Webb Teleskobu'nun Çektiği Görüntülerle Herkesi Büyülediği Fotoğraflardaki Renkler Sahte mi?

12 Temmuz'da Webb Uzay Teleskobu'ndan alınan ilk tam renkli görüntüler, sayısız bulutsu, galaksi ve ötegezegenleri daha önce hiç görülmemiş şekilde bizlere gösterdi. Ancak Webb üzerinde bulunan teleskop, insan gözünün göremediği kızılötesi ve yakın kızılötesi ışığı toplamakta. Peki o zaman bu harikulade rengarenk görüntüler nereden geliyor?

Webb ekibindeki görüntü geliştiriciler, teleskopun kızılötesi görüntü verilerini kozmosun en canlı görünümlerinden bazılarına dönüştürmekle görevlendirilmiş durumdalar.

Bu araştırmacılar, görünür spektrumdaki renklere göze tanıdık gelen kırmızılar, maviler, sarılar, vb. renklere çeşitli kızılötesi dalga boyları atayarak görüntüyü tanınır hale getirirler. Ancak Webb ekibinden alınan işlenmiş görüntüler, tam olarak teleskopun gördüğü veriler gibi olmasa da, gerçeklikten pek de uzak değildirler. Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü'nde kıdemli bir veri görüntüsü geliştiricisi olan Joe DePasquale, 'İnsanların fikrini değiştirmeye çalıştığım bir şey, 'Bir uzay gemisiyle oraya uçup bakabilseydim aynen böyle mi görünürdü?' sorusunu yok etmek. Bir biyologa bir şekilde hücre boyutuna küçülüp korona virüse bakıp bakamayacağınızı soramazsınız.” diyor.

Webb'in, aynalarının hizasını kontrol etmeye yardımcı olan ilk test görselleri Büyük Macellan Bulutu'nun turuncu renkli bir görüntüsünü yakalamıştı.

Bu ilk anlık görüntüler temsili renkli görüntüler değildi; biri tek renkli bir filtre kullandı (görüntüsü gri tonluydu) diğeri ise kızılötesi ışığı kırmızıdan sarıya görünür renk bantlarına çevirdi, böylece ekip görüntüledikleri bulutun belirli özelliklerini görebildi. Ama şimdi, teleskop tam kapasite çalışmaya başladığından, yayınlanan görüntüler tıpkı Cartwheel Gökadası'nın resmi gibi parlak renklerle dolu. Astronomi genellikle görünür spektrumun dışında yapılır, çünkü uzaydaki en ilginç nesnelerin çoğu ultraviyole, x-ışınları ve hatta radyo dalgalarında parlak bir şekilde parlar (ışın hangi kategoriye girdiği fotonun dalga boyuna bağlıdır). Webb Teleskobu, dalga boyları kırmızı görünür ışıktan daha uzun, ancak mikrodalgalardan daha kısa olan kızılötesi ışığı görmek için tasarlanmıştır.

Kızılötesi ışık, uzaydaki kalın gaz ve toz bulutlarına nüfuz edebilir ve araştırmacıların evrenin önceden gizlenmiş sırlarını görmelerini sağlar.

Bilim insanları için özellikle ilgi çekici olan şey, erken evrenden gelen ışığın evren genişledikçe gerilmiş olmasıdır; yani bir zamanlar ultraviyole veya görünür ışık olan şey şimdi kızılötesi ışığa dönmüş olabilir (bu ayrıca 'kırmızıya kaydırılmış' ışık olarak da bilinir). “Bunlar görme gücümüzü genişletmek, gözümüzün yapabildiklerinin ötesine geçmek, gözümüzün duyarlı olmadığı ışığı görmek ve muhtemelen görebildiğimiz nesneleri sadece basit bir dokunuşla çözmek için tasarladığımız araçlar' diyor DePasquale. 'Bu görsellerde hiçbir şeyi değiştirmeden, verilerin doğasında var olan ayrıntı ve zengin renk karmaşıklığını ortaya çıkarmaya çalışıyorum.' şeklinde devam ediyor.

Webb'den gelen ham görüntülerde o kadar çok veri yüklü ki, bunlar görünür ışığa dönüştürülmeden önce küçültülmeleri gerekiyor.

Görüntülerin ayrıca kozmik ışınlar ve teleskopun dedektörlerine çarpan parlak yıldızlardan gelen yansımalar gibi şeylerden de temizlenmesi gerekiyor. İşlemden geçirilmemiş bir Webb görüntüsüne bakarsanız, üzerinde beyaz noktalar bulunan siyah bir dikdörtgen resmi görürsünüz. DePasquale, 'Bence 'renklendirme' veya 'yanlış renk' ile birlikte gelen bazı çağrışımlar var, bu da renkli bir görüntü oluşturmak için keyfi olarak renkleri seçtiğimiz bir süreç olduğunu ima ediyor. 'Temsili renklendirme' yaptığımız iş için en çok tercih edilen terim, çünkü gerçek bir renkli görüntü yaratmak amacıyla ışığı çevirmek için yaptığımız işi kapsıyor, ancak burda çevrilmesi gereken ışık, gözlerimizin duyarlı olmadığı bir dalga boyu aralığında.' diyor.

Daha uzun kızılötesi dalgalara daha kırmızı renkler atanır ve daha kısa kızılötesi dalga boylarına daha mavi renkler atanır.

Bu sürece kromatik sıralama denir ve spektrum, ekibin görüntüde gösterilen tüm ışık spektrumunu yakalaması için ihtiyaç duyduğu kadar renge bölünebilir. Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü'nde bilim görselleri geliştiricisi Alyssa Pagan, 'Belirli dalga boylarında ışığı toplayan aletler üzerinde filtrelerimiz var ve daha sonra bunlara [görünür] spektrumda olacağını düşündüğümüz renge en yakın rengi uygularız' diyor. Kromatik sıralama, hangi öğelerin görüntülendiğine de bağlıdır. Örneğin sülfür ve hidrojen daha kırmızı renklerde gösterilirken oksijene daha mavi renkler atanır. Pagan, 'Bu adeta sanat ve bilim arasında bir denge çünkü bilimi ve özelliklerini insanlara sergilemek istiyorsunuz. Ancak bazen bu iki kavram birlikte çalışmayabiliyor' diye ekliyor.

Webb'in ilk temsili renkli görüntüleri, teleskopun Fransız Guyanası'ndaki bir ESA uzay limanından fırlatılmasından altı ay sonra, 12 Temmuz'da yayınlandı.

Oradan Webb, yerçekimi etkilerinin uzay aracının fazla yakıt yakmadan yerinde kalmasına izin verdiği bir yer olan L2 noktasına seyahat etti. Teleskop L2 noktasına giderken katlanarak açıldı, böylece kalacağı yere gittiğinde kullanıma hemen hemen hazırdı. Teleskopun dört ana aleti var: Bir yakın-kızılötesi kamera (NIRCam), bir yakın-kızılötesi spektrograf, bir orta-kızılötesi alet (MIRI) ve hassas bir şekilde hedeflere işaret etmek ve ötegezegen atmosferlerini karakterize etmek için bir ince kılavuz sensörü. Bazı galaksilerdeki ve bulutsulardaki hacimli toz miktarları, NIRCam'a karşı şeffaftır ve bu da daha kısa dalga boylarında parlak yıldızları yakalamasına olanak tanır. MIRI sensörü ise yıldız ışığının ısıttığı tozların yanı sıra gezegenlerin çevresindeki disklerini de gözlemleyebiliyor. Teleskop görüntüleri birleştirilirken görüntü işlemcileri, belirli bir nesnenin hangi özelliklerinin görüntüde vurgulanması gerektiğine karar vermek için sensör bilimcileriyle birlikte çalışır: görüntüye buna göre sıcak gaz şekilleri veya soğuk tozlu kuyruklar eklenir.

Webb, beş gökadadan oluşan bir grup olan Stephan Beşlisini görüntülediğinde, bitmiş görsel hem MIRI hem de NIRCam tarafından çekilen bin görüntüden oluşan 150 milyon piksellik bir görüntüydü.

Ancak sadece MIRI aygıtı tarafından gözlemlendiğinde görüntüye sıcak toz hakimdir. MIRI görüntülerinin arka planında, uzak galaksiler farklı renklerde parlıyor. DePasquale ve Pagan, Webb görüntülerinin renk ve kozmik anlam açısından zengin, sonunda gördüğümüz haline gelmesinde yardımcı oldu. Karina Bulutsusu'nun kozmik kayalıklarının geniş kapsamlı çekimi özelinde, farklı filtreler iyonize mavi gazı ve kırmızı tozu yakaladı. Pagan, bulutsu görüntüsündeki ilk geçişlerde gazın, tozun yapısını gizlediğini ve bu yüzden bilim insanlarının görüntü işleme ekibinden 'gazın rengini biraz azaltmasını' istediğini söyledi. Webb'in altıgen aynalarında ışık toplamak ve uzak evreni görmek mücadelenin sadece yarısı; Orada gördüğümüz şeyi çevirmek tamamen başka bir olay. 

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

Yapılan Son Araştırmalara Göre Yüksek Enerjili Nötrinolar Uzak Galaksilerin Kalbinden Geliyor Olabilir
Şimdiye Kadar Keşfedilen En Ağır Nötron Yıldızının Güneşten Tam 2.35 Kat Daha Büyük Olduğu Ortaya Çıktı
Fransız Bilim İnsanının James Webb Çekti Diyerek Paylaştığı Sucuk Fotoğrafı Başına Dert Oldu

Popüler İçerikler

151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
YORUMLAR
16.08.2022

Kızılötesi ışığı göremediğimiz için elbette renk kaydırması ile görebileceğimiz hale getirmeliler. Bunun başka bir yolu yok.

16.08.2022

Çok uzundu okumadım yani şimdi yanına gidip baksak gri mi yoksa renkli mi o bulutsular yani gerçekten renkli mi? Çekerkenken gri çıkıyor?

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ