Amerika'nın Sesi'nden Hilmi Hacaloğlu'nun haberine göre Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yeni kriz konusu olan vize serbestisi bu hafta iki taraftan uzmanlar tarafından gerçekleştirilecek toplantıda aşılmaya çalışacak. Teknik görüşme bilgisi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve AB Bakanı Ömer Çelik’le görüşen Avrupa Birliği Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’tan geldi.
Timmermans cuma günü yapılan görüşmenin ardından Twitter hesabında “Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve AB Bakanı Çelik’le yapıcı ve verimli bir görüşme yaptık. Vize muafiyetinin önündeki son engellerin üstesinden gelmek için ortak kararlılık var. Teknik ekip bunun üzerinde çalışmak için önümüzdeki hafta Ankara’ya gidecek” yazdı.
Timmermans’ı doğrulayan Dışişleri Bakanlığı kaynakları teknik konuların ele alınacağı uzmanlar toplantısının akabinde, üzerinde görüşülen ve uzlaşılan konular hakkında liderler seviyesinde de bir araya gelinebileceği bilgisini de paylaştı.
Peki teknik toplantıda Geri Kabul Anlaşması ve Vize Serbestisi konularındaki sorunlar aşılabilir mi?
Hatırlanacağı gibi 18 Mart’ta yapılan Türkiye Avrupa Birliği Zirvesi’nde Geri Kabul Anlaşması’nın 1 Haziran’da tüm hükümleriyle uygulanması ve vize serbestisinin Haziran sonunda yürürlüğe girmesinde mutabakat sağlanmıştı. Türkiye vize muafiyetini elde etmek için 72 kriterin büyük bir bölümünü karşıladı. Ancak Terörle Mücadele Yasası’nda istenen değişiklik yerine getirilmedi.
Avrupa Birliği, AB Konseyi Terörizmle Mücadele Çerçeve Kararı’nın ikinci maddesinde yer alan, “terörle mücadele edilirken ifade ve basın özgürlüğü kısıtlanamaz” düzenlemesinin Türkiye tarafından kabulünü istiyor. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı açıklamalarla bu talebi reddediyor.
Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi (EDAM) İcra Kurulu Başkanı Sinan Ülgen, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki tıkanıklıklarının aşılmasının kolay olmadığı kanaatinde.
Amerika’nın Sesi’ne konuşan Ülgen, “Haziran ayı sonunda vize muafiyetinin sağlanması yönünde bir beklenti vardı ama o yapay bir takvimdi. Şartlar yerine gelirse Temmuz, Ağustos, Ekim, Kasım Aralık da olsun bu beklenti. gerçekleşebilir. Ancak görünen o ki gerçekten şu anda tıkanıklık yaşanıyor. Avrupa Birliği tutumunu net bir şekilde açıkladı terörle mücadelenin de aralarında olduğu birkaç önemli beklentisi daha var. Türkiye bu kriterleri yerine getirmeyeceğini söyledi. Önümüzdeki hafta Ankara’da nasıl bir esneklik olabilir, göreceğiz. Ama ben söz konusu sorunun aşılabileceği düşüncesinde değilim” dedi.
Avrupa Birliği uzmanı, Türkiye’nin 2011’den bu yana, özellikle de Gezi olaylarının ardından daha da hızlı bir şekilde Avrupa Birliği’ne tam üyelik perspektifinin zayıfladığına dikkat çekiyor. Ülgen’e göre, Türkiye-AB ilişkileri son dönemde ciddi şekilde nitelik değiştirmiş durumda.
“Bu süreçte Türkiye’nin de, AB’nin sorumlulukları var. Türkiye açısından bakarsak o zamandan bu yana AB standartlarına yaklaşmak adına demokratik reformlarda ciddi bir irade zayıflığı var. AB’de ise Türkiye’nin de ötesinde genişleme politikası gündemden düştü. AB’nin kendi krizleri tam üyelik sürecini yavaşlattı hatta durdurdu diyebiliriz. Bunu yerine mülteci anlaşmasında gördüğümüz farklı alanlarda –Gümrük Birliği’ni derinleştirmek, Geri Kabul Anlaşması- ad hoc (geçici, bir defaya mahsus) işbirliği mekanizması devreye girdi. Buradaki zorluk her seferinde yeni bir müzakere demek.”
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin ancak böyle bir çerçeve içinde devam edebileceğini söyleyen Sinan Ülgen, bu konjonktürde tam üyelik sürecini yaşatmanın mümkün olmadığını düşünüyor. Ülgen, Ömer Çelik’in dile getirdiği “AB Türkiye’nin yegane alternatifi değildir” yaklaşımını ise hele de Rus uçağının düşürülmesinin ardından oluşan ortamda gerçekçi bulmuyor.
Dış politika uzmanı gazeteci Fehmi Gürdallı da, her ne kadar Suriyeli göçmenlerin durumunun Avrupa Birliği’ni Türkiye’ye karşı daha anlayışlı davranmaya itse de vize muafiyeti önündeki engellerin kısa vadede çözüleceğini öngörmüyor:
“Önümüzdeki dönemde AB ile Türkiye ilişkilerinin daha sıkıntılı geçmesi muhtemel.Bu sıkıntı teknik değil, siyasi nedenlerden kaynaklanacak. Yeni dönemde uluslararası alanda Türkiye adına daha fazla söz söyleyecek, dış politikada da ağırlığını hissettirecek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AB ile arası uzun süredir ‘hoş’ değil.Rusya ile ilişkilerin iyi olduğu dönemde ‘Bizi Şanghay İşbirliği Örgütü'ne alın AB'den vazgeçelim’ gibi rest çeken konuşmaları, bugünlerde sığınmacılar konusunda devam ediyor.”
64. hükümetin başbakanı Ahmet Davutoğlu ve AB Bakanı Volkan Bozkır'ın AB ile ilişkilerde kullandığı temkinli ve olumlu ifadelerin yanı sıra kişisel ilişkilerinin vize serbestisi ve sığınmacı anlaşmasında etkili olduğunu belirten Gürdallı, Amerika’nın Sesi’ne bu iki aktörün de devre dışı kalmasının da ilişkileri zedeleyeceği görüşünde:
“Dolayısıyla da AB süreci artık daha kırılgan. AB-Türkiye ilişkilerinde önümüzdeki ilk sınav sığınmacı ve vize serbestisi anlaşması.Bunun mart ayındaki zirvede planlandığı gibi olmayacağı ve Haziran'a yetişmeyeceği kesin.Bunun için gereken yeni pasaportların ne zamandan itibaren dağıtılmaya başlanacağı bile belli değil. Bu teknik sorunların önümüzdeki aylarda tamamlanması mümkün olsa da esas sıkıntı siyasi sorunlar oluşturuyor.Vizesiz süreç için onay vermesi gereken Avrupa Parlamentosu'nda güçlü bir ‘karşı duruş’ var. Keza AB kamuoyunda ve basınında da Ankara'ya, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ‘fazla taviz verildi' algısı hakim.Bu, AB liderlerinin manevra alanını daraltıyor.”
Anlamadığım şu; parası olan zaten her şekilde avrupaya gidebiliyor. yani bu vize kalksa ne değişecek ucuza mı avrupaya gidecez beleş mi gidecez ne olacak ? zaten bizim paramızdan 3 kat değerli parası olan yere gezmeye giden adam zengindir vize olsa ne olmasa ne ? sikmişim vizesini
geçtiğimiz hafta mi6 eski başkanı şiddetle ab den ayrılmalıyız diyordu... ve türkiye kesinlikle girmemeli diyordu... yani bu demek oluyorki ab ile anlaşmak abnin lehine... ve bize mahkumlar... şu mülteciler ab ye bir girerse ab patlar ... çünkü açıklamada biz yıllarca sanatla resimle oyalanırken evlet olmayı başaramdık güvenliğimiz zayıf kaldı diyordu... bu mültecilerin arasında teröristler olacağı aşikar ve bu ab ye çok zarar veriri diyordu...
Özetle AB diyorki siyasi mualiflerini terörist ilan etme, twit atanla bomba atanı aynı kefeye koyma.