Uzay ve uzaylılar hakkında birçok şey gizemini koruyor. Onları her ne kadar merak etsek de hala somut olarak çok fazla veriye ulaşılamadı. Ancak kimi insanlar uzaylılarla temasa geçtiğini söyleyerek onlar hakkında bilgi veriyorlar. Soramazsın'ın son bölümünde yer alan UFO araştırmacısı Farah Yurdözü de bu insanlardan biri... 👽
Kaynak: 321GO
Bu konuyu ne kadar merak etsek de sorularımızın yanıtlarını yalnızca uzun ve bilimsel terimlerin yoğunlukta olduğu makalelerde bulabiliyoruz. Soramazsın’a katılan ve 30 seneden beri UFO’larla ilgilenen Farah Yurdözü, bir UFO araştırmacısı olarak aklımızdaki o soruları yanıtladı…
Benim ailemde üç kuşaktan beri gelen temas olayı var. Anneannemin babası, İstanbul Üniversitesi’nde hocaydı. Göreve Bağdat’a gönderilmiş. Birtakım garip karışmalar sonucunda iki varlık tarafından ziyaret edilmiş. O dönemden sonra ailemizin kaderi değişti. Bu varlıklar büyük dedemi ziyaretlerinden ayrılırken ona, ‘Senden sonraki üç kuşak daha’ diyorlar. Üçüncü kuşak benim. Benim 15-16 yaşındayken bir UFO gözlemim oldu. Bir Mayıs akşamı çok büyük bir motor gürültüsü duyduk. Pencereye koştum ve karşımda devasa kırmızı bir küre gördüm. İçinden ışık saçıyordu. ‘Ben buna bakıyorum ama ya radyasyon varsa ve gözlerime zarar veriyorsa?’ diye düşündüğüm anda cisim yok oldu.
Evrende yalnız olamayız. Evrende üzerinde zeki yaşam olan tek gezegen biz olmamalıyız. Eğer samanyolu galaksisinde sadece bizim gezegenimizde yaşam varsa, bu dünya insanı için büyük bir cezadır. Yalnız olmamız mantık dışı. O yüzden bence ve UFO’ları araştıran diğer kişiler için de, UFO’ları araştırmak çok akıllıca bir iş. Asıl UFO’ları araştırmamak ya da dünya dışındaki diğer gezegenlerde yaşam olamayacağını düşünmek delice olur.
Çok net bir UFO fotoğrafı veya filmi olamaz. Çünkü UFO dediğimiz cihaz, dünya dışındaki bir uygarlıktan geliyor. Etrafında çok güçlü bir manyetik alanı var. Ama geçtiğimiz yıllarda Amerikan ordusu tarafından çekilmiş olan üç UFO videosu dünyayla paylaşıldı. Şu anda gerçek olarak en net görüntüler onlar.
İletişim miydi bilemiyorum ama ben bir uzaylıya dokundum, o da bana dokundu. 1999 veya 2000 yılında İstanbul’da bir gazeteci benimle iletişime kurdu. Türk Cumhuriyetlerinden gelen bir doktor hanımın olduğunu ve bu hanımın yabancı bir gezegenden gelen bir ırkla iletişim halinde olduğunu söyledi. Beni de davet edip buna tanık olmamı istediler. O zamanlar buna inanmadım. Bu boyutlar arası varlıkların insanları iyileştirme görevi vardı. Belirli koşullar altında bizim boyutumuza gelip aracı olarak da o doktor hanımı kullanıyorlardı. Bizi bir odaya aldılar ve bu varlıkların çok eski bir ırka ait olduğunu, bu nedenle görüntülerinin bizim için çok korkunç olabileceğini söylediler. Gözlerimizi bağladılar ve yataklara uzandık. Bir anda vakumlanma sesi oldu ve açık pencereden içeriye sanki bir şey atıldı. İçeri girdiklerinde varlıklar bizimle konuştular. Boylarının 1.30-1.40 civarında olduğunu düşünüyorum. Bize dokundular, biz de onlara dokunduk. Bu varlıkların sesi çok yaşlı bir insan sesi gibiydi. Titrek, gırtlaktan konuşuyorlardı. Küçük bir çocuğunki gibi küçük parmakları vardı, derisi kaygandı, kemiği yok gibiydi. Ve kokusu yoktu. Konuşmadan, yalnızca zihnimizden geçen sorulara da cevap verdiler. Onların bana gelecekle alakalı söyledikleri de gerçekleşti.
UFO’larla ilgili yaşadığım en ilginç olay, uzaylılar tarafından kaçırılmak. Uzaylılar tarafından kaçırılmada fiziksel kanıt var. Nedir bu kanıt? Uzaylıların insanların vücuduna bıraktığı mikro-çipler. Bunlar ameliyatla çıkartılabiliyor ve çıkartıldı. Bugün özellikle de Kuzey Amerika’da uzmanlaşmış ekipler var. Analiz yapıldığında o çipin imal edildiği maddenin dünyaya ait olmadığı anlaşılıyor. Peki neden bu implantlar insanlara takılıyor? Tahminimizce o insanları hem biyolojik olarak hem de psikolojik olarak takip etmek amacıyla yapıyorlar.
Bu meslekte çok para yok, aksine çok para harcamanız gerekiyor. Çünkü bu meslek gönüllü olarak yapılıyor. Dünya dışı varlıkları araştırmak için dünya kadar para harcamak gerekiyor. Biz genel olarak araştırma yapabilmek için çok fazla seyahat ediyoruz, çok fazla materyal (videolar, kitaplar, yayınlar) satın almamız gerekiyor. Kimse UFO gördünüz diye size para vermiyor.
Evet, bir anlamda doğru. Ama bizim bildiğimiz anlamda hamilelik değil, yapay ortamlarda hazırlanan bir hamilelik. Dünyayı bir kadını kaçırıyorlar ve orada sizin rızanız alınmadan birtakım işlemler uygulanıyor, kadınlar hamile kalıyor. Ancak 2.5-3 ay olduktan sonra o hamilelik uzaylılar tarafından sonlandırılıyor. Bebek, alınıyor ve yapay kuvözlerde büyümesi sağlanıyor. Daha sonra o bebek kuvözden çıkıp da canlandığında anneyle tekrar karşılaşması sağlanıyor. Bunu biliyoruz çünkü insanlar yaşadıkları anıları hatırlıyorlar. Bu kadınlar emin olmak için doktora gittiklerinde doktorlar kürtaj mı olduklarını soruyor. Doktor raporlarıyla bunlar tespit ediliyor. Bunlar genelde yurt dışında oluyor. Bizde olanlar fazla ortaya çıkmıyor.
Türkiye’de 1980-81 ve 82 yıllarında yaşanmış olan, Kapadokya’daki UFO akını. Bölgede yaşayan insanlar gece-gündüz UFO’ları gözlemlediler. Özellikle de geceleyin yüzlerce UFO’nun yere çok yaklaştığını gördüler. Ve farklı farklı yerlerde UFO’ların yere indiğine şahit oldular. Mesela oradaki bir taksi şoförünün anlattığına göre, ıssız yolda giderken bir ışık kaynağı görmüş. Işık kaynağının yanına gittiğinde araba büyüklüğünde, yumurta şeklinde bir cisim olduğunu görmüş. Yaklaşırken o yumurta şeklindeki cisim yavaş yavaş havaya kalkıp aniden korkunç bir hızla gökyüzünde kayboluyor. Yine aynı dönemde olayları takip etmek için bölgeye giden gazetecilerin gözü önünde halk toplanmış ve ellerindeki fenerleri aynı anda yakıp söndürerek UFO’lara işaret vermişlerdi. UFO’lar da aynı şekilde ritmik bir biçimde kendi ışıklarını yanıp söndürerek cevap verdiler.
Tabii ki Kapadokya! Marmara ve Ege’de de görülüyor. Bunun sebebinin enerji hattıyla, yani dünyanın biyolojik enerjisiyle bağlantısı olduğunu düşünüyoruz.
Sizofreni 3 kuşakta genetik bir hastalıktır 😓
Elimde çok güzel kelepir bir köprü var, son bir tane kaldı. İlk gelen kapar.
Ama kafamizxx nasi Qzelll