Kızamık aşısının birçok aşıya göre uzun süreli bir aşı olduğunu anlatan Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kızamık aşısını 2 kere yaparız biter, başka aşı yapmaya ihtiyaç duymayız. Boğmaca aşısında ergen seviyesine gelindiği zaman aşının etkisi biraz azalıyor, erişkin döneminde de eğer hatırlatma dozu yapmazsanız aşının etkinliği bir miktar azalıyor. O nedenle aslında erişkinde veya çocuklarda boğmaca olduğu zaman uzun süreli öksürüyorlar. Bronşit dediğimiz bir tabloya neden oluyor, boğmaca bakterisiyle hastalanabiliyorlar.
Öksüren kişiler boğmacanın çok ağır seyrettiği ve henüz aşı bağışıklığı gelişmemiş 0-6 aylık çocuklarla temas ettiği zaman onlara bulaştırıyorlar. 6 aylığa kadar henüz boğmaca bağışıklığı gelişmemiş oluyor, onlar da hastalandığında 0-6 aylık grup boğmaca açısından çok tehlikeli oluyor. 0-6 ayı koruyabilmek için gebeleri tetanos aşısı yapıyoruz ya, bir de boğmaca içeren aşıyla aşılanması gerekiyor. Boğmaca açısından o küçük 0-6 ay bebekleri başka koruma yolu yok, annesinden geçecek antikorlarla o aylarda korunabilir. Çünkü 6’ncı aydan sonra kendi aşıları yapılacak, diğer hastalardan da bulaşmamış olur, kritik olan da gebedir. Gebe aşılamasına Türkiye’nin biraz daha detaylı eğilmesi gerekiyor. Grip, covid açısından da gebeler çok risklidir, ölüm riskleri yüksektir. Kızamıktan yıllardır ölüm görmüyorduk, bu çok güzel bir şey.
Boğmaca, difteri, kızamıkçık, suçiçeği, menenjit bunların hepsi artık çok nadir görülüyor, bunlar çok güzel şeyler. Aşı olmaktan tereddüt eden grup aslında yanlış bilgilendirilmiş insanlar oluyor. Aşı olmadıkları için hayatını kaybeden gebeler var, covid, influenza, gribe bağlı, iki can taşıyor. Gebeler gerçekten çok özel ayrıca ele alınmaları gereken bir grup”
İtalya aşı karşıtı ailelerin çocuklarını okullara kaydetmiyor.