Victoria zamanında insanlar tamamen ıslanan bir vücudun doğal korunmasını kaybettiğini düşündükleri için çok sık yıkanmazlardı. Yıkanmanın fiziksel rahatsızlıklara, ateşli hastalıklara ve daha kötü şeylere yol açacağına inanırlardı.
Bu yüzden kendilerini soğuk suyla, sirkeli soğuk suya batırılmış süngerlerle yıkarlardı. İnsanlar 37.8 dereceden daha sıcak bir suda yıkanan kadınların delireceğine ve dünyevi zevklere yöneleceğine inanıyordu.
Bu zamanlarda kadınların iç çamaşırlarından bahsetmenin bile vücuttaki bölgelere karşı sağlıksız bir ilgi doğuracağına inanılıyordu.
Bu dönemde kadınlar pantolon şeklinde, ortasında büyük bir delik olan iç çamaşırları giyiyorlardı.
19. yüzyılın etik kuralları kadınların muhabbet sırasında soru sormaktan kaçınmasını öneriyordu. Çünkü bu dönemde karşıdaki kişiyi neyin rahatsız edeceği konusunda insanlar pek emin olamıyordu. Bu yüzden soruları direkt sormak yerine 'Umarım abin iyiydir' şeklinde dolaylı konuşuyorlardı. Ayrıca kadınlar arasındaki popüler muhabbet konuları hava ve çocuklardan oluşuyordu. Daha fazlası terbiyesizlik sayılabiliyordu.
19. yüzyılın başında kadınların vücutlarını sadece tek bir olay için koruması gerektiğine inanılıyordu: doğuma. Kadınlar için fiziksel aktivitelerin tehlikeli olduğuna, kadınla erkeğin arasındaki en büyük farkın kadınları kontrol etmenin daha kolay olması olduğuna inanılıyordu.
Tabii bu sistem çok da tutarlı değildi, sadece soylu kadınlarda işe yarıyordu. Kadınların erkeklerden daha güçsüz olduğu ve erkeklerle aynı işleri yapamayacağı düşüncesi yoksul kadınlara işlemiyordu. Bu kadınlar madenlerde, çelikhanelerde çalışıyor, tekstil ve çiftçilik alanına büyük katkıda bulunuyorlardı. Hatta fabrika sahipleri erkekler yerine kadınları işe almayı tercih ediyordu. Çünkü kadınlara zor işleri yaptırmak kolaydı ve maaşları daha azdı.
Tabii yüzyılın sonuna gelindiğinde bu kurallar üst sınıf kadınlarda da değişmeye başladı. Orta ve üst sınıf mensubu kadınlar spor yapmaya başladılar.
Bu dönemde çevrenizde istemediğiniz bir erkekten kurtulmak oldukça kolaydı. Tek yapmanız gereken bu erkekten alışveriş çantalarını taşımasını rica etmekti. Bu dönemde alışveriş çantaları dahil birçok şey ile görülmek, sadece erkekler için değil, kadınlar için de utanç kaynağıydı. Asil bir kadının sadece tatlı bir köpekle, bir buket çiçekle ya da kucağındaki küçük bir meyve paketiyle yürümesi doğru karşılanıyordu. Kimi zaman kadınların kare bir kutu taşıması da normal karşılanıyordu, ama bu kutunun küçük olması gerekiyordu.
Bisiklet süren kadınlar önyargıyla karşılanıyorlardı: çünkü bisiklet sürmek için daha uygun kıyafetler gerekmesiyle, özel etekler ortaya çıkmıştı. Victoria dönemi kadınları bu kıyafetlerin erkek pantolonlarına benzemesinden memnun değillerdi.
Ayrıca doktorların bisiklet sürmeyi cinsellikle bağdaştırması ve kadınların, özellikle de genç kızların masum olması gerektiği düşüncesi nedeniyle, bisiklet sürmek doğru karşılanmıyordu.
Fakat kadınların bisiklet sürme hakkını savunan insanlar da vardı ve zamanla insanlar bu duruma alışıldı.
Kraliçe Victoria makyajın edepsizlik ve çekici olmayan bir hareket olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden bir kadın güzellik ürünleri kullandığında negatif yorumlarla karşı karşıya kalıyordu. Sadece pudra kullanmak kabul görebiliyordu. Sadece aktrisler ve seks işçileri istedikleri gibi ruj sürebiliyor, makyaj yapabiliyordu. Hatta 1921'e kadar Londra'daki birçok kadın gizlice makyaj yapıyordu.
Fakat bu durum güzel görünme isteğini yok etmediği için kadınlar yüzlerini beyazlatmak amaçlı arsenik ve kurşun içeren ürünler kullanıyor, dudaklarına civa sürüyor, saçlarına ve yüzlerine amonyak sürüyorlardı. Tabii daha tehlikesiz yollar da vardı: yanakları kırmızı görünmeleri için çimdiklemek ve dudakları pembeleşmeleri için ısırmak gibi...