Onedio Logo

Vergi Cenneti Ülkeler Nasıl Çalışıyor, Kimler Kazanıyor?

Kapak Görseli

Bir palmiye ağacı, turkuaz deniz, kumsalda güneşlenen bir CEO ve banka hesabı dolup taşan bir şirket sahibi...

Ama işin aslı pek de o kadar “tatil gibi” değil. Ya da... Belki de tam olarak öyle.

Vergi cennetleri aslında dünyada paranın nasıl döndüğünü anlamak isteyen herkesin bir gün karşısına çıkacak kavramlardan biri. Ama hani hep uzaktan bakıyoruz ya böyle “yok artık bu işler nasıl dönüyor yaa” diye. Gel, bu işin mutfağına birlikte bakalım.

Önce tanım: Vergi cenneti ne demek?

Vergi cenneti, çok düşük ya da sıfır vergi oranı uygulayan, finansal işlemlerde gizliliği garanti eden ve dışarıdan gelen şirketlere/şahıslara cömert imkanlar tanıyan ülkeler veya bölgeler anlamına geliyor. Bunlar çoğunlukla ada ülkeleri ama arada İsviçre, İrlanda gibi Avrupa’nın göbeğinden çıkan isimler de var.

Bu ülkelerin ortak özellikleri neler?

  • Vergi oranı çok düşük.

  • Finansal bilgiler gizli tutuluyor.

  • Şirket kurmak aşırı kolay.

  • Gerçek sahiplik bilgisi saklanıyor.

Yani paranı getir ama kimseye söyleme kulübü gibi bir şey.

Bu ülkeler neresi? Hani gidelim de tatil yapalım!

İşte en meşhur vergi cennetlerinden bazıları:

  • Cayman Adaları

  • Bermuda

  • Panama

  • Bahamalar

  • Man Adası

  • Monako

  • İsviçre

  • Singapur

Bunların çoğunda plaj var, vergi yok. Turizmle değil, finansal gizlilikle geçiniyorlar. Zaten bazıları için GSYİH’nin büyük kısmı finansal hizmetlerden geliyor.

Şirket kurmak için imzaya bile gerek yok.

Şaka gibi ama gerçek: Bu ülkelerde şirket kurmak bazen dakikalar içinde online olarak yapılabiliyor. Bazı yerlerde fiziksel olarak orada bulunmana bile gerek yok. Bir danışman buluyorsun, “benim adıma şu adreste şirket kur” diyorsun ve olay bitiyor. İsteyen, posta kutusunu şirket adresi olarak gösteriyor.

Dev şirketler bu işe neden bayılıyor?

Apple, Google, Amazon gibi şirketler, milyar dolarlık kazançlarını vergi cennetlerine aktarıp, ülkelerinde ödemeleri gereken vergileri minimuma indiriyor. Bu işlemlere “kâr transferi” deniyor. Yani para örneğin Almanya’da kazanılıyor ama kâr resmi olarak İrlanda’daki ofise kaydırılıyor. Çünkü orada vergi daha düşük.

Peki ya ünlüler?

Bazı ünlüler, iş insanları veya yatırımcılar da mal varlıklarını, servetlerini bu ülkelere taşıyor. Bazen isimleri Paradise Papers, Panama Papers gibi belgelerde ortaya çıkıyor. Hani “Yahu bu adam vergi ödemiyor mu?” dediğimiz o meşhur isimler var ya, işte onların sırrı bu cennetler.

FBI gelse de açılmaz!

Vergi cenneti ülkelerinin en dikkat çeken özelliği gizlilik. Ve buradaki gizlilik, öyle dışarıya bilgi sızdırmayız seviyesinde değil. 

Bu ülkelerde banka hesaplarına ait bilgiler, normal ülkelerdeki gibi gerekirse devlet inceler mantığıyla tutulmaz. Tam tersine, bu bilgiler mutlak gizlilikle saklanır ve çoğu zaman yerel otoriteler bile kimin neyi var, bilmez. 'Bu hesabın sahibi kim?' diye sorduğun anda duvara toslarsın. Aynı şekilde bu ülkelerde kurulan şirketlerin gerçek sahipleri çoğunlukla kayda bile alınmaz. Yani bir şirketin kimin adına çalıştığı, arkasında kim olduğu, gerçekten kimlerin parası döndüğü çoğu zaman bilinemez.

Peki bu sistemden kim kârlı çıkıyor? Cevap aslında çok basit ama bir o kadar da düşündürücü:

Birinci sırada çok uluslu şirketler var. Bu şirketler, vergi oranlarının yüksek olduğu ülkelerde faaliyet gösterse bile, elde ettikleri kârları vergi cennetlerine aktararak büyük vergi yüklerinden kurtuluyor. Nasıl mı? Diyelim ki bir teknoloji şirketi, Almanya’da milyar dolarlık ürün sattı. Ama bu satışın kârını, İrlanda’daki bir iştirakine “lisans bedeli” adı altında yolluyor. Böylece Almanya’da kâr sıfır, İrlanda’da vergi zaten düşük. Ve hop! Milyonlarca dolar vergi cebinde kalıyor.

İkinci sırada, servet sahibi bireyler var.

Yani dünyaca ünlü milyarderler, yatırımcılar, ünlüler ve hatta bazı politikacılar.

Bu kişiler vergi cennetlerinde hesaplar açıp, offshore şirketler kurarak servetlerini hem gizliyor hem de vergiden kaçırıyor. Üstelik bunu yaparken çoğu zaman tamamen yasal yolları kullanıyorlar. “Benim burada şirketim var, ama burada yaşıyor gibi görünmüyorum” diyerek sistemle adeta dans ediyorlar.

Üçüncü ve belki de en ironik kazanan ise bu sistemin merkezindeki vergi cenneti ülkelerinin kendisi.

Bu ülkeler, yabancı yatırımcıların kurduğu her şirketten, açtığı her hesaptan, verdiği her hizmetten komisyon alıyor. Yani bu ülkeler aslında kendi ekonomilerini tamamen bu vergi saklama turizmi üzerine kurmuş durumda. Sonuç mu? Üç taraf da kazanıyor.

Son olarak, acaba bu sistem ne zamandır var?

Vergi cennetlerinin hikâyesi çok da yeni değil. 1950’li yıllardan itibaren, özellikle zenginlerin mal varlıklarını başka ülkelerde tutma eğilimiyle başladı bu sistem.

Ancak son 25 yılda küreselleşme, dijitalleşme ve finansal mühendislik gibi kavramlarla birlikte bu sistem adeta turbo motor taktı.

Popüler İçerikler

Dünyanın Gözü Madleen'de: İçerisinde 12 Aktivistin Olduğu Gazze'ye Yardım Götüren Gemiye İsrail'den Müdahale
Dünyanın Gözü Madleen'de: İçerisinde 12 Aktivistin Olduğu Gazze'ye Yardım Götüren Gemiye İsrail'den Müdahale
Okan Yalabık'ın Son Hali "Bir Zamanların En Yakışıklı Erkek Oyuncusu" Yorumuyla Paylaşılınca X Karıştı!
Okan Yalabık'ın Son Hali "Bir Zamanların En Yakışıklı Erkek Oyuncusu" Yorumuyla Paylaşılınca X Karıştı!
Yeni Akit'in Elektrik Akımına Kapılan Ferdi Zeyrek İçin Kullandığı Kelimeler Tepki Çekti
Yeni Akit'in Elektrik Akımına Kapılan Ferdi Zeyrek İçin Kullandığı Kelimeler Tepki Çekti