Amerikan gazetesi Washington Post, Türkiye’de yerel seçim öncesi yaşanan siyasi karmaşayı başyazısına taşıdı. ’ Türkiye Başbakanı iktidarına tutunmak için çaresizce hareket ediyor ‘ başlıklı yazıda, ‘ Tayyip Erdoğan’ın otoriterlik açısından, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e pabucunu ters giydirebileceği ‘ yorumu yer aldı. Başyazıdaki yorumlar özetle şöyle:
Erdoğan geçen hafta Twitter’ı kapatmaya çalıştı ve başarızı oldu. Türkiye ordusu daha şanslıydı; pazar günü kısa süreliğine Türkiye hava sahasını ihlal eden iki Surye uçağından biri uyarılara aldırış etmeyince düşürüldü. Türkiye’deki birçokları, uçağın düşürülmesinin Erdoğan’ın itibarını yeniden kazanma ve dikkatleri Twitter fiyaskosundan başka yöne çekme girişimi olduğunu söylüyor; bu belki de pek adil bir yorum değil.
Gerçek şu ki, Erdoğan iktidarına tutunmak için acımasız bir kampanyaya girişmiş durumda ve bu kampanya, hem ülke içindeki hem de dışındaki muhaliferi açısından tehlikeli. Seçimler yaklaşırken, Erdoğan azalan şansını çiğ güç gösterileriyle tersine çevirmeye çalışıyor. Burada tek hasar gören şey zaten hiçbir sempatiyi hak etmeyen Suriye diktatörü Beşar Esad’ın malları değil; aynı zamanda, Türkiye’nin Arap Ortadoğu için bir zamanlar model olarak gösterilen demokratik sistemi de zarar görüyor.
Partisinin 2002′den bu yana üç ulusal seçim kazanmasına ve hâlâ geniş çaplı desteğinin bulunmasına rağmen, Erdoğan’ın içiçe geçmiş iki sorunu var. Biri, hükümetindeki derin çürümeyi ifşa eden ve kendi ailesine uzanan yolsuzluk soruşturmaları. İnternete konulan ses kayıtlarından birinde, Erdoğan’ın oğluna yasadışı yollardan elde edilen nakit parayı saklama talimatı verdiği iddia ediliyor.
Erdoğan’ın diğer sorunuysa şu: 2015′te görev süresi doluyor; zira parti tüzüğündeki dönem sınırlaması ya iktidarı bırakmasını ve belki de kendisini savcılara teslim etmesini gerektirecek, ya da yetkileri genişletilmiş bir cumhurbaşkanı olmak için Putin tarzı bir manevraya yapmasını.
Tüm bunların sonucunda, Rusya’nın otokratını bile etkileyebilecek türden otokratik bir tavır ortaya çıktı. Erdoğan suçlamalara, sayısız savcı ve polisi kovup yargı üzerinde kontrol elde etmeye çalışarak yanıt verdi. Zaten onlarca gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede, eleştirel medyayı korkutup susturmaya çalıştı. Ses kayıtları nedeniyle, 12 milyon kullanıcısının çoğunun yasağı aşmasına rağmen, Twitter’ı da engelledi.
Twitter’a yönelik saldırı, Avrupa hükümetlerinin yanı sıra Erdoğan’ı bir zamanlar dost olarak gören ve ihlalleri karşısında şaşırtıcı bir suskunluk sergileyen Obama yönetiminden de eleştiri getirdi. Fakat çoktandır Amerikan karşıtı demagojiyi benimsemiş olan Erdoğan’ın, otoriter yöneliminden vazgeçmesi muhtemel görünmüyor. Demokrasilerini, yaklaşan seçimlerde oy kullanarak veya bu başarısız olursa barışçıl direniş sergileyerek kurtarmak halka kalmış durumda. Twitter olayının da gösterdiği gibi, Erdoğan için bir uçağın düşürülmesi talimatını vermek, birbiryle temas halinde olan ve harekete geçmiş durumdaki vatandaşları susturmaktan daha kolay.
Kaynak: Diken