Müze denilince hepimizin aklına kültür seviyemizi arşa çıkaracak sergiler, binlerce yıllık arkeolojik bulgular ve saatlerce önüne çöküp izlenmelik tablolar geliyor muhtemelen. Ancak müzeler sadece bundan ibaret değil! Birbirinden tuhaf temalar ile yola çıkan ve aklınızın ucundan dahi geçmeyecek eşyalara ev sahipliği yapan dünyanın en tuhaf müzelerini derledik! Merak ettiyseniz buyurun... 👇
“Berbatlığından dolayı görmemezlikten gelemeyeceğiniz kadar kötü bir sanat” sloganı ile 1994 yılında Boston’da açılan bu ufak müzede aklınızda gelebilecek her konu, her renk var! Ufak olduğu için tek seferde yalnızca 40 ila 50 arasında sanat eserini sergileyen ancak büyük ilgiyle toplayan müzede açık artırmaya çıkarılan eserler 5 dolar gibi fiyatlara satılıyor…
Osaka bölgesinde 1999 yılında açılan müzenin teması, isminden anlaşıldığı üzere Momofuku Ando’nun yemek tarihini değiştiren buluşu hazır erişte! Müzenin içinde kendi eriştelerini hazırlayabileceğiniz bir kısım ve bir de erişte tüneli bulunuyor. Tabii ki tadına bakmak isteyenlere özel bölüm de var!
Yeni Delhi’de 1992 senesinde açılan müze adından ötürü önyargıyla karşılaşsa da aslında Orta Çağ’dan bu yana hepimiz için hayati önem taşıyan tuvaletlerin ne denli değiştiğini gözler önüne seriyor. Müzenin dört bir yanındaki tuvalet şakaları, karikatürler ve selfie aynası da cabası…
Yıkıklar buraya! Kırılan kalplerin bir coğrafyası da, kuralı da yok bildiğiniz gibi... Bu gerçeği göstermek amacıyla yola çıkan müzede insanların eski ilişkilerine dair tişörtlerden oyuncak bebeklere kadar çeşitli eşyaları ve üzerlerine iliştirilmiş hikayeleri bulunuyor. “Ben burayı gezerken ağlarım” diyen duygusal arkadaşlar uzak dursun...
İlginçliklerin Tuvalet Müzesiyle sonlanacağını sandıysanız yanıldınız çünkü daha yeni başlıyoruz! Paris’in meşhur Eyfel Kulesi’ne çok uzak olmayan bir bölgede yer alan müze, tahmin edebileceğiniz gibi aslında bir kanalizasyon tüneli. İçinde gezerken çoğu insana 'Sefiller' eserini hatırlattığından 'I Dreamed a Dream' şarkısını söylemeniz de muhtemel....
Kriptozooloji, bilimsel olarak kanıtlanamasa da geçmişten bugüne var olma ihtimalleri olduğu düşünülen ‘kriptid’ isimli yaratıkların incelenme dalına verilen isim. Loch Nesi canavarı, Nessie ve Kocaayak gibi halk arasında efsane haline gelen bu yaratıklara dair tüm bulgular bu müzede sergileniyor.
1977 yılında Kent şehrinde açılan bu müzede 15. yüzyıldan bu yana kullanılmış olan birbirinden ilginç köpek tasmaları bulunuyor. Köpekleri kurt ve ayılardan korumak için takılan devasa tasmalardan Barok dönemine ait ‘karanlık’ tasmalara kadar hem bilgi alabileceğiniz hem de görünce şaşıracağınız tasmalar sergileniyor.
Sofralarımızın vazgeçilmezi olan ekmeğin 8 bin yıllık tarihini gözler önüne seren ve 2014’te açılan bu müzede hayatınızda hiç görmediğiniz kadar çok ekmeği birbirinden ilginç şekillerle göreceğiniz kesin!
Ölüm hepimizin en büyük korkusu olsa da aynı zamanda kaçınılmaz sonu; Teksas’da 1992 yılında açılan bu müze de tam olarak ölüme dair oluşan tabuyu kırmak için cenazeleri konu alıyor! Cenazelerde yapılan ritüellerden dünyaca ünlü isimlerin cenazelerinden kalan eşyalara kadar aklınıza gelebilecek birçok ilginç eşya burada sergileniyor.
En tuhaf müzelerden bahsederken direkt olarak ‘tuhaflığı’ konu edinen bu müzeyi es geçmek olmaz… ‘Tuhafiye’ olarak tanımlanan yanlış olmayacağı müzede ilginç tasarımlar, bal mumu heykelleri ve hatta mumyalar bile bulunuyor! Ayrıca sürekli olarak performans sanatçılarının gösterileri de eksik olmuyor.
Sadece ve sadece ilginç tuzluklar ile biberliklerin yer aldığı bu rengarenk, oldukça sıra dışı müze 2002’de açıldı. Müzeyi ziyaret edenler sadece eşyalara bakmıyor tabii, aynı zamanda tuz ve biberlerin geçmişten günümüze yemeklerde nasıl kullanıldığına dair bilgileri de öğreniyor.
1995 yılında Hollywood’da açılan Ölüm Müzesini ziyaret etmek için biraz yürek yemek gerekiyor! Charles Manson ve John Wayne Gacy gibi seri katillerin mektuplarını sergileyen müzede ayrıca Kevorkian’ın icat ettiği ‘intihar makinesi’ de bulunuyor. Çok tuhaf bir gerçek daha paylaşalım: Müze genç çiftler arasında epey sevilen ilk buluşma mekânlarından biri!
Dünya üzerinde bu kadar konu varken musluk suyunun neden ve nasıl bir müzesi olabilir diye düşünebilirsiniz… Pekin Şehir Suları Tedarik Şirketinin alanına kurulan bu müzede şehrin musluk sularına dair geçmişten günümüze su borularının, buhar makinelerinin ve taş çeşmelerin görüntüleri bulunuyor.
1995 yılında Hollywood’da açılan Ölüm Müzesini ziyaret etmek için biraz yürek yemek gerekiyor! Charles Manson ve John Wayne Gacy gibi seri katillerin mektuplarını sergileyen müzede ayrıca Kevorkian’ın icat ettiği ‘intihar makinesi’ de bulunuyor. Çok tuhaf bir gerçek daha paylaşalım: Müze genç çiftler arasında epey sevilen ilk buluşma mekânlarından biri!
Açıldığı ilk günden bu yana sergileriyle sosyal medyada yankı yaratan Londra’daki Vajina Müzesi, aslen İzlanda’da bulunan Penis Müzesine bir tepki olarak ortaya çıktı! İnsanları jinekoloji ve genital sağlık gibi konularda eğiterek bir nevi aktivizm alanı oluşturan müze, workshoplardan sohbetlere, performans sanatından tiyatroya kadar birçok farklı etkinliğe ev sahipliği yapıyor.
Yanlış duymadınız… Tıpkı ölüm ve cenaze temalarını kullanan diğer müzeler gibi Ulusal Dışkı Müzesi de insanlığın doğal bir parçası olan boşaltım ihtiyacına dair tabuyu kırmak istediklerini söylüyorlar. İnsanları biyoloji ve hijyen konularında eğitmeyi amaçlayan müzede reçine küreler içinde hem insan hem de hayvan dışkıları sergileniyor. Merak edenler varsa söyleyelim, ziyaretçilere göre müzede pis bir hava veya koku yok, oldukça temiz!
Sizce en tuhaf müze hangisi? Buyurun yorumlara...
Vajina müzesine gidip resimlere tecavüz edecek çok insan var bu memlekette bence bu taraflardaki kişilerin girişi yasaklansın...
Budapeşte'de Terör Müzesi vardı. Bir de Prag'da orta çağ işkence aletleri müzesi vardı. İlginçti, bir o kadar da bunaltıcı...
ne salakca seyler var bu onedioda ulan biraz vatana millete faydali bi isler yapin isiniz gucunuz bel alti apis arasi