Vatandaş Borcu, Borçla Ödüyor

CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme

Komisyonu üyesi Av. Mahmut Tanal, hızla artış gösteren icra dosyalarına dikkat

çekmek adına Adalet Bakanlığına Bilgi Edinme Kanunu Kapsamında sorular

yöneltti.

Tanal’ın Adalet Bakanlığına Bilgi Edinme Kanunu Kapsamında

sunduğu dilekçe şöyle:

“T.C. ADALET BAKANLIĞI’NA

Konu     : 4982 Sayılı

Yasa Uyarınca Bilgi Edinme Talebidir.

1-     2002 yılı Ankara-İstanbul İlleri, ilçe nüfusları ayrı ayrı olmak üzere ve Ankara-İstanbul İlleri “toplam” nüfusu ne kadardı?

2-     2014 yılı Ankara-İstanbul İlleri, ilçe nüfusları ayrı ayrı olmak üzere ve Ankara-İstanbul İlleri “toplam” nüfusu ne kadardır?

3-     2002, 2013 ve 2014 yıllarının Ankara ve İstanbul İllerinde bulunan icra ve iflas müdürlüklerinin ve bu müdürlüklerde işlem gören dosyaların ayrı ayrı toplam sayısı ne kadardır?

4-     Ankara ve İstanbul İllerinde bulunan icra iflas müdürlüklerinin ve bu müdürlüklerde işlem görmekte olan icra dosyalarının ilçelere göre dağılımı ayrı ayrı 2002 ve 2014 yıllarında ne kadardır?

5-     2002-2014 döneminde anılan illerimizde işlem gören icra ve iflas dosya sayılarının ve bu dosyalarda geçen icra miktarın toplamlarının yıllara göre dağılımı nasıl olmuştur.

6-     Anılan dönemde Ankara ve İstanbul İlleri merkez ve ilçelerinde yeni açılan icra ve iflas müdürlüklerinin sayılarının ayrı ayrı yıllara ve açıldıkları ilçelere göre dağılımı nasıl olmuştur?

7-     2002 yılında anılan ilimizde kaç kişi ayrı ayrı icra takibi ve iflas, iflasın ertelenmesi yoluna gitmiş, kaç kişi konkordato başvurusu yapmıştır?

8-     2013 yılında anılan ilimizde kaç kişi ayrı ayrı icra takibi ve iflas, iflasın ertelenmesi yoluna gitmiş, kaç kişi konkordato başvurusu yapmıştır?

9-     2014 yılında anılan ilimizde kaç kişi ayrı ayrı icra takibi ve iflas, iflasın ertelenmesi yoluna gitmiş, kaç kişi konkordato başvurusu yapmıştır?

Bu sebeple dilekçedeki taleplerimin;

24.4.2004 günü yürürlüğe giren 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun 4-5-11 ve 12 inci maddeleri ile Anayasanın 74 maddesi uyarınca; tarafıma bildirilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.”

Talep üzerine Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen istatistiki bilgiler

incelendiğinde çıkan sonuç iç karartıcı: 2002 yılından bugüne kadar Ankara ve İstanbul’daki icra dosyalarının sayısında yaklaşık 3 kat artış olmuş.  Ankara’da 2002 yılında gelen toplam ilamsız icra dosyası 351.113 iken bu sayı 2013 yılında 542.211’e; ilamlı icra dosyası 33.676 iken 121.245’e ulaşmıştır. İstanbul ilinde de tablo değişmemekte. 2002 yılında gelen toplam ilamsız icra dosyası 759.033 iken bu sayı 2013 yılında 1.807.170’e; ilamlı icra dosyası 65.596’dan 123.008’e ulaşmıştır. Öyle ki, iktidar artık kurdeleyle yeni icra daireleri açar oldu. 2002 yılında AKP öncesi dönemde halkın toplam kredi borcu 3.4 milyar TL iken, 2012 yılında 333.6 milyar

TL olmuş, yani inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. İşte böyle bir ekonomiye Hükümet “her şey tıkırında” diyor. Türkiye'nin ekonomisi 10 yıldır bırakın iyiye gitmeyi stabil bile kalamamıştır. İcra dairelerindeki dosya sayısı artış hızı, bir ekonominin ne yöne gittiğine dair en somut veridir. Halka göz göre göre yalan söyleniyor. Dünyanın en büyük adliyelerini, en büyük icra müdürlüklerini yapmakla övünür olduk. Basın istediği kadar olayları saklamaya çalışsın her gün on binlerce icra olayı ve aile faciası yaşanıyor. Bütçe açık verince yeni yeni vergiler üreten, vatandaş söz konusu olduğunda para bulamayan Hükümet, örtülü ödenek üzerinden oluk oluk para akıtıyor. Her hanede kredi kullanan en az bir kişi var. Halkın banka kredilerine ulaşımı kolaylaştırılarak, herkesi kredi

kullanmaya zorluyorlar. Aileler gelirlerinin ve dahi takatlerinin katbekat üzerinde kredilerle boğuşmaya teşvik ediliyor. Zora düştüklerinden bugünü kurtarmak için borçlanıyorlar. Geleceği düşünecek halde bile değiller. İşsizlik arttıkça, gelir dağılımı bozuldukça halkın borçlanma ihtiyacı da artmaktadır. Hükümet halkı borçlandırarak sahte refah yaratıyor. Kapanan şirket sayısı 30 yılın en kötüsü iken, nasıl oluyor da Dünyanın en büyük 16. ekonomisine sahip oluyoruz? 

Türkiye artık üretmeden tüketiyor. Üretmeden tüketmenin en önemli kanıtı ise cari işlemler açığıdır. Türkiye’nin dışarıya olan yükümlülüğünün gün geçtikçe artması anlamına geliyor bu açık. Hükümet şu anda bu borçla Lale Devri yaşatıyor. Ev borçla alınıyor, içerisindeki buzdolabı, televizyon, çamaşır makinesi, halı başka bir borçla alınıyor. Otomobil borçla alınıyor,  otomobilin benzini, lastiği de kredi kartına borç yapılarak alınıyor. Çocuk okula borçla gönderiliyor. Bedelli askerlik sayesinde artık vatan borcu da banka borcuyla ödeniyor.

Bizler bu artışın daha ne kadar süreceğinin endişesini yaşıyoruz. Hükümet kendi istikrarını sağlamak adına yıllardır halkı kandırarak kendi yandaşlarını zenginleştiriyor. Söylenen yalanları bir kenara bırakmak, doğru donelere bakmak lazım. Türkiye’de her kesim gırtlağına kadar borç altındadır.  Vatandaşın borcu, hükümetin

borcudur. Bu süreçte Hükümet, IMF gibi kuruluşların da uyarısı üzerine, cari açıktaki hızlı büyümeye karşı tüketimi yavaşlatmak için tüketici kredisi ve kart kullanımını sınırlamaya çalışıyor. Yıllardır halkı borçla tüketime teşvik

eden, “ödünç refah”ı kalkınma diye yutturan da Hükümettir. Şimdi kalkmış kredi kartı kullanmayın diyorlar, tüketimi kısıcı önlemler alıyorlar. Akılları yeni başlarına geldi. Bu girişim, ekonomi yönetimindeki basiretsizliğinin, iş bilmezliğin göstergesidir. Borçla tüketerek değil, ulusal tasarruflara dayanan bir milli gelir artışı sağlıklı olan politikadır. Ancak Hükümet yıllardır bunun tam tersini yapmıştır. Şimdi panikle, çaresizlik içinde yanlıştan dönmeye çalışsalar da çok geç.

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Cübbeli Ahmet Çakarlı Araçla Geldiği Etkinlikte Şeriatı Savundu: Skandal Sözlere Tepki Yağdı!
Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında