Uyku ve Rüya Hakkında Muhtemelen Daha Önce Duymadığınız Birbirinden İlginç 10 İnanç

Uyku birçoğumuz için üzerinde düşünmeye fazla zaman harcamadığımız, günlük ihtiyaçlarımızdan biri. Bilimin bu kadar ilerlemediği dönemlerde, bazı toplumlar uyku ve rüya hakkında çıkarımlarda bulundu. Bu inançları sizler için derledik. Buyurun...👇

1. Eski Mısırlılar insanların rüya gördüğüne inanmıyordu. MÖ 2600-664 yılları arasındaki kayıtlar, insanların rüya gördüğüne inanmadıklarını ortaya koyuyor.

Eski Mısırlılar, insanların kendilerinin rüyaların gerçekleşmesine neden olduklarını düşünmüyorlardı. Rüyaların uyuyan kişinin kafasının dışında var olduğuna inanılıyordu. Bu durumu psikolojik bir yaratım olarak kabul etmediler. Onlara göre rüyalar, tanrılarla ve ölülerle iletişim kurmaya olanak sağlıyordu.

2. Antik Yunanlılar rüyaların hastalıkları tedavi edip, iyileştirebileceğine inanıyordu. Antik Yunanlıların çoğu, bazı rüyaların kendilerine geçmiş, şimdi ve gelecek hakkında bilgi verebileceğine inanıyordu.

Antik Yunan doktorları, doğal ve gerçek rüyaların, gözlemlenemeyen fiziksel süreçler ve durumlar hakkında onlara bilgi verebileceğine inanıyorlardı. Hipokrat ve Galen gibi antik tıp dünyasının en ünlü isimleri bile buna inanıyordu.

3. Çocukların oyuncak ayı gibi cansız bir arkadaşla yatması yaygın bir durum. Ancak Mayalar oyuncak bebeklerin, çocukların uyurken sorunlarını çözmelerine yardımcı olduğuna inanıyor.

İspanyolca'da 'Muñeca Quitapena' olarak bilinen minik bebekler tel, yün ve tekstil artıklarından yapılıyor. Çocuklar gece uyumadan önce endişelerini bebeklerle paylaşıyor ve onları yastıklarının altına koyuyorlar. Bunu yaparak endişelerini ortadan kaldırmak için ihtiyaç duydukları bilgelik ve bilgiyle uyanacaklarına inanırlar.

4. Tayland'da rüya yorumculuğu çok yaygın. Batıl inançlar Tayland toplumunun dokusuna derinlemesine işlemiş. Her türlü falcılık ve kara büyünün uygulandığı göz önüne alındığında, rüyaların Taylandlılar için anlam ifade etmesi gayet doğal.

Dişinizin düştüğü bir rüya mı gördünüz? Tayland halkına göre yakınlarınızdan biri ölecek. Eğer üst çeneden bir diş ise baba tarafından, alt çene dişi ise anne tarafından...

5. Rüyaları hatırlamak çoğu zaman zor ancak 17. ve 20. yüzyıllar arasında Polonyalılar, rüyalarında gördükleri eşyaların piyangoda kazanılan rakamları açıklayacağına inanıyorlardı.

Polonya'daki piyangolar, 1700'lerde niş bir eğlence biçiminden 1800'lerde sosyal bir olguya doğru istikrarlı bir şekilde büyüdü ve popülerliğin artmasıyla birlikte rüya kitapları yayınları artmaya devam etti.

6. Romen kızlar, uyurken yastıklarının altına fesleğen koyarak gerçek aşklarını rüyalarında göreceklerine inanıyor.

Boboteaza Günü, Romenlerin İsa'nın vaftizini kutladığı gün. 6 Ocak'ta bir rahip nehre veya göle tahta bir haç fırlatır ve erkekler onu almak için buz gibi sularda yarışır. Kazananın o yılın geri kalanında kutsanacağına inanılır. Neyse ki Rumen kadınlarının dondurucu göle dalmasına gerek yok. Uyumadan önce yastığının altına bir dal fesleğen koyarlar ve evlenecekleri erkeği görmeyi umarlar. Romanya'daki bazı gelenekler, kızların susamalarını sağlamak için yatmadan önce tuzlu çörek pişirip yemelerini de ister. Bu şekilde rüyalarında bir erkeğin kendilerine su getirdiğini görebilirler.

7. Güney Kore'deki bazı insanlar, vantilatör altında pencereleri kapalı bir odada uyuyakalırlarsa, öleceklerine inanarak büyüyorlar. Eğer hipotermi yaşamazlarsa, boğulacaklarını düşünüyorlar.

Ancak iki durum da bilimsel olarak mümkün değil. Dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insan, sıcak yaz gecelerinde uyumalarına yardımcı olmak için vantilatörleri kullanıyor. Eğer içlerinden herhangi biri uykusunda kazara ölüyor olsaydı, muhtemelen dünya bunu duyardı.

8. Bazı batı kültürleri bebeklerin yalnız uyumasının bağımsız olmalarına yardımcı olduğuna inanıyor.

Bu inanç, çocukların birkaç yıl boyunca ebeveynleriyle aynı yatakta veya odada uyudukları ancak yine de sağlıklı, bağımsız yetişkinler olarak büyüdükleri diğer birçok toplumda mevcut değil.

9. Hindistan'da bir köyün tüm sakinleri yerde uyuyor. Hindistan'ın Odisha kentindeki Tipirisinga köyünü ziyaret ettiğinizde, size yalnızca üzerinde uyuyabileceğiniz hurma yapraklarından veya ahşap çıtalardan yapılmış ince bir yatak verilir.

Hasta olsalar bile köydeki 300 kişi asla yatakta uyumuyor. Bunun nedeni kabilenin, yatakta uyumanın köy tanrıçası Barihani'yi kızdıracağına inanması.

10. Luo kabilesindeki dul kadınlar, ölü kocalarıyla birlikte uyuyor. Luolar, batı Kenya, kuzey Uganda ve kuzey Tanzanya'daki Mara bölgelerini kapsayan büyük bir Afrika etnik grubu.

Joluo veya Jonagi olarak da bilinen Luo halkının birçok geleneksel uygulaması var. Ancak günümüzde uygulanmayan ilginç bir gelenekleri var. Eskiden kabiledeki kadınlar, ölen kocalarıyla aynı odada bir gece uyurlardı. Dul kadının  ölen kocasının son kez cinsel birliktelik için kendisini ziyaret ettiği bir rüya görmesi beklenirdi. Bu olduğunda Luo, dul kadının serbest bırakıldığına ve arındığına inanırdı.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

Fındık Bahçeleri İçin Büyük Tehdit: Karadeniz'de Kahverengi Kokarca Kabusu
Nurtopu Gibi Tartışmamız Oldu: Çocuk Doğurmayanlar Emekli Olunca Devlete Zarar mı Veriyor?
Anne Sütünün Ne Kadar Mucizevi Olduğunu Kanıtlayan Bu Deneyle Anneliğin Kutsallığına Şahit Olacaksınız!

Popüler İçerikler

Wanda Nara'nın Icardi'nin Mesajını İfşaladıktan Sonra L-Gante'yle Yaptığı Paylaşım Icardi Fanlarını Kızdırdı!
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler