İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerine, stüdyoların onlara çağrıştırdığı anlamları sorduk.
İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerine, stüdyoların onlara çağrıştırdığı anlamları sorduk.
Muhtelif ekipman veya stüdyoların anahtarlarını alabilmek için Hakan Gök Hoca'yla taktik savaşlar verirsiniz. Bu kutsal mücadele yolunda kimi zaman tatlı dil yeterli olurken, zaman zaman gerilim dozu yükselebilir.
Stüdyonun her yerinde bilimum haşeratla karşılaşıp ilk etapta korktuğunuz küçük sevimsiz dostlara bir süre sonra alışırsınız.
İsmi 'İletişim' Fakültesi Stüdyoları olan bir mekanda telefonun çekmesi veya internete bağlanabilmek için çekimin kuvvetli olduğu noktaları ezberlemeniz veya stüdyo dışına çıkmanız gerebilir.
Asansörün tam karşısında yer alan bu yeşil kapı hakkında kimi şehir efsaneleri duyabilirsiniz. Son zamanlarda Yayıncılık Opsiyonu'nun burayı çay-kahve zulası olarak kullandığı söyleniyor.
Güzel Sanatlar Fakültesi'nden ana binaya en kestirme ve kolay ulaşımın Stüdyolar'dan geçerek sağlanması nedeniyle, Stüdyo ortamı kimi zaman hastane koridorları kadar kalabalık olabilir.
Neredeyse bütün öğrenci ve hocaların kahve bağımlısı olduğu İletişim Fakülte'nin altına açılan Starbucks bütün alışkanlıkları altüst etti. Hocalar ve öğrenciler başta muhalif bir tutum sergileyip Starbucks bardaklarını stüdyolara sokmasalar da kuytu köşelerde o decaf macchiato'ların, double shot americano'ların tüketildiğini hepimiz biliyoruz.
Öğrencilerin kahve dolabında kahve dışında gerekli gereksiz her türden eşya ile karşılaşmak mümkün. Bunlar içerisinde en akılda kalanı ise kimin olduğu bilinmeyen ancak ihtiyaç halinde herkesin kullandığı siyah eşofman altı. Bir söylentiye göre, stüdyoların kurulduğu ilk günden beri oradaymış.
Kurgu odalarında çalışırken veya K104 oda numaralı sinema salonunda uykunuz gelirse, sakın uyumayın. Havalandırma sorunu olan bu odalarda uzun süre yalnız çalışmanız tehlikeli olabilir.
Radyo Eko yayını için kayıt yaparken münasebetsiz bir arkadaşınız odaya girip klavyenin başına geçebilir ve aniden Ümit Besen filan çalabilir. Sinirlenmeyin.
'Sabah gelir, işimi yapar, sonra da çıkar giderim' diye düşünmek saflıktır. Okul gazetesi Ünivers'in yayına hazırlanması, canlı yayın telaşı, projelerin tamamlanması, icabında ertesi gün yapılacak bir sınava çalışmak için derken.... yavaş yavaş stüdyolara yaşamaya başlarsınız. Battaniye, pijama, bardak derken, artık stüdyolara yerleşmişsinizdir.
Stüdyolardan Kütüphane katına çıkan bu asansör öyle sık kullanılır ki, sadece arızalandığında durur. Şanslıysanız, o an içerisinde değilsinizdir.
Fazladan 15 metre yürümemek için, stüdyo camını tıklatır, orada oturan bir arkadaşınızı yerinden kaldırır ve kapının hemen yanında yer alan, ancak aradaki Sinema Salonu'nun etrafını dolanmak yerine doğrudan bilgisayarın başına geçebileceğiniz camdan içeri atlarsınız.
Stüdyolardaki olanaklardan aynı anda faydalanmak isteyen Yayıncılık ve Habercilik Opsiyonları arasındaki ebedi dostluk ve ezeli rekabetin tarafı olursunuz.
Ders, sınav, teslim tarihleri unutulur ama kutlamalar asla! Akademisyen veya öğrenci, herkes için ufak çaplı da olsa bir kutlama yapılır. Stüdyo ahalisi eğlence fırsatlarını asla atlamaz!
Stüdyolara ilk gelen ve son çıkan genelde Hakan Tuncel Hoca'dır. Öğrencilerle beraber geç saatlere kadar kalır, çalışır. 'Üşüyor musunuz?', 'Aç mısınız?', 'Kahve yapayım mı?' gibi sorular sorar, ailenizden alışkın olduğunuza yakın ilgiyle, size kendinizi iyi hissettirir.