Victoria Beckham'ın Gözdesi Olan Alkali Diyeti ve Vücudumuza Etkilerini İnceliyoruz!

Merhabalar sevgili okurlar! 😊 Son dönemlerin en gözde diyetiyle karşınızdayız: Alkali Diyeti! Evet, yanlış duymadınız, alkali kül diyeti ya da daha bilinen adıyla alkali asit diyeti, sağlıklı yaşam savunucularının ve fit görünüm peşinde koşanların yeni gözdesi. Bu diyetin adını her yerde duyuyoruz, sosyal medyada, televizyonlarda, gazetelerde... Victoria Beckham, Kate Hudson ve Tom Brady gibi büyük isimler de diyeti denediklerini ve olumlu sonuçlar aldıklarını söylediler. Peki, nedir bu alkali diyeti? Neden bu kadar popüler? İşte tam da bu noktada biz devreye giriyoruz! Sizler için bu popüler diyeti mercek altına alıyoruz. Hazırsanız, alkali diyetin detaylarına birlikte dalalım!

Alkali diyet nedir?

Alkali diyetin temel felsefesi, tükettiğimiz yiyeceklerin kanımızdaki pH dengesini etkilemesi üzerine kuruludur. pH, bir maddenin asidik ya da alkali olma durumunu ölçer. 0-14 arasında değişen bu ölçekte, 0 aşırı asidik, 7 nötr ve 14 ise aşırı alkali anlamına gelir. Alkali diyetin savunucuları, et ve tahıl gibi yiyeceklerin yüksek asidik değerlerinin, sebze ve meyve gibi potasyum bakımından zengin gıdaların düşük asidik değerleriyle dengelenmesi gerektiğine inanır. Bu teoriye göre, dengesiz bir diyet, kan pH'ında çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Ancak bu iddiaların bilimsel kanıtları bulunmamaktadır. Alkali diyetin, işlenmemiş ve bitki bazlı gıdaları önermesi ve kırmızı et ile işlenmiş tahılları kısıtlaması, genel olarak sağlıklı bir beslenme modeli oluşturur. Alkali diyetin takip edilmesi, potasyum ve magnezyum gibi mikro besin maddelerini artırarak, hipertansiyon ve felç riskini azaltabilir ve kardiyovasküler sağlık, kemik sağlığı ve bilişsel fonksiyonları iyileştirebilir.

Alkali diyet nasıl çalışır?

Alkali ya da asidik diyet, gıdaların sindirme sürecinde ne kadar asit ürettiğine bağlı olarak bir sınıflandırma yapar. Bu durum, gıdaların doğal hallerindeki asitlik seviyeleri ile her zaman aynı olmayabilir. Yapılan araştırmalar, asit üreten gıdaların pH değerinin 7'nin altında, alkali gıdaların ise 7'nin üzerinde olduğunu ortaya koymuştur. pH değeri 7 civarında olan herhangi bir gıda, nötr kabul edilir. Bu bilgiler ışığında, diyet şu önerilerde bulunur:

  • Asit üreten gıdalar olan et, süt ürünleri, balık, yumurta, tahıllar ve alkol tüketiminden kaçınma, 

  • Alkali üreten yiyecekler olan meyveler, sebzeler, kuruyemişler ve baklagiller tüketme,

  • Nişasta, şeker ve doğal yağlar gibi nötr gıdaları sınırlı tüketme.

Ancak unutulmamalıdır ki, yiyeceklerin pH değerlerinin genel sağlığa etkisi konusunda henüz bir kanıt bulunmamaktadır. Aksine, diyetle vücut pH'ının değiştirilemeyeceğine dair birçok kanıt mevcuttur. pH seviyeleri vücuttaki farklı bölgelere göre değişiklik gösterir; örneğin mide, asidik bir ortamda bulunur ve bu asidik ortam, mide fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gereklidir.

Vücuttaki pH dengesinin korunmasında böbrekler ve akciğerler büyük bir rol oynar ve bu dengenin korunması sıkı bir şekilde düzenlenir.

Eğer vücudunuzun pH değeri değişirse, bu durum ciddi bir sağlık sorununun habercisi olabilir. Yüksek pH değerli idrar, idrar yolu enfeksiyonu veya böbrek taşlarına işaret ederken, düşük pH değeri ishal, açlık veya diyabetik ketoasidoz durumlarını gösterebilir.

Alkali besinler

Alkali gıdalar asidik gıdaların tam tersine sağlıklı bir yaşam tarzı vadeder. Yumurtadan limona, keçi ve koyun sütünden bu sütlerden yapılmış peynire dek birçok besin maddesi alkali olarak sağlık açısından faydalıdır.

Çok Alkali Besinler: Limon, greyfurt, avokado, hindistancevizi, hindistancevizi sütü, badem sütü. 

Orta Alkali Besinler: Yumurta, somon, lor peyniri, kefir, keçi ve koyun sütü ile bu sütlerden yapılmış yoğurt ve peynir, kavun, incir, olmamış yeşil muz, siyah erik ve üzüm pekmezi. 

Az Alkali Besinler: Soya sütü, pirinç sütü, manda sütü ve yoğurdu, ton balığı, hamsi, sardalya, uskumru, karpuz, kayısı, çilek, böğürtlen, kuru hurma ve incir, armut, siyah üzüm ve kuru siyah erik.

Kaçınılması gereken asidik besinler

Pek çok tüketim maddesi asidiktir. Asidik gıdalar; vücudun bağışıklık sisteminin sarsılmasından yorgunluğa, unutkanlıktan hızlı kilo alımına dek pek çok olumsuz etkiye yol açar.

Az Asitli Besinler: İnek sütü ve yoğurdu, kaymak, tereyağı, yumurta sarısı, kuzu eti, hindi eti, tavuk, sakatatlar, portakal, ananas, elma, dut, papaya, nar, beyaz üzüm, mandalina, olgun muz, mandalina, fındık, ceviz, buğday ruşeymi, tam tahıllı ekmek, kestane, mısır.

Orta Asitli Besinler: Hazır yoğurt, dana eti, organ etleri, deniz ürünleri, kuru meyveler, siyah çay, Türk kahvesi, ketçap, mayonez, hardal, ayçiçek yağı, mısır, pamuk yağı, mısır unu, arpa, yulaf, çavdar, fıstık.

Çok Asitli Besinler: Dondurma, pastörize inek sütü, inek peyniri, sığır eti, reçel, meyveli şekerlemeler, soya sosu, margarin, yanmış kızarmış yağlar, kahve, alkol, enerji içecekleri, hazır meyve suyu.

Alkali diyetin potansiyel sağlık faydaları nelerdir?

Alkali diyetinin sunduğu çeşitli sağlık faydalarını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Bu diyetin özü, vücuttaki asit-baz dengesini düzenlemeye yardımcı olacak besinlerin tüketilmesidir. Alkali diyeti, vücuttaki pH dengesini sağlamak için alkali (baz) yiyeceklerin tüketimini önerir. Bu diyetin yararları arasında, enerji seviyelerini artırmak, sindirim problemlerini hafifletmek, kilo kaybını desteklemek ve genel sağlık durumunu iyileştirmek bulunmaktadır. Bu diyetin yararlarına daha detaylı bir şekilde bakmak için, alkali diyetinin temel prensiplerini ve bu diyetin nasıl uygulanacağını anlamak önemlidir.

1.) Kemik sağlığına etkileri olabilir.

'Osteoporozun asitkül hipotezi' adı verilen bir teori, Batı tarzı asitli diyetlerin kemik sağlığını olumsuz etkileyebileceğini ve osteoporoz riskini artırabileceğini öne sürüyor. Bu teoriye göre, asidik diyetler kemikleri zayıflatıyor ve idrarda kalsiyum seviyelerini yükseltiyor, vücuttaki kalsiyum miktarını düşürüyor. Bu durum, osteoporozun gelişimini hızlandırabilir. Alkali diyetin ise bu riski azaltabileceği düşünülüyor. Bu nedenle, alkali diyetin osteoporoz riskini azaltabileceği yönünde iddialar bulunmaktadır.

2.) Kas kütlesini korur.

Yaşlanma sürecinde kas kütlesinin korunması, alkali bir diyetin uygulanmasıyla mümkün olabilir. Bu durum, 65 yaş ve üzeri 384 kişi üzerinde gerçekleştirilen üç yıllık bir klinik araştırma sonucunda ortaya çıkmıştır. Araştırmacılar, alkali diyetin temelini oluşturan ve potasyum bakımından zengin olan meyve ve sebzelerin tüketiminin, yaşlı bireylerin kas kütlesini koruma sürecine önemli ölçüde katkı sağladığını belirtmişlerdir.

3.) Kanserden korunmaya yardımcı olabilir.

2019'da Uluslararası Kanser Dergisi'nde yayımlanan bir ön çalışma, alkali diyetlerin hormon reseptörü negatif meme kanseri riskini azaltabileceğini belirtti. Ancak, bu konudaki çoğu araştırma net bir sonuca ulaşamadı. Bununla birlikte, bu araştırmaların çoğu, meme kanseri riskini düşürebilecek belirli bir diyet stratejisi üzerinde duruyor: daha az et tüketimi ve meyve-sebze ağırlıklı beslenme. Araştırmacıların ifade ettiği bu durum, sağlıklı beslenme konusunda önemli bir noktayı işaret ediyor.

4.) Kronik böbrek hastalığı üzerine etkileri

Kronik böbrek rahatsızlığı olan bireylerin alkali beslenme yöntemine yönelmeleri önerilir; zira aşırı protein tüketimi böbrekler için zorlayıcıdır. 2017 yılında Journal of Renal Nutrition dergisinde yer alan bir yazı, bitkisel protein ağırlıklı düşük proteinli bir diyetle, böbreklere yönelen asit yükünün hafifletilebileceğini ve böylelikle böbrek hastalığının ilerleyişinin yavaşlatılabileceğini ve böbrek fonksiyonlarının iyileştirilebileceğini belirtmiştir. Ayrıca 2018'de İran Böbrek Hastalıkları Dergisi'nde yayımlanan bir araştırma, alkali diyetin böbreklerin kan süzme hızının azalmasına yardımcı olduğunu ifade etmiştir.

5.) Kalp sağlığı üzerine etkileri

Önceden yapılan bir araştırma, daha alkali besinler tüketmenin, özellikle meyve ve sebze gibi, hipertansiyon ve felç riskini düşürebileceğini ortaya koymuştur. Bu tür besinlerin tüketilmesi, sağlık üzerinde olumlu etkiler yaratmakta ve potansiyel sağlık sorunlarının önüne geçmektedir. Bu bulgular, sağlıklı bir yaşam tarzı benimseme ve diyet alışkanlıklarını düzgün bir şekilde yönetme konusunda bize yol gösteriyor. Meyve ve sebzelerin tüketilmesi, sağlığımızı koruma ve hastalıklardan korunma konusunda önemli bir adım olabilir. Bu nedenle, alkali yiyeceklerin tüketimi, hipertansiyon ve felç riskini azaltma konusunda etkili bir strateji olabilir.

6.) Diyabeti önlemeye yardımcı olabilir.

Asitli gıdalardan uzak durmanın diyabet riskini azaltabileceği, Diabetologia'da yayımlanan bir araştırmada belirtilmiştir. Bu çalışmada, 14 yıl süresince 66.485 kadın incelenmiş ve bu süreçte 1.372 yeni diyabet vakası tespit edilmiştir. Araştırmacılar, kadınların beslenme alışkanlıklarını analiz ederek, asit yükü yüksek diyetlere sahip olanların diyabet olma ihtimallerinin daha fazla olduğunu keşfetmişlerdir. Bu durumun nedeni olarak, asitli gıdaların tüketiminin insülin direnci ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir.

Alkali diyet kilo kaybına yardımcı olabilir mi?

Alkali diyetin asıl hedefi kilo vermek olmasa da, her diyet gibi belirli gıda gruplarını sınırlar ve bu genellikle toplam kalori alımını azaltır. Ayrıca, alkali diyetin işlenmiş gıdaları değil, meyve ve sebzeleri öne çıkarması, kilo kaybı ve kontrolü için genel kabul görmüş bir yöntemdir.

Mayo Clinic'e göre, alkali diyet, kas kütlesinin korunmasını ve kasların daha fazla kalori yakmasını sağlayabilir. Daha önce yapılan bir çalışma, alkali diyetin kadınlarda daha yüksek kas kütlesi indeksine yol açtığını göstermiştir. Bu durum, muhtemelen meyve ve sebzelerin kas korumasına yardımcı olan potasyum ve magnezyum içermesinden kaynaklanmaktadır.

Özet olarak...

Sağlığınızı ve kilonuzu etkileyip etkilemediği konusunda tartışmalı bir konu olan gıdaların asitli veya alkali olması hakkında herhangi bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Bu durum, alkali diyeti gibi konuları, bilimsel temelden yoksun ve dolayısıyla sahte bilim kategorisine sokmaktadır. Ancak, alkali diyetin temel ilkeleri, işlenmiş gıdalar ve et tüketimini azaltıp, bitki bazlı gıdaların tüketimini arttırmak yönünde olduğu için, bu ilkelerin mantıklı olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak unutmayın, herhangi bir diyet programına başlamadan önce, özellikle de kısıtlayıcı olanlar gibi, sağlık uzmanınızla görüşmek önemlidir. Bu, diyetin içerdiği besinlerin sizin için gerekli olanları içerip içermediğini ve sağlığınıza istemeden zarar verip vermediğini kontrol etmek için gereklidir. Alkali diyeti gibi bir diyeti denemeyi düşünüyorsanız, kesinlikle bir uzmana danışmanızı öneririz. Bu şekilde, sağlığınızı riske atmadan, diyetin size uygun olup olmadığını öğrenebilirsiniz.

Fazlası Zarar Olabilir mi? Çok Fazla Tuz Tükettiğinizde Başınıza Gelebilecekleri Tek Tek Anlatıyoruz!
Barbie Gibi Görünmek İstemek Bir Hastalık mı? Barbie Bebek Sendromunu İncelemeye Hazır mısınız?
Barbie Olmak Öyle Kolay Değil! Barbie Film Yıldızı Margot Robbie'nin Diyet ve Egzersiz Rutinini İnceliyoruz!

Popüler İçerikler

Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
21.08.2023

👍🌹🙏

21.08.2023

Çok güzel teşekkürler👍🙏

21.08.2023

Verdiginiz aydinlatici bilgiler icin cok tesekkur ederiz

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ