Ver Yetkiyi Gör Etkiyi: Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Sistemine Geçtiğinden Bu Yana Ekonomide Neler Oldu?

2018 yılında Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçti. 

Yaklaşık 3,5 yıllık süreçte hükümet sisteminin ekonomi karnesi çok parlak gözükmese de rakamlara nasıl yansıdı?

'Her aileye iki anahtar'

1991 seçimlerinde Süleyman Demirel'in ekonomi kurmayı olarak siyasete adım atan Tansu Çiller, herkese biri ev biri araba olmak üzere 'iki anahtar' vaat etmişti. Çiller, bu vaatten 2 yıl sonra kendisi Başbakan oldu ve 1994 yılında ekonomi politikaları ülkeyi krize soktu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen yıl bir açılışta yaptığı konuşmada, 'Bu ülkede insanlara yıllardır iki anahtar, yani bir ev ve araba sözü verildi. Ama bu sözler tutulmadı' ifadelerini kullanmıştı. 

Erdoğan 19 Haziran 2018'de halka “24'ünde bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” demişti. 24 Haziran'da yapılan referandumla Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş yaptı.

Rahip Brunson'ın kur atakları

ABD ile Türkiye arasında yaşanan rahip Andrew Brunson krizinin yaşandığı 2018’de yıla 3.79 seviyesinden başlayan dolar, Brunson’ın tahliye talebinin duruşmada reddedildiği 18 Temmuz’da 4.79’a çıkarak yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştı. 

1 Ağustos’ta ABD, Andrew Brunson davası nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'e yaptırım uygulama kararı aldığını açıkladı. Kararın açıklanmasının ardından ise dolar 5 TL’nin de üzerine çıktı. 

Karşılıklı yapılan hamlelerle birlikte ABD Türkiye’den çelik ve alüminyum ithalatına gümrük vergisini arttırma kararını uygulamaya aldı. 13 Ağustos’ta alınan karar, dolar kurunun tarihi zirvesi olan 7.24 TL’yi görmesine neden oldu.

Ekim 2018'de Brunson'un serbest bırakılmasının ardından dolar yeniden 5 lira seviyesine indi.

Dolarda yükseliş sürdü

2020 yılında pandemi süreci tüm dünyayı sardı. Ekonomilerde kapanma ile oluşan sorunlar baş gösterdi. 

Bu süreçte Fed başta olmak üzere merkez bankaları teşvik ve genişleme politikalarına yöneldi. Hükümetler kesenin ağzını açtı. Dolarda da dönem dönem yükselişler görülürken, Kasım ayında ekonomi yönetimindeki değişim, 2021 mart ayında yeniden ekonomi yönetiminde değişim, Eylül ayında başlayan faiz indirimleri ile Türkiye 2021'in son aylarında dolar/TL'de 18,40 ile tarihi zirveyi gördü.

Erdoğan'ın kur zirvedeyken açıkladığı TL paketi ile bir miktar gerileme sağlansa da 2020 yılına 5,95 seviyesinden başlayan dolar yılı 7,43 seviyesinde, 2021 yılını da 13,25 seviyesinde tamamladı.

Kurdaki bu hareketler Türkiye'deki fiyatları nasıl etkiledi?  

3,5 yılda enflasyon yüzde 91

Ekonomist Uğur Gürses T24'deki 'Orta sınıf ‘iki anahtardan’ nasıl uzaklaşıyor?' başlıklı yazısında hükümet sistemi değişikliği sonrasında Erdoğan'ın ekonomi karnesini yayınladı.

Türkiye’nin ‘Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine’ geçtiği Temmuz 2018’den bu yana, 3 buçuk yılda TÜİK verilerine göre birikimli enflasyon yüzde 91 olmuş. Gıdada yüzde 114.4, kiralarda ise yüzde 40 olmuş. (Ki BETAM’ın sahibinden.com verileriyle hesapladığı sadece son 1 yıllık kira artışının Kasım ayında yüzde 63.7 olduğu dikkate alınmalı)

2022 zamları dahil olmadan gelen zamlar

3 buçuk yılda elektrik, gaz, yakıt ücretleri yüzde 106.4 artarken, ulaştırma yüzde 59 artmış. Ocak ayında yansıyacak olan en az yüzde 50’lik elektrik ile yüzde 25’lik doğal gaz artışları buna dahil değil.

Türkiye’de tek başına aralık ayında gıda fiyatları yüzde 16.5 artarken, ABD’de tüm bu enflasyon ‘patlamasına’ karşın son 3 buçuk yıldaki gıda fiyat artışı yüzde 11, Almanya’da yüzde 8, “raflarda ürün yok” diye anlatılan Britanya’da ise yüzde 4 olmuş. Yani bizdeki ‘başkanlık rejiminin’ başından bu yana geçen sürede.

Hayat daha pahalı

Başkanlık rejimi ile Türkiye, enflasyonu yükselen, geçim sıkıntısını daha sancılı biçimde yaşayan, hayatı pahalı hale gelen bir ülke oldu.

Gündelik geçim zorluğu yanında refah unsuru olan temel mal ve varlık fiyatlarında da hayat pahalılığı kayda değer biçimde arttı. Kimi kesimler için ki içinde orta gelir grubu da var, erişilebilirlik azaldı ya da süresi uzadı.

Daha az yeni konut, daha çok ikinci el konut

Konut amaçlı inşaat maliyeti Kasım ayı itibariyle Haziran 2018’e göre yüzde 118.5 artmış. Aralık ayında üretici fiyat endeksindeki yüzde 20’ye yakın artış kadar maliyet ilave edilirse yüzde 140’ları aşan bir orana ulaşılacak. TÜİK konut birim fiyat endeksi de ekim sonu itibariyle yüzde 94’lük artışı gösteriyor.

Otomobil fiyatları da TÜİK verilerine göre, 3 buçuk yıllık aynı dönemde; dizel araçlarda yüzde 338, benzinli araçlarda yüzde 384 artmış.

Yine TÜİK verilerine göre ‘no-frost’ buzdolabı yüzde 215, çamaşır makinesi yüzde 221, bulaşık makinesi yüzde 329, fırın yüzde 645, set üstü ocak yüzde 372 artmış.

Son birkaç yılda belirgin biçimde gözlenen olgu; giderek daha az yeni konut, daha fazla ikinci el konut satılırken, daha fazla yerli otomobil satışı gerçekleşiyor.

Kiralarda artışa neden olan ne?

2018 ortasında Türkiye’de satılan konutların yüzde 47’si yeni, yüzde 53’ü ikinci el konutlar iken, ‘başkanlık rejimine’ geçiş sonrasındaki dönemde hızla tablonun değişerek, Ekim 2021’e gelindiğinde satılan konutların yüzde 69’u ikinci el, yüzde 31’i yeni konut halini almıştır. Burada belirgin olan şey, hızla artan konut maliyetleri nedeniyle yeni konut sahibi olmanın mevcut gelir akışıyla daha az erişilebilir hale gelmesidir. Muhtemeldir ki ikinci el konuta yönelen talep kiralardaki artışı da ivmelendirmiş olmalıdır.

Otomobil satışlarında da farklılaşma belirgin hale gelmektedir. ODD verilerinden yaptığım hesaba göre; son 12 aylık bazda Haziran 2018’de satılan otomobillerin yüzde 30.8’i yerli, yüzde 69.2’si yabancı iken, Aralık 2021 itibariyle son 12 ayda satılan otomobillerin yüzde 40.2’si yerli, yüzde 59.8’i yabancı yabancı olmuştur.

Orta sınıf, alt gelir grubuna yaklaştı

Hayat pahalılığının egemen olmaya başlamasıyla, her düzeyde tüketici cephesinde bedeli-maliyeti daha düşük mal ve hizmetlere kayış, yani ikame etkisi ortaya çıkmaya başlamıştır.

Ayrıca kimi yerde daha düşük kaliteye, kimi yerde daha düşük standarda kayış da kaçınılmazdır.

Bu tabloda orta sınıf için bu tür refah çıpaları giderek daha az erişilebilir hale gelmiştir.

Çerçevesiz bir gevşek ekonomi politikasıyla, günübirlik keyfi kararlarla; devasa kredi genişlemesi, Merkez Bankası kaynaklarına el atma, enflasyonun altında faiz ayarlaması derken, kurda patlama, enflasyonda patlama ile orta sınıf ‘başkanlık rejimiyle’ birlikte refah kuşağından uzaklaştırılarak alt gelir grubuna yaklaştırılmış oldu.

Ne yazık ki hikâye burada bitmiyor. Zira iktidar, enflasyona karşı faiz indirme tutumunu koruyor ya da mevcut faizi bu düşük seviyede tutarak bu süreci besliyor.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir...

Ekonomist Murat Kubilay: '19 Yıllık Enflasyon Yüzde 644! Yoksulluk da Zenginlik de Eşit Paylaşılmadı!'
Dolar Belli Bir Seviyede Takıldı Kaldı: Fiyatlar Neden Düşmüyor?
Hazine Bakanı Enflasyon Tek Haneye Düşer Dedi Ama Uzmanlar Öyle Demiyor!
Ankara'nın Seçim Hesabı Ortaya Çıktı: Enflasyon Nasıl Düşecek?
Erdoğan'ın 'Faiz Sebep, Enflasyon Netice' Teorisi Doğru! Peki Yanlış Olan Ne?

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
YORUMLAR

adamı demokratik yollarla diktatör yaptık. başka ülkede var mıdır bunun örneği merak ediyorum. biz hard seviyoruz halk olarak

17.01.2022

o diktatör olacak siz bu sitede ağza alınmayacak laflar edebileceksiniz ? git biraz kitap oku dikta rejimi nedir gör :)

17.01.2022

Yetkiyi verenler, gördü a...... a.... ..... 😠🤪😡

17.01.2022

Muhterem kendi ağzıyla söylemişti "Ekonominin sorumlusu benim, ben. Başkası değil." diye. Şimdi kıvırın bakalım nasıl kıvıracaksınız.

TÜM YORUMLARI OKU (19)