ve ayçiçek yağı krizi yaşanmayacaktı. Çünkü Rusya bu iki ürünü ihracat yapacak şekilde üretmeye son 20 yılda gerçekleşti. Duvar yıkılmasaydı, böyle bir vizyon oluşmayacaktı. 

Ayrıca eskiden Yugoslavya diye bir ülke vardı. Duvar yıkılmasaydı, Boşnak kardeşlerimizi tanıyamayacaktık. Hırvatistan, Bosna Hersek, Kosova, Makedonya, Karadağ gibi ülke insanlarından, orada farklı kültürleri bilmeyecektik. Duvar yıkılmasaydı Srebrenitsa Katliamı da yaşanmayacak, oradaki insanların birlikteliği farklı bir manzara da sunacaktı. Aynı şekilde şimdi dünyaya dijital yönetim biçiminde örnek olan Baltık ülkeleri Letonya, Estonya ve Litvanya’nın bu özelliği hiç konuşulmayacaktı. 

Muhtemel ki Finlandiya, Sovyetler tehdidi ile sürekli savunma güçlerini artırmak için odaklandığı için Nokia gibi bir markayı dünyaya sunamayacaktı. 

Sovyetler Birliği hala kapalı bir ekonomi olarak devam edecekti. Gulak Takım adalarında kimbilir kaç kişi ömür boyu hapis hayatını sürdürecek bilinmez ama St Petersburg’u hala Leningrad olarak bilecek ve dünyanın en büyük müzesi Hermitage’ı gezme ihtiyacı hissetmeyecektik. Şimdi dünyanın madenlerine yön veren şirketler olmayacağı gibi Oligark diye bir kavram da literatürümüzde yer almayacaktı.

Onca şeyi niye anlattım?

Dünya yeniden bloklaşmaya doğru hızla yol alıyor. Haliyle dünyanın kendisi değil, bazı devlet liderleri ve güç odakları böyle istiyor. Kapakları ve yorumlarıyla sıkça gündeme gelen The Economist dergisinin son kapaklarından biri olan The Next de bildiğiniz dünyayı unutun, yeni bir dönem başlıyor, ona hazırlanın anlam ve niteliğinde yorum yaptı. Yeni bloklar komünist, kapitalist şeklinde değil, ulus devletlerin bloklaşması olarak ortaya çıkacak görünüyor. Yeni dünyanın siyasi organizasyonu ve yönetimi nasıl olacağı konusunda belirsizlikler ve flu noktalar çok.  

Bir soru ile devam edeyim. Son dönemde Facebook’ta, Instagram’da veya başka bir sosyal medya uygulamasında engellediğin, takipten çıktığın kişiler oldu mu? 

Olmaması mümkün değil ve bu hızla artmaya devam ediyor. 

Yaşadığımız dünya işte budur, konuşmaların tartışmaya dönüşme potansiyeli taşıdığı bir dünyadayız, politikacılarımız birbiri ile konuşamaz oldu hatta saçma ve gereksiz konuların bile tutku ile savaşan ve savunucuları ve karşıtları da var. Bu normal değil. 

Pew Research, 10.000 yetişkin Amerikalı ile bir araştırma yaptı, sonuç olarak daha çok kutuplaşmış olduğumuzu keşfettiler, tarih boyunca en çok bölünmüşlüğü yaşayan bir devrin insanıyız. Bölünüyoruz, bloklaşıyoruz, birbirimizden uzaklaşıyoruz ve aramıza yeni duvarlar örüyoruz. 

Uzlaşmaktan çok uzaktayız, bu şu anlama geliyor birbirimizi dinlemiyoruz. Nerede yaşadığımız konusunda kararlar alıyoruz, kiminle evleneceğimizi ve kimlerin arkadaşımız olacağını kör bakışla yani zihnimizdeki bloklar ardında kararlaştırıyoruz. Birbirimizi dinlemiyoruz. Bir konuşmanın dengesi dinlemektir ve konuşmalar arasında karşılıklı denge kurulmalı. Toplum bu dengeyi kaybetmiş durumda. 

Demek ki günümüzün liderleri, halimizi görüp bu yönde siyaset belirliyor, yeni duvarlar örüyor… Umarım Berlin Duvarı’nı özler hale gelmeyiz!

70’li yıllardan beri kutuplaşma, bloklaşma ilk defa daha ileri noktalara geldi.

Türkiye’deki durum dünyadakilere benziyor. ABD’de de benzer kutuplaşma gözleniyor. Buna da Trump etkisi diyebiliriz. 

Birbiriyle konuşmayan, anlaşmak istemeyen kitlelerden bahsediyoruz… Bugün 70’ler gibi bir patlama görmüyoruz ama içe dönük durumlar var. Kutuplaşma etkisiyle insanların evinde, işinde, zihninde patlamalar yaşanıyor. 

Adına ister kutuplaşma ister cemaatleşme isterse bloklaşma deyin herkes bir şekilde duvar örmeye devam ediyor… Siyasetçiler de buna çanak tutuyor. Onlar da varlıklarının devamını duvarlarda görüyorlar. 

Etrafımıza bakalım, içimize odaklanalım ve tarihten ders çıkaralım. Dünyanın ve insanlığın yeni Berlin Duvarlarına ihtiyacı yok!

Popüler İçerikler

Meteoroloji 49 Kente Fırtına Uyarısı Verince Hava Forum 58 Kilo ve Altında Olanları Tiye Aldı
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
16.11.2022

x kuşağı bilmez de artık abartı olmuyomu?x kuşağı su an 60 yaşlarında.

16.11.2022

X kuşağı bilmezden sonrasını okumadım 😂 x kuşağı şu an 60 küsür yaşında ablacım… yazıya saygım ilk cümleden gitti…

16.11.2022

nenemin testisleri olsa dedem olurdu

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ