Bilim, Kansere Karşı Başlattığı Savaşı Adım Adım Kazanıyor

Tıbbi gelişmelerin hızla arttığı çağımızda, en çok sorulan sorulardan birisi 'eğer bilim ve tıp bu kadar geliştiyse, neden insanlar hala kanser yüzünden ölüyor?' oluyor. Bu sorunun cevabı oldukça karmaşık, fakat bir o kadar da kesin: Bilim, kansere karşı başlattığı savaşı kazanmak üzere.

1. Kanser yüzünden ölüyoruz, çünkü bir çoğumuz kanserden ölebilecek kadar uzun yaşıyor

1900 yılında, erkeklerde ortalama yaşam süresi 46.3, kadınlarda ise 48.3 idi. Fakat 2010 yılına gelindiğinde, erkeklerde ortalama yaşam süresi 76.2 olarak belirlendi. Kadınlarda için bu rakam 81.1'e kadar çıkıyor. '1900 yılında yaşlı insan diye bir şey yoktu' demek elbette çok yanlış olur. Tabii ki yaşlı insanlar da vardı, fakat bu insanların genel nüfusa göre oranı oldukça düşüktü. Örneğin, 1900 yılında 60 yaşına kadar yaşayan insan sayısı nüfusun yarısından azdı, fakat 2000 yılında 80 yaşına kadar yaşayan insanların sayısı toplam nüfusun yarısından fazlaydı.

2. Günümüzde, bilimsel ve teknolojik gelişmeler sayesinde, 'difteri' artık ölüme neden olamıyor. 1900 yılında, difteri ölümlerin %10'undan sorumluydu

3. 1900 yılında kansere bağlı ölüm oranı %8 idi, 2010 yılında ise bu oran %2

İnsanların ortalama yaşam süresi ve yaşlı insan sayısı hızla artıyor. Bu bilgi, geçtiğimiz günlerde The New England gazetesinde paylaşılan verinin de nedenini açıklıyor aslında. Bu veriye göre, 1900 yılında kansere bağlı ölüm oranı %8 idi, 2010 yılında ise bu oran %2.

4. 84 yaş ve üstü için kalp hastalıkları kanserden daha tehlikeli

Kansere bağlı ölümlerde düşüş yaşıyoruz çünkü kansere neden olan şeyler doğada tükeniyor. George Johnson'un bu konu hakkında New York Times'da yazdıkları şöyle:

'55 ve 84 yaşları arasında olan insanlar için, kansere neden olan virüsler, kalp rahatsızlıklarından daha büyük bir ölüm tehlikesi oluşturuyor. Fakat 84 yaşından daha büyük insanlar için en büyük tehlikeyi kalp hastalıkları oluşturuyor. Geçtiğimiz yıllarda, kalp hastalıklarının tedavisinde büyük gelişmeler yaşandığı için, bu rahatsızlıklar tedavi ediliyor ve kanser, kalp hastalıkları ile arasında bulunan farkı hızla kapatıyor.'

5. Kanser teşhisi konusunda her geçen gün daha ileri gidiyoruz

Aslında bu çok da mükemmel bir haber değil. Çünkü erken teşhis demek, her zaman 'daha uzun yaşamak' anlamına gelmiyor. Fakat, hastaların rahatsızlıklarını teşhis edebilmek ve bu teşhise göre derhal tedaviye başlayabilmek her zaman en iyisi. Erken teşhis iyileşme garantisi vermese de, iyileşme ihtimalini oldukça yükseltiyor.

6. İnsanoğlu, kansere karşı başlattığı savaşı adım adım kazanıyor

Peki nasıl? 2014 yılında yürütülen bir araştırmaya göre, kansere karşı başlatılan savaşı kazanmamız bir takım faktörlere bağlı. Bu faktörlerden bazıları erken teşhis, önleyici ölçümler ve gelişmiş tedavi koşulları olarak sıralanabilir. Rakamlar ile konuşmak gerekirse: 1991 yılında her 100.000 kişiden 215'i kanser nedeniyle ölüyorken, 2010 yılında bu sayı 172. Yukarıdaki grafikte, rakamların düşüşünü çok net bir şekilde görebilirsiniz. Bu grafiği yorumladığımızda, kanserin sonunun çok yakın olduğu söylenebilir. Bilim adına kazanılacak yeni bir zafer yolda!

7. 1900 ve 2010 arasında kaydedilen gelişme, ölüm oranlarındaki düşüş ile kanıtlandı

1900 yılında, ölüm nedenlerinin başlıcalarını bulaşıcı virüsler oluşturuyordu. Bunlardan en tehlikeli üç tanesi akciğer yangısı, tüberküloz, ve sindirim sistemi ile ilgili virüslerdi. 2010 yılına gelindiğinde ise, ölüme en çok neden olan üç rahatsızlık kalp problemi, kanser ve solunumla ilgili bulaşıcı olmayan rahatsızlıklardı. Bu bilgiye bakarak diyebiliriz ki, mikrobiyoloji geçtiğimiz 100 yıl içerisinde çok büyük bir zafer kazandı ve kanserin sonu oldukça yakın.

Popüler İçerikler

RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi