Evet şimdiden “öyle bir şey mi olur bizim zamanımızda her şey çok zordu şimdi ne isteseler önünde” dediğinizi duyar gibiyim. Ama bir de şu açıdan düşünün. Sürekliliği olmayan, kaos, belirsizlik ve kompleks bir şekilde işleyen ekonomiler, dünyada sürekli dönen savaşlar, küresel ısınma, çevre problemleri, yeni türeyen hastalıklar, teknolojiye karşı geliştirilen yeni bağımlılıklar gibi bir sürü yeni dünya problemleriyle karşı karşıyalar. Bunlar da doğal olarak onların kararlarını, karakterlerini etkiliyor. Çünkü bunlarla başa çıkmak, uyum sağlamak için yeni çözümler üretmeleri gerekiyor. Bir yandan da her şeyin bu kadar hızlı geliştiği, büyüdüğü bir dünyaya da ayak uydurmaya çalışıyorlar ve bunları düşününce aslında onlardan gerçekten de diğer jenerasyonlar gibi bir hayat geçirmelerini bekleyemeyiz.
Onların gözünden 2022’de bir genç olmak nasıl bir şey ve tam olarak neyi anlamamızı istiyorlar.
Yukarıda da bahsettiğim gibi dünya şu anda zorlu bir yer gerçekten de ve etrafındaki her şey belirsizken, önceki nesillerde olduğu gibi önünü görmek zor.
Önceki nesiller 20-30 yaşlarındaki gibi her şeye ulaşmak aslında o kadar da kolay değil. Her şey daha pahalı, verilen maaşlar yetmiyor ve bizlerin deyimiyle “dünyanın çivisi çıkmış”. Bunların yanı sıra büyüklerinden “yeterince çalışmıyorsun” tarzında deyişler duymak da onlara pek yardımcı olmuyor.
Herkesin kafasını telefonlardan kaldırmadığı bu günlerde arkadaş edinmek bir o kadar kolay ama aslında bir o kadar da zor. Akranlarıyla anlaşabilmek, iletişim kurabilmek için, sürekli kendilerini güncellenen yeni trendleri takip etmek zorunda buluyorlar ve bu onlar için yorucu olabilmekte.
Bir diğer konu da onlar mental sağlıkları hakkında önceki nesillerin hiç olmadığı kadar farkındalık sahibi olmaları ve bu konu hakkında açık olmaları. Fakat bununla ilgili konu açıldığına karşılarına “yeterince güçlü değil misin, biraz daha güçlü ol” gibi söylemler çıkmakta.
Ayrıca z kuşağı diğer nesillerin çalışma tarzına da sahip değiller çünkü günümüz şartları buna el vermiyor. Herkes üniversite okuyor, herkes bir şeyler yapıyor ve sürekli kendilerini kaygılı, geride kalıyor gibi hissediyorlar. İnternette neredeyse her şey hakkında bilgi var, ama asıl problem de burada başlıyor aslında, doğru bilgiye ulaşmak. Bunların sonucunda da çok dallanmış, kafaları karışmış bireyler yetişmeye başlıyor aslında.
Sonuç olarak hepimiz aynı kaygıları yaşıyoruz ama farklı şekillerde.
Yukarıda yazılanları özetlemek gerekirse, X-Y-Z fark etmeksizin aslında tüm nesiller aynı kaygılara ve benzer hedeflere sahip. Sadece çağın ihtiyaçlarına, koşullarına ve imkanlarına göre bu kaygıların, hedeflerin dile getirilişi, karşılanması değişiyor.
Instagram
yavaş yavaş Z kuşağı zamanı da bitiyor, artık Alpha kuşağına odaklanma zamanı, 2012 sonrası doğanlar 10 yaşını geçti.
bende bir z kuşağıyım ve aynı kaygıları güdüyorum biz elimizdeki imkanlari doğru kullanamiyoruz bence yoksa bilgiye ulaşmak çok kolay ve oturduğun yerden kendini geliştirebilirsin aslında eskiden bu yoktu. ama yeterince çalışmiyorsun tembelsin yaftasını da kabul etmiyorum sadece z kuşagi stresle baş edemiyor ve aidiyet duygusu az o yüzden sık iş değiştiriyor. tutunamıyor bizim sorunumuz bu aslında baskı altında kalamiyoruz yöneticimizin bize karişmasi vs.. eski kuşaklar gibi itaatkar değiliz bu yüzden de çabuk iş değiştirebiliyoruz.. şimdi herkes ya atanmak yada kendi işini yapmak istiyor yada infulencerlık yapiyorlar ama stressiz ve emeğinin karşılığını alabilecekleri işleri istiyorlar canımız çıkana kadar günde 10 saat çalışmak değilde daha makul saatler araliginda 8 saat gibi en azından. paradan ziyade çalışma koşullari bizim için daha önemli. çok çalışıp az kazanmak boşuna çalışmak gibi çünkü.