Uzmanlar Anlattı: Batı'nın Yaptırım Planı İşler mi? Rusya, 90'lara Döner mi?

Rusya'nın Ukrayna işgali ile ülkede işsizlik artarken, Batı'nın yaptırımlarla Sovyetler Birliği dönemi ekonomisine dönüş planları ise suya düşebilir.

Rusya'ya uygulanan yaptırımlar, döviz cinsi ödemelerde sorun yaşanma riski ile Batılı ülkelerin hedeflediği gibi temerrüt olasılığını artırıyor.

ABD Hazine Bakanlığı'nın Rusya'nın ödemelerini bankalar aracılığıyla engellemeye çalıştığı biliniyor. İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, yaptırımların Rusya'yı Sovyetler dönemine geri döndürmeyi amaçladığını açıkladı. 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise Sovyetlerin dağıldığı 90'ların sonunda temerrüde düşme ve sabit kur rejiminden çıkış sonrası mali krizde göreve gelen bir isim olarak bu süreçleri yakından biliyor.

Rusya ekonomisinin dünyaya açıldığı dönem olan 90'lar sonu, ülkenin kapıları ardına kadar kapitalizme açılıp, ABD'li şirketleri kabul etmişti.

Bugün Rusya 90'ların tersi bir dönem yaşıyor

Özellikle son yıllarda dünyadaki en büyük ekonomilerin içinde bulunan Rusya, Ukrayna'yı işgal etmesiyle uğradığı yaptırımlar sonucu gerçekten Sovyetler dönemine geri mi dönecek? 

Pensilvanya Eyalet Üniversitesi'nin uluslararası finans ve enerji güvenliği merkezi yöneticisi ekonomi profesörü Barry W. Ickes, BBC Türkçe'den Özge Özdemir haberine göre, İngiltere Dışişleri Bakanı Truss'ın sözlerini 'abartılı' bulurken, Rusya'nın son yıllarda ekonomik gelişmeyi kaybettiğini belirterek şöyle söyledi:

Rusya, merkezi planlamaya geri dönmüyor ve özel sektör halen işler bir halde. Rusya tabii ki yaptırımlar tarafından yıpranıyor ancak bu Sovyet zamanına dönüş anlamına gelmiyor.

Ekonomik yaptırımların etkisi bazen çok abartılabiliyor

İngiltere'nin Warwick Üniversitesi'nin Ekonomist Emeritus Profesör Mark Harrison, Rusya'nın Sovyetler'e dönmesi için Rusların gerçek gelirinin üçte biri oranında erimesi gerektiğini belirtirken, 1990'lardan bu yana artan gelirlere dikkat çekiyor. Batı'nın yaptırımlarının ise bu oranda bir gelir kaybına yol açmayacağını söylerken, şunları vurguluyor:

Ekonomik yaptırımların etkisi bazen çok abartılabiliyor. İnsanlar eğer bir ülkeyi X'ten mahrum ederseniz X ile ilişkili bütün etkinliklerin duracağını düşünüyor. Ancak çoğunlukla gerçekleşen bu değil, çünkü yaptırımlardan etkilenenler arzı kısıtlanan malların ya da aktivitelerin muadilini bulmak için çok uğraşıyor.

Harrison, Rusya ekonomisinin Sovyet ekonomisinden çok daha zengin olduğunu belirtirken, yapının da yıllar içinde değiştiğine dikkat çekiyor. Ülkenin geliri, tarım ve imalattan, petrol, gaz satışı ve hizmetlere dönerken, bunlar gelirin yüzde 60'ını oluşturuyor.

Rus ekonomisi, Sovyet döneminden farklı olarak çok daha dışa dönük bir yapıda. İthalat ve ihracat toplamı, Sovyet ekonomisinin iki katı olurken, Harrison'a göre, 'Batı'nın uyguladığı yaptırımların temeli de zaten bu. Ekonominin bu kadar açık olmadığı Sovyet döneminde bu yaptırımları uygulamanın bir anlamı olmazdı.' 

Rusya ekonomisinin ise bu dışa dönüklüğe karşın Sovyet döneminden avantajlı yanı merkezi bir ekonomisi olmadığı için dış şoklara karşı daha dayanıklı olması.

Hükümet kimi ürünleri karneye bağlasa bile Ruslar Putin'den vazgeçmeyebilir

Ekonomist Richard Parker, 1991'de dağılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği SSCB'nin son lideri Mihail Gorbaçov'dan sonra Rusların 'son derece acı verici ve berbat ekonomik iniş çıkışlar' yaşadığını vurguluyor ve '1990'lı yıllar sıradan bir Rus için o kadar korkunçtu ki 10 yıl içinde bir Rus erkeğinin ortalama yaşam süresi 3-4 yıl arasında düştü' diyor.

Parker, Rus'ların çoğunun 1990'lardaki kötü koşullardan sonra Putin'den başka bir lider görmediğini vurgularken, hükümetin kimi ürünleri karneye bağlaması, arz kısıntısıyla ve enflasyonla mücadelede fiyatları manipüle etmek gibi uygulamaları hayata geçirse bile 'Savaştaki bir Batı ülkesi gibi görüneceğini, 1930'lardaki Stalin döneminin ekonomisine geri dönmeyeceğini' düşünüyor.

Sovyetler Birliği'nin 69 yıllık tarihini ekonomik olarak tek bir dönemde incelemek mümkün değil

Ancak üretim tek bir merkezden yönetilip piyasa ekonomisi yok denilebilir. O dönemde dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Sovyetler, 1928 ve 1970 yılları arasında tarım istihdamını sanayiye kaydırarak çok hızlı bir şekilde büyürken, 1928-1940 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 5,8, 1940-1950 arasında yüzde 2,2 ile dibi görürken, 1950-1960 arasında da yüzde 5,2 oranında büyüdü.

Tek merkez yönetimi, ekonomik aktiviteyi ölçümleyemeyerek verimsizlikleri ortaya çıkardı

Merkezi planlama, sahaya uzak kaldığı için çoğu zaman kıtlıklar ve bazı ürünlerde eksikliklere neden oldu. 

1970'ten sonra ise Soğuk Savaş döneminde ar-ge'nin askeriyeye kaydırılması da büyümede azalmaya neden oldu. Yüksek hızda sanayileşme ve şehirleşme sonrası Sovyetler, Batı ile rekabette ve teknolojilere yetişmekte zorluk çekti.

Büyüme, 1970-1975 arasında yüzde 3,7, 1975-1980 arasında da yüzde 2,6'ya düşerken, Gorbaçov 1980'li yıllarda hayata geçirdiği perestroyka adlı reformlarla sosyalizm çerçevesinde ekonominin merkezileşmesine son verilerek yabancı ticarete açıldı. Özel işletmelere izin verilirken, sosyal hayatın da dışarıya açılması 1991'de Sovyetlerin dağılmasına neden oldu ve ekonomi ciddi bir şekilde daraldı.

Rusya Merkez Bankası ve Rus hükümeti, rublenin çöküşünün önüne geçmek için döviz alışını kısıtlayan bir dizi önlem aldı.

Atlantic dergisine yazdığı 'Çöken Sovyet ekonomisinin içinden' başlıklı 1 Haziran 1990 tarihli uzun makale ile Richard Parker, bugün Rusya'nın Gorbaçov'un çıkmaya çalıştığı merkezi ekonomik sisteme dönmeyeceğini söylerken, Merkez Bankası önlemleri ile yaptırım uygulanan bir ülke olmasına rağmen Rusya'nın para birimi ruble, savaş öncesi seviyelerine 1 ayda geriledi.

Parker'a göre rublenin tekrar yükselmesi, ekonominin yapısına dair önemli bir gösterge olurken, şöyle açıklıyor: 

Büyük petrol şirketleri gibi oligopolistik dev şirketlerin altındaki ekonomik yapı, kendine özgü bir piyasa ekonomisine işaret ediyor. Ben bundan bir geri dönüş olacağını düşünmüyorum.

Ekonomistler yatırımların etkisinin ne olacağını görmenin zor olduğunu söylüyor.

Müzakerelerin nereye evirileceği ve Putin'in nerede duracağı kestirilemezken, yaptırımların izini sürmek de zor. Ayrıca Rusya yaptırımlarla küresel ekonomik sistemden dışlanmış gibi gözükse de ticaret ortağı Batı'nın yerine Çin, Hindistan ya da Pakistan gibi başka ülkeler gelebilir. Bu yüzden yaptırımların siyasi etkisinin ne olacağını da kestirmek zor.

Warwick Üniversitesi'nden Mark Harrison, 'Bazı Ruslar ülkedeki ekonomik sorunların kaynağını Putin olarak görse de bu kişilerin azınlık olduğunu varsayabiliriz. Bazı oligarklar Putin'e geçmişte verdikleri destekten pişman olsa da başka bir liderde daha iyi bir gelecek görmekte zorlanacaktır' diyor.

Yaptırımlar, 'Rus kimliğine' karşı algılanarak toplumu daha da birleştirebilir.

Harrison'a göre işgalin gidişatında savaş alanında yaşanacaklar belirleyici olacak olurken, Richard Parker'a göre de üç boyutlu bir satranç oyununda her hamlede yeni bir hesaplamanın yapıldığı olağan dışı ve modern bir 21'inci yüzyıl savaşının içindeyiz. Parker sözlerini şöyle bitiriyor: 

Benim neslim ve ondan önceki nesil savaşın cephede, uçaklarla ve gemilerle yapıldığını düşünürdü. Şimdi de savaşın füzelerle sürdürüldüğünü söylemek mümkün, ancak asıl operasyon askeri ordularla değil, Wall Street'te, Londra'da ve siber alanda finansal ordularla düzenleniyor.

Yabancı şirketlerin ayrıldığı Moskova’da 200 bin kişi işsiz kaldı

Euronews'in haberine göre de, işgal sonrası Batılı şirketlerin Moskova’dan çıkmasıyla başkentte en az 200 bin kişi işini kaybetti.

Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobianine, işini kaybedenlere 3,6 milyar ruble (38 milyon Euro) mali destek sağlanmasını öngören yardım planının kabul edildiğini duyururken, “Bu yardım planı, işlerini geçici olarak durduran yabancı şirketlerde çalışan vatandaşlarımıza yönelik olacak. Onların sayısının 200 bin civarında olduğunu tahmin ediyoruz.” dedi.

Popüler İçerikler

Aziz Yıldırım'ın Kızı Yaz'la İlgili Ahlak Dışı Paylaşım Yapan Kullanıcıya Tepkiler Büyüyor
Melih Gökçek, Ankapark’taki Transformers'ları İhtiyaç Sahibi Ailelerin Hakkı Olan Sosyal Yardımlarla Almış!
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti