Vücudunuzda Yaralar Çıkaran ve Sizi Acılı Ama Yavaş Ölümle Tanıştıran Bir Zehir: Arsenik

4 yapraklı yoncayı gördüğünüzde nasıl hissediyorsunuz? Rahatlıyor musunuz yoksa geriliyor musunuz?

Yoncanın şansla ilişkilendirilmesinin yanı sıra yeşil renk de genellikle iyi şansla ilişkilendirilir ve insanları rahatlatır.

Yeşile karşı duyulan bu rahatlatıcı hissin kökleri 1800’lü yıllara kadar dayanır.

O dönemlerde insanlar yeşil renkli elbiseleri, duvarlarında yeşil renkleri, aksesuarlarda da yine yeşil ve tonlarını tercih ederlerdi.

Yeşile karşı duyulan ilgi o kadar fazlaydı ki, insanlar bu ilgilerinin onları yavaş yavaş ölüme sürüklediğinin de farkında değildi.

Yaşamlarının her alanında ısrarla ‘zehirli’ rengi kullanmaya devam ettiler.

Peki, yeşil rengi ‘zehirli’ olarak düşünmenin arkasındaki sebep ne? Neden yeşil renkli elbiseler, aksesuarlar insanları ölüme sürüklüyordu?

Gelen beklenmedik ölümlerin sebebi, insanlık tarihinde en çok ölüme sebebiyet veren bir tür zehir olan Arsenik.

1800’lerin başlarına tekrar dönelim.

Arsenik, yüzyılın tamamında, hatta 1900’lü yılların başında bile duvar kağıdından boyaya, kadın giyim ve güzellik ürünlerine kadar her türlü gündelik ürünlerde kullanıldı.

Arsenik, ilk olarak 1814 yılında Alman bir şirket tarafından oldukça yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandı.

Sonrasında gündelik hayatın vazgeçilmezi oldu neredeyse.

Arseniğin girdiği mavi/yeşil boya karışımının da artık yeni bir adı vardı, Zümrüt Yeşili.

Zümrüt Yeşili, elbiselerde, takı ve aksesuarlarda kullanılmaya, kadınların favori rengi olmaya başladı.

Ölümcül boya ile sürekli irtibatları nedeniyle, bu tür aksesuar ve kıyafetleri yapanlar, arsenik ile sürekli bir etkileşim içindeydiler.

Arsenik de bu insanların cildinde veya yüzünde korkunç lezyonlar gelişmesine, vücutlarında türlü yaralar çıkmasına sebep oluyordu.

Vücutta biriken arseniğin zamanla ölümlere yol açması da gecikmedi.

Onlarca insan anlaşılmayan sebeplerden ölüyor, yapılan incelemelerde de ölüme direkt sebep olacak bir bulguya rastlanmıyordu.

Kanda yapılan araştırmalarda arsenik ya da bir başka zehir bulunamıyor ve araştırmacılar da bu insanlar sebepsiz ölmüş gibi bir yanılgıya kapılıyordu.

Zamanla arsenik gündelik yaşamdaki yoğunluğunu kaybetti fakat insanlar arseniğin ‘ölümcül’ olduğunu fark ettikten sonra, bile isteye kullanmaya başladılar.

1900’lerin başında artık arseniğin zehirli olduğu biliniyor ve insan zehirlemede kullanılıyordu.

Özellikle miras derdinde olan insanlar, yaşlı kişilere bir şekilde arsenik veriyordu ve bu şekilde peşinde oldukları mirası elde edebiliyordu.

Zamanla arseniğin adı da değişti ve ‘miras zehri’ olarak bilinmeye başlandı.

Bir zehir düşünün, uzun yıllar boyunca yüzlerce insanın ölümüne sebep olmasına rağmen bir türlü ispat edilemesin.

Viktoryan Dönemi İngiltere’sinde, 1900’lerin başlarında birçok insan -özellikle yaşlı olanlar- bir anda ölüyor, dönemin şartlarında yapılan çalışmalarda ölüme sebep hiçbir şey bulunamıyordu.

Artık bulunabiliyor tabii ki…

Bonus Bilgi:

Pek bilinmese de arsenik, av hayvanlarının doldurulmasında da kullanılır. 

İçi doldurulmuş hayvanların neden kurtlanmadığını merak ediyorsanız eğer bunun da sebebidir, arsenik.

Popüler İçerikler

Bomba İddia! Şevket Çoruh "Emekli Oldum" Dediği Arka Sokaklar'a Geri mi Dönüyor?
Komplo Teorilerine Neden Olan ve Irkçı Saldırıya Maruz Kalan Siyahi Çocuğun Ailesi Konuştu
Yalı Çapkını Hayranları Ferit'i Görmek İçin Tekneyle Sete Gitti!
YORUMLAR
02.06.2017

aklıma direkt Agatha Christie geldi <_<

Pasif Kullanıcı
02.06.2017

Av hayvanlarının doldurulmasında bahsi geçen nedenlerden ötürü uzun yıllardır formaldehit kullanılır.Ama kendisi aşırı kötü kokar.

02.06.2017

Agatha Christie'nin zehiri kim koydu? adlı kitabı geldi aklıma

TÜM YORUMLARI OKU (5)