Kapılarımızı kilitlediğimizden emin olalım. 😱
Kapılarımızı kilitlediğimizden emin olalım. 😱
Fransız aristokrat Xavier Dupont de Ligonnès 2011 yılında şehrini terk etmiş ve birkaç gün sonra eşinin, çocuklarının ve köpeklerinin cesetleri bahçelerinde gömülü olarak bulunmuş. Yakın zamanda yaptığı çimento ve kürek alışverişinden dolayı ana şüpheli olmuştur ancak nerede olduğu asla tespit edilememiş.
Bu dava Netflix'in Unsolved Mysteries isimli programında yayınlanmış ve daha sonra programın yapımcısı Terry Dunn Meurer'e, Chicago'da görülen ve Xavier'e benzeyen bir adamın fotoğrafı ulaştırılmış o da polise iletmiş.
2014 yılında New Jersey'den ev alan bir aile, taşınmadan önce kendine 'The Watcher' diyen birisinden gidiş gelişleri, çocuklarını onun için getirip getirmeyecekleri hakkında mektuplar almaya başlamış. Bu adam bir süre sonra işçilerin evin içindeki duvarlarda bir şeyler bulacağını iddia etmiş. Aile dedektif tutmuş ve eve kameralar kurmuş ancak adam asla yakalanmamış ya da tanımlanmamış. Bu aile 2019 yılında evi zararına satmış.
1970 yılında Norveç'te Buz Vadisi'nde yanarak ölmüş bir kadın bulunmuş. Bu kadının kişisel eşyaları, kozmetik malzemeleri, perukları ve şifrelenmiş notları bir tren istasyonunda bulunmuş. Polis, bu kadının birden fazla sahte pasaporta Norveç'te çeşitli otellerde kaldığını tespit etmiş. Kadının kim olduğu asla tespit edilememiş ancak birçok insan Soğuk Savaş ile ilgili bir casus olduğuna inanıyor.
18 Mart 1990 gecesinde, müze güvenlikleri polis gibi giyinmiş iki adamın müzeye girmesine izin vermiş. Bu adamlar aslında sahte polislermiş ve anında güvenlik görevlilerini bağlayıp yarım milyar dolar değerinde sanat eseri çalıp suçu görevlilere yıkmış. 10 milyon dolar ödülü olsa da bu dava hala çözülememiştir.
Michigan Eyalet Üniversitesi'nde öğrenci olan Baltimore bir gece kaybolmuş ve bir daha görülmemiş. Cüzdanı, arabası dahil olmak üzere sahip olduğu her şeyi geride bırakmış. Baltimore, ona saldıran ve eşyalarını çalan biri karşısında mahkemede ifade verecekti, bu yüzden Baltimore'u öldüren kişinin hırsızla aynı kişi olduğu düşünülüyor ancak hiçbir delil bulunamamış.
1977 yılının Nisan ayında, Alberta'nın küçük bir kasabasında, bir çift terk edilmiş çiftliklerinde bulunan lağım çukuru için pompa bulmaya çalışmış. Ancak bu çukuru açtıklarında bir adamın çürümüş cesediyle karşılaşmışlar. Bu adam kötü bir şekilde sakat bırakılmış ve işkenceye uğramış. Ayrıca ölmeden hemen önce bir yatağa bağlanmış ve ardından lağım çukuruna atılmadan önce kafasından ve göğsünden vurulmuş. Bu adam isimsiz bir mezara gömülmüş ve yüzünü tanımlayabilmek için iki kere mezardan çıkarılmış. Dişleri ile bilgiler ülkedeki 800'den fazla dişçiye gönderilmiş ancak hiçbir sonuç alınamamış. Bu olay kasabayı oldukça etkilemiş, insanlar kendi lağım çukurlarına bakmaya başlamış, kendi komşularından korkmaya ve şüphelenmeye başlamış. 43 yıl geçmesine rağmen ne öldürülen adam ne de katil ile ilgili bilgi bulunamamış.
İlk film çekme aygıtını Thomas Edison'dan önce Fransız mucit Louis Le Prince bulmuştur. Bu eserini sunmaya New York'a gidecek olan Prince, trene binmiştir ve bir daha asla görülmemiştir. Birkaç yıl sonra Edison kendi film çekme aygıtını icat etmiştir ve ünlü patent savaşları çıkmıştır. Thomas Edison sinemanın mucidi olarak kabul edilmiştir.
1918 yılında, Amerikan donanmasına mensup Cyclops isimli gemi ve içindeki 300'den fazla insan Bermuda Üçgeni'nde iz bile bırakmadan yok olmuş. Daha korkutucu olan ise bu geminin diğer iki kardeş gemisi de 1940 yılında aynı rotada ortadan kaybolmuş. Cyclops'un ortadan kayboluşu denizcilik tarihinin savaş dışı en büyük kaybıdır.
1945 yılının başlarında, Boston'da bir hastane, şarapnel yaraları gibi ciddi sorunları ve üzerinde gemici ve adının Charles A. Jamison olduğu, Cutty Sark isimli bir gemide çalıştığı, 49 yaşında ve Amerikalı bir Katolik gibi bilgilerin yazılı olduğu bir kart bulunan bu hastayı kabul etmiş. Yoğun bir tedaviden sonra Jamison yavaşça konuşabilecek duruma gelmiş ancak hafıza kaybı olduğu tespit edilmiş. Verdiği az miktardaki bilgi ise kayıtlarda bulunamamış. Amerikan kayıtlarında bu isimde ya da benzer isimde bir adam kayıtlı değilmiş. Hastanın parmak izleri ve fotoğrafları orduda kayıtlı değilmiş ve Cutty Sark isimli bir gemi de Amerikan ordusu listesinde yokmuş. Aynı isimde bir gemi daha önce İngiliz Donanması tarafından kullanılmış ancak oradaki kayıtlarda da bu adam ile ilgili hiçbir şey bulunamamış. Hem Amerika'da hem de Birleşik Krallık'ta yapılan araştırmalar sonucu hiçbir şey bulunamamış ve bu adam elle tutulur bir kimliği olmadan hastanede geçirdiği 30 yıl sonrasında ölmüş.
1960 yılında iki genç çift Finlandiya'da bulunan Bodom Gölü'nde kamp yapmaya gitmiş. Sabah olduğunda bu gençlerin üçünün vahşice öldürüldüğü, dördüncüsünün ise yaralı olduğu tespit edilmiş. Kurtulan kişinin anlattığına göre; siyah ve parlak kırmızı giyimli bir adam, yakınlardaki kuş gözlemcileri ise uzun sarı saçlı bir adam gördüklerini söylemiş. Sağ kalan bu kişi daha iyi hatırlayabilmek için hipnotize edilmiş ve çizilen robot resim kabul edilmemiştir. Ancak bu resimdekine benzeyen bir adam kurbanların cenazesinde çekilen bir fotoğrafta görülmüştür. Bazılarına göre bu adam Hans Assmann'dır ve sorguya hiç çekilmemiştir. Kurtulan kişi suçsuz bulunsa da yıllar sonra bu cinayetler için tutuklanmıştır.
80'lerin başlarında Des Moines'de küçük yaşta olan Johnny Gosch ve Eugine Martin isimli gazete dağıtan iki çocuk, iki yıl arayla kaybolmuş. Bu çocuklar süt kutularının yan taraflarına kayıp ilanı verilen ilk çocuklardır. Yüzlerce ipucu takip edilmiş ancak çocuklar ve çocuklara dair hiçbir şey günümüze kadar bulunamamıştır.
Seri katil Belle Guinness, düzinelerce insanı öldürüp arka bahçesine gömmüş. İçinde kendisinin de olduğu tahmin edilen evi yanmış ve birisi kafasız olmak üzere dört tane ceset bulunmuş. Diğer üç cesedin kendi çocukları olduğu tespit edilmiş ancak kafasız olan dördüncü cesedin kim olduğu tespit edilememiş. Çoğu insan Guinness'in ölümünün sahte olduğunu ya da kaçtığını düşünüyor.
Houston ve Galveston arasında 50 millik ıssız bir alanda 30 genç kadının öldürüldüğü ya da kaybolduğu tespit edilmiş. Bu alan Teksas Ölüm Tarlaları olarak biliniyor. Çoğu dava hala çözülememiş, ancak 2012 yılında 16 yıl öncesinin DNA kanıtı kullanılarak kadınlardan birinin katili bulunmuş. Çoğu insan bu katliamın birden fazla insanın işi olduğunu düşünüyor ancak kurbanlardan birinin babası ise birden fazla cinayet ile övünen birinden mektup almış.
2000 yılının Sevgililer Günü'nde, dördüncü sınıfa giden Asha Degree isimli kız, gece yarısında evini çantasını alarak terk etmiştir. Otobandaki bir motorcu bu saatte yalnız olan bu kızı görüp endişelenmiş ve ona bakmak için geri dönmüş ancak Asha ormana kaçmış. Motorcu bu olayı bildirmiş ancak Asha bir daha asla görülmemiş. Bir sonraki yıl çantası ve içinde bir kitap, ona ait olmayan bir tişörtle bulunmuş. 2015 yılında ortaya çıkan bir kanıta göre koyu yeşil renkli 1970 model bir arabaya binmiş. Kaybolduğu yerde hala bir tabela duruyor.
Scientology lideri David Miscagive'in eşi olan Shelly 2007 yılından beri halk içinde görülmemiş. İyi bilinen Scientology karşıtı Leah Remini, bu organizasyona üyeyken Shelly'nin nerede olduğu ile ilgili birden fazla soru sormuş ancak hep uzakta olduğu cevabını almış. Kiliseden ayrıldığında kayıp kişi ihbarı verse de Los Angeles Polisi tabu ihbarın asılsız olduğunu söylemiştir. Çoğu insan Shelly'nin kilisenin ormanda bulunan yerleşkesinde yaşadığını, bazıları da rızası dışında tutulduğuna inanıyor.
27 Haziran 1995 tarihinde, sabahın erken saatlerinde, haber sunucusu Jodi Huisentruit işine yetişmek için arabasına koşuyormuş. Komşuları otoparkta bir çığlık duymuş ve beyaz bir minibüs görmüş. Daha sonra polis Jodi'nin eşyalarını arabasının etrafında dağınık olarak bulmuş. Bulunan tek ipucu, arabanın üstünde, tanımlanamayan ve eksik bir avuç izi olmuş. Bedeni hala bulunamamış ve soruşturma hala açık.
Oakland'de, 1976 ve 1977 yılları arasında dört çocuk kaçırılmış, rehin alınmış ve ardından öldürülmüş. Çocukların ölümleri hakkında kitap yazan Marney Rich Keenan, bu dört çocuğun, pornografik içerik için kullanıldığını söylemiş. Birden fazla şüpheli olsa da katil asla bulunamamış. Kendini Allen diye tanımlayan bir adam psikiyatriste yazdığı üzere katilin oda arkadaşıymış ve katil işe giderken Allen'ı çocuklara bakması için bırakıyormuş. Bu psikiyatrist Allen ile bir buluşma ayarlamış ancak Allen gelmemiş. Bu dava da günümüzde hala aktif.