Öğrenilen her bilgi sağlıklı bilgi değildir! Brightside'ın derlediği, ''Bilgi kirliliği'' tanımının çıkmasına sebep olan, hiç sorgulamadan doğruluğuna kesin olarak inandığımız bu doğru bilinen yanlışları sizler için düzenledik.
Öğrenilen her bilgi sağlıklı bilgi değildir! Brightside'ın derlediği, ''Bilgi kirliliği'' tanımının çıkmasına sebep olan, hiç sorgulamadan doğruluğuna kesin olarak inandığımız bu doğru bilinen yanlışları sizler için düzenledik.
''Sadece bir tablet ile sağlığınızı koruyun!'' şeklinde sloganları çok duymuşsunuzdur. Aslında durum öyle değil! Vitaminler sadece vücudumuzun süreçlerini düzenler. Fazla kullanmak vücudumuza yarardan çok zarar verir. Sonuç olarak vitamin kullanırken dikkatli olmalıyız!
Damarlar aracılığı ile kalbe pompalanan oksijenden yoksun kan kesinlikle mavi değil, koyu kırmızıdır. Okul kitaplarında oksijenli kan ile oksijensiz kan arasındaki farkı göstermek için oksijensiz kan mavi renk ile gösterilir. Vücudunuza baktığınız damarlarınızı mavi gibi görebilirsiniz. Bu ışığın yansıması ve kırılması ile alakalı optik bir olaydır.
Aslında beyaz şeker ile kahverengi şeker arasında hiç bir fark yoktur. Sadece kahverengi şeker rengini yapımında kullanılan pekmezden alır. Kahverengi şeker içerdiği su miktarından dolayı beyaz şeker göre daha az tatlı olduğundan daha sağlıklı olduğu şeklinde yanlış bilgiler doğurmuştur.
Alkol büyük miktarda vücudun metabolik süreçlerini etkiler ve oksijen eksikliğine sebep olabilir. Bu durum beyin hücreleri arasındaki bağlantılara zarar verebilir fakat hücrelerin kendisine bırakın öldürmeyi, hiç bir zararı yoktur.
Şekerin çocukları hiperaktif yaptığı efsaneden başka bir şey değildir. Şeker kalori demektir. Kalori ise, ''atmosfer basıncında 1 gram suyun sıcaklığını 1 santigrad derece arttırmak için gereken enerjidir.'' Yani burada bahsedilen enerji ile çocuğun fazla enerjik olması arasında hiç bir bağıntı yoktur. Fazla şeker yemek ancak dişlere zarar verebilir.
Sinir hücrelerinin yeniden oluşamayacağı gerçek bir durum değildir. Sinir hücreleri ölebilir. Bu sabit ve gayet doğal bir süreçtir. Yenileri beynin farklı bölgelerinde belirir. Bir insan stresli hissettiğinde, kimyasal maddeler bu hücrelerin işlevini yerine getirmesini ve birbirleri ile etkileşimde olmasını sağlar.
Beynin sol hemisferinin bazı fonksiyonlardan sorumlu olduğu, geri kalanında sağ hemisferin sorumlu olduğu bir gerçektir. Fakat bilim adamları daha bu fonksiyonların sınıflandırılması kesin olarak bulamamıştır. Yaratıcılığımızın kolektif kaynağının bir kısmının beynin sol hemisferinde bir kısmının ise sağ hemisferinde olduğu şuana kadar bulunan gerçeklerden. Bilim bu konuda daha kesin sonuçlara henüz ulaşamadı.
Herkes bir insanın sekiz saatlik uykuya ihtiyacı olduğunu bilir. Fakat bu bir ortalama değer gibi bir şeydir. İhtiyaç olan uyku saati kişiden kişiye değişir. Uyku saatinin fazlalığı ya da eksikliği insan sağlığını olumsuz etkiler. Bazı kişiler dokuz saat bile uyusa uyandığında kendini yorgun hissedebilirken bazıları altı saat uyusa dahi dinç uyanır. Sonuç olarak her insan tam olarak kendi ihtiyacı olduğu kadar uyumalıdır.
Antibiyotikler, sadece bakterileri öldürür. Grip, antibiyotiklerden etkilenmeyen virüsleri doğurur. Grip olduğumuzda antibiyotik kullanmak, baş ağrısı için yara bandı kullanmak gibi bir şeydir. Bu iş böyle yürümez!
Bilim adamları yaptıkları bir deneyde, insanlara normalde tükettiklerinden on kat daha fazla çikolata yedirdiler. Sonrasında yaptıkları incelemelerde bu insanlarda çikolata yemeden önceki siyah noktalarının sayısı ile yedikten sonraki siyah noktalarının sayısı arasında hiç bir farklılık gözlemlenmediği sonucuna vardılar. Garip gelebilir ama doğru.
2009 yılında, bir kaç gün boyunca fazla miktarda şeker ile beslenen laboratuvar fareleri üzerindeki gözlemlerin sonucunu yazan bir kitap yayımlandı. Deney sonucunda fareler şeker olmadan yaşayamaz hale geldiler. Ancak deney insanlar üzerinde tekrar denendiğinde aynı etkiyi göstermedi. Tabi ki insanlar sadece şeker yiyerek yaşayamazlar!
Bırakın öldürmeyi hiçbir zarar vermez nasıl talihsiz bi cümledir. Ne biliyim cidden meraklıysanız Tıbbi Biyokimya ile ilgilenin ve alkolün sinir sistemi üzerinde yarattığı yıkımı bizzat öğrenin.
#4 Günlük bir kadeh içmek bile alkolün zararlı etkilerini engelleyemez. Bilimsel kurulların yaptığı açıklama(günlük bir kadeh yalanı) kamuoyunun baskısı sonucudur. Ha nöronları öldürmeyebilir ama aralarındaki bağı kesmesi nöronların işlevini zaten engeller. (Meraklılarına başka bi platformdan daha fazla açıklama yapabilirim) #6 sinir hücreleri yenilenmez kısmen doğrudur. Çünkü sinir hücreleri çok yavaş yenilenir. #11 Şeker tıpkı diğer bağımlılık yapan maddeler gibi bağımlılık yapar.(Yoksunluk sendromları, madde isteği vs görülür) Ama tabi şeker olmadan yaşayabiliriz. "That Sugar Film" belgeselini kesinlikle tavsiye ederim.
Sonuç olarak internetten bilgi edinmeye çalışırken buradaki bazı maddelerde olduğu gibi yanlış bildiğiniz bir yanlışı başka bir yanlışla yanıltmaya çalışan yanlı ve yanlış bilgiler edinebilirsiniz. 😂