Uzayda Vücudumuza Ne Olur? Uzay Yolculuğu Yapan İnsanların Başına Gelen 10 İlginç Durum

Her geçtiğimiz gün uzaya gitme ve orda yaşama ihtimalimiz gitgide artıyor. Peki ya bir gün valizimizi hazırlayıp uzaya gidersek vücudumuza neler olacağınız biliyor musunuz? Öğrenmek için içeriğimize buyrun...

1. Uzaya Uyum Sendromu

Uzaya giden bir astronot, bir süre bulunduğu çevreye adaptasyon problemleri yaşıyor. Dünya'nın yer çekiminin etkisinden çıktıktan sonra mide bulantıları, baş dönmeleri gibi durumlar içeren Uzaya Uyum Sendromu(Space Adaptation Syndrome) ya da uzay hastalığı baş gösteriyor. Uzaya giden insanların %50'si bu hastalığa yakalanıyor ve şiddetli baş ağrısı, kusma, kafa karışıklığı ve baş dönmesi gibi durumlarla karşılaşıyorlar. Bu durum birkaç gün sürdükten sonra bedenin yer çekimsizliğe alışması üzerine yavaş yavaş geçmeye başlıyor. Önlem amaçlı olarak, astronotlar deri altına işleyen bulantı bantlarından yapıştırıyorlar. Çünkü astronot kıyafetinin içine kusmak iğrenç olduğu kadar tehlikeli hatta ölüme bile sebep olabilecek güçte. Çünkü kusmuğunuz giysinin içeriğindeki emilen havaya karışabilir ve oksijeninizi azaltabilir.

2. Uzay nasıl kokar?

Uzayın nasıl kokuyor olabileceğini hiç düşündünüz mü? Astronotların uzayın kokusunu benzettiği şeyler; kurutulmuş et, yanan bir metal ve barut kokusu olmuş. Astronot Don Petite, uzay yolculuğundan döndükten sonra; 'Uzayın kokusu hakkında yapabileceğim en iyi tanım 'metalik' olurdu' demiş. Hatta NASA, uzayın kokusunu yapabilmesi için bir kimyager tutmuş bile. Acaba satılmaya başlanacak mı?

3. Uzaya gidiyorsanız; tırnaklarınızı kaybetmeye hazır olun.

Son zamanlarda yapılan bir araştırmaya göre uzaya giden 22 insanın hepsi de uzayda tırnaklarını kaybetmişler. Uzay giysisinin bir parçası olan eldivenler, kan dolaşımına engel oluyormuş ve tüm basınç parmak uçlarında toplanıyormuş. Bu durum 'tırnak delaminsayonu' denilen bir doğa olayı olarak görülüyor ve sonuç olarak tırnaklar yerinden çıkıyor. Uzayda bunun yaşanması kaçınılmazmış. Hatta bu yüzden pek çok astronot, uzay yolculuğuna çıkmadan önce kendi tırnaklarını kökünden kesiyorlarmış.

4. Uzayda horlamak imkansız.

Uzayda iseniz solunum sistemindeki yer çekimi yetersizliği, horlamanıza engel olacaktır. Her ne kadar nefes alma problemleri yüzünden sık sık uyanacak da olsanız en azından horlayarak yan yatakta uyuyan astronotu uyandırma ihtimaliniz yok. Yer çekimsiz ortam sayesinde diliniz boğazınızı tıkamayacak ve burda, Dünya'da olduğu gibi horlayamacaksınız.

5. Görme problemlerine hazır olun.

Uzayda geçirilen onca zaman, astronotların görüşünü bulanıklaştırmaya başlıyor. Uzaydan dönen insanlarda, göz küresinin arka kısmından düzleşme hatta retinada değişiklik bile yaşanabiliyormuş. Bu durum geçici olsa da, bazen tam olarak normale dönmesi yıllar alabiliyormuş. Yani teknoloji çok gelişir ve yeni bir gezegene taşınırsak; pek çoğumuz görüş kaybı, uzay hastalığı ve tırnak düşmesi gibi problemlerle karşı karşıya kalacağız. Uzaydaki yer çekimi eksikliği, vücutta bulunan sıvıların çoğunun kafada toplanmasına ve baş bölgesinde aşırı basınca neden oluyormuş. Bunun sonucu olarak da bu basınç optik sinirleri etkileyerek göze zarar veriyor. Fakat çok az bir miktarda ve geçici bir süre için. Ayrıca bu insanların ışığa duyarlılığı da son derece artıyor.

6. Uzay, kaslarımızı nasıl etkiler?

Uzayda oradan oraya savrulurken, bu durumdan kaslar da nasibini alıyor. Bu süzülme durumu yüzünden, vücudun belden aşağısında kemik kayıpları bile yaşanabiliyor. Ayrıca kaslar da zayıflıyor. Buna ek olarak, kan pompalamak için Dünya'da olduğu kadar çok çalışmak zorunda kalmayan kalp de biraz da olsa küçülüyor.

7. Daha uzun olmaya hazırlanın.

Belki de birçoğumuz boyumuzun birazcık daha uzun olmasını istemişizdir. Bunun çözümü ise uzaya gitmekmiş. Uzayda geçirilen süre içerisinde omurlar birbirinden ayrılıp, omurganın uzamasına neden oluyormuş. Uzaydan dönen insanlar, boylarının yüzde üçü kadar uzamış olsalar da bu durumun normale dönmesi yalnızca birkaç ay sürüyor.

8. Uzay kıyafeti olmasaydı vücudumuza ne olurdu?

Diyelim ki, uzay kıyafetiniz olmadan uzayda öylece süzülmeye başladınız. Kanınızdaki oksijen sayesinden muhtemelen 15 saniye daha hayatta kalacaksınız. Eğer nefesinizi tutmazsanız bu süre 2 dakikaya da çıkabilir. Evet, nefesinizi tutmamanız lazım. Çünkü eğer uzayda nefesinizi tutarsanız, ciğerlerinizdeki hava genleşmeye başlayacak. Bu da ciğerlerinizin patlamasına sebep olacak. O yüzden yapmanız gereken derin bir nefes almak değil; güçlü bir nefes vermek. Ayrıca güneş yanığı olabilirsiniz, tükürüğünüz kaynamaya başlayabilir ya da donarak ölebilirsiniz. Yani uzay kıyafeti son derece önemli.

9. Uzay Radyasyonu

Uluslararası Uzay İstasyonu'nda(ISS) bulunan insanlar, normalden 10 kat daha fazla radyasyon alıyorlar. Yani Dünya'nın etrafında bulunan atmosfer, bizi uzaydaki radyasyondan büyük ölçüde koruyor. Astronotlar uzaya çıktıkları zaman, aşırı radyasyon yüzünden kusma, baş dönmesi, halsizlik ve anoreksiya gibi belirtiler gösteriyorlar. Bu durum ilerde kansere de sebep olabiliyor.

10. Uzay Çoşkusu

Uzaya giden astronotlar döndükten sonra ufuklarının açıldığını ve her şeye daha farklı bir gözle bakmaya başladıklarını söylüyorlar. Uzaydan döndükten sonra, astronot Charles Duke'un sözleri şöyle olmuş: 'Tanrının evrenselliğini gördüğüm zaman şaşkına döndüm. Gözyaşlarım durmadı ve hayatımın en derin deneyimini yaşadım.'  Dünya'yı dışardan gözlemleme şansı bulanlardan biri olan astronot Edward Mitchell, atmosferden çıktıktan sonra bilinçlendiğini ve evrenin amacını anlamaya başladığını söylüyor. Astronot Gene Cerman: 'Bir kazayla olamayacak kadar güzeldi. Bizden daha büyük bir kuvvet olmalı, bunu ruhani anlamda söylüyorum, dini olarak değil' derken meslektaşı Rusty Schweikhart ise; 'Bize sahip olduğumuz her şeyi veren bu küçücük dünyada, biz içinde yaşayabilelim diye her şey mükemmel bir denge içerisinde' diyor.

Popüler İçerikler

Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!
YORUMLAR
19.02.2019

"Bize sahip olduğumuz her şeyi veren bu küçücük dünyada, biz içinde yaşayabilelim diye her şey mükemmel bir denge içerisinde"

19.02.2019

Yaşamın ve bilimin sınırlarını zorlayan insanlar, sanılanın aksine inanç yönünden daha güçlü olmaya başlıyorlar. Çünkü kusursuz bir güç karşısında ne kadar aciz olduğumuzu anlıyorlar.

Kaynak: Kıçım

19.02.2019

Hayet, ben de bilimsel bilgi verilmişken içine atesitsel bir şeyler katarlar yine diyordum ama bu sefer ters köşe oldu.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ