Kızılları güzel buluyor olabilirsiniz, hoşlanmıyor olabilirsiniz... Fakat bir gerçek var ki, dünya her zaman onların farklı olduğunu düşündü! Öyle ki kızıllar hakkında ruhları olmadığı dahil onlarca efsane bile var...
Biz de bu efsanelerden bazılarını sizler için The Chive kaynaklı içeriğimizde derledik:
Bazı komplo teorisyenleri buna hala inanıyorlar. Teoriye göre insanlık dünya gücünü kendi başına kazanmadı. Onlara 'The Lyran' adı verilen bir grup soluk tenli, kızıl saçlı uzaylılar tarafından diğer bütün dünyasal organizmaları aşacak bir teknoloji verilmişti. Bizlere demir dövmek ve gemi yapma yeteneğinin dışında bir de kendi tohumlarını verdiler. Avrupa'da yönetici sınıfın çoğunluğunun uzun süredir kızıl saçlı olmasının nedenini de buna bağlıyorlar. Bu teorinin yanlışlığı sonunda kanıtlandı çünkü:
A) Aşırı saçma
B) Genetik bilimi bunun soy içi çiftleşmeden olduğunu ortaya çıkardı. (Doğrusunu söylemek gerekirse uzaylı hikayesini tercih ederdik.)
Antik yunan mitolojisine göre kızıllar ölünce kan emici ölümsüzlere dönüşüyorlar. Bu durumu hem kızılların hem de vampirlerin güneşe duyarlı olmasına bağlıyorlar. Şaşırtıcı şekilde, UV ışınlarına duyarlılığın sihirli bir yarasa ısırığından kaynaklanmadığı ortaya çıktı. Bu duyarlılığın nedeni kızıl saçlar uzatmak için harika fakat güneşlenmek için çok da iyi olmayan feomelanin adı verilen bir pigment.
Bir efsaneye göre Atlantis'te bir gün batımı görmek tüyleri hemen kızıla dönüştürür. Efsaneye göre ayrıca, Atlantis'teki insanlar derinliklerden çıkarak Mısır, Kaplumbağa Adası ve Paskalya Adası gibi medeniyetler kurmayı amaçladılar. Bu efsane üç antik medeniyette de doğal kızıl saçlı mumyalar bulunmasından doğmuş. Fakat sonrada ortaya çıkmış ki, kızıl saçlı Mısırlılar Atlantis'ten değil, Avrupa'dan gelmişler. Bu bölgeler olduklarını sandığımız siyah saçlı ve esmer topluluklardan daha çeşitlilerdi.
Karanlık çağlarda bu durumun %100 bilimsel bir gerçek olduğu düşünülüyordu! Bilim ilerleyip aksini kanıtlamış olsa da, insanların bu konudaki aşağılamaları tabii ki yok olmamış.
Kırmızı rengi sık sık tehlike, ateş ve tutku ile özleştirildiği için, çoğu toplum kızılları otomatik olarak çabuk kızan insanlar olarak etiketlemişlerdir. Bir Rus atasözü 'Kızıl saçlı bir aziz hiç olmamıştır.' bile der. Şeytan da sık sık kızıl saçlı olarak resmedilir. Fransızlar'ın ise 'Kızıl kadınlar ya şiddetli ya da yanlışlardır ama genellikle ikiside.' şeklinde sözleri vardır. Bugün bile kızıl kadınlar için 'ateş gibi' sözü kullanılır, hem de ne kadar rahat insanlar olduklarına bakmadan.
Bu da bugün varlığını devam ettiren ve kızılı tutkunun rengi olmasına bağlayan bir klişe. Bir noktada sadakatsizliğin ve genel azgınlığın sembolü olmuş. Her çeşit insanı İsa'yı takip etmeye ikna etmek için bir neden vermekle bilinen Azize Mecdelli Meryem de kızıl saçlı olarak anlatılır. Michelangelo'nun ünlü 'İlk Günah ve Cennetten Kovuluş' eserinde de Havva'nın Cennet Bahçeleri'nden kızıl saçlı haliyle kovulduğu görülebilir.
Dedikoduların en moderni iki zekice tasarlanmış pazarlama hilesinden kaynaklanıyor. Artık feshedilmiş olan Oxford Saç Kurumu'nun çekinik kızıl genin 2060'a kadar dünyadan silineceğini iddia eden bir çalışması 2007'de viral oldu. Bu kurumun merkezi ABD'de bulunan, özellikle kimyevi tüketici ürünleri üreten çok uluslu şirket ve kızıl saç boyası da dahil olmak üzere güzellik ürünleri endüstrisindeki dev Procter & Gamble tarafından finanse edildiği ortaya çıkınca hikaye yalanlanmış oldu.
İkinci hile ise küresel ısınmanın kızılları eleyeceğini iddia eden viral bir hikayeydi. İddiaya göre, kızılların beyaz teni güneşin artan gücüne dayanamazdı. Bu hikaye ise çevirim içi olarak soy araştırması yapan bir şirkete aitti.
Hah yakında okumaya başlarız kuaförlerin camlarında "Uzaylı saçı geldi" diye.
Efsaneler bir yana, bir de gerçeğinden bahsedelim; dünya nüfusunun %2'si kızıllardan oluşur.
Ssh be quiet ginger.