Başgelen’e göre definecilik faaliyetleri sonucu belgelenmeden, gerekli verileri kayıt altına alınmadan arkeolojik eserlerin yerlerinden çıkarılması, her açıdan büyük kayıplara yol açıyor.
Başgelen “Kültür varlıklarımız ve arkeolojik zenginliklerimiz açısından ülkemizin en önemli sorunlardan birisinin definecilik faaliyetleri sonucu oluşan tahribat ve bulunan eserlerin yasa dışı yollardan yurt dışına kaçırılmasıdır. Pandemi sürecinde de define amaçlı faaliyetlerin giderek arttığı ve verilen zarar ziyanın da her alanda daha da yaygınlaştığı da gözlenmektedir” diyor.
Başgelen, özellikle Manisa’daki tarihi M.Ö. 1300’e uzanan, Lidyalılara başkentlik yapmış Sardes’teki Bintepeler mevkine dikkat çekiyor. Lidya krallarının ve soylularının yığma topraktan tümülüs adı verilen anıtsal mezarlardaki tahribatın yarattığı kaybın telafisi zor... 2013’te UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmasına karşın geniş bir alana yayılan tarım arazileri içinde yer alması nedeniyle Sardes, son yıllarda definecilerin kaçak kazılarına daha sık sahne oluyor. Son iki yılda bölgede 26 kaçak kazıya suçüstü yapıldı ve 66 kişi gözaltına alındı. Baskında 5 kepçe, 3 dedektör, çok sayıda kazı ekipmanı ele geçirildi. Son olarak 26 Ocak’ta Kendirlik Mahallesi yakınlarındaki iki tümülüs, kimliği tespit edilemeyen kişilerce iş makinasıyla kazılarak tahrip edildi. Bitlis, Tokat, Bolu, Hatay, Kütahya, Denizli gibi illerde yer alan sit alanları kaçak kazılardan nasibini alan yerlerden sadece birkaçı.