Sleep and His Half-Brother Death, John William Waterhouse, 1874
Stres uyku durumumuzu ve kalitesini etkileyen önemli bir bileşen. Günlük hayatın içinde her bir bireyin sorunlar karşısında aldığı koruyucu ve yanıtlayıcı pozisyonlar farklı. Bunlarla başa çıkabilme stratejileri ve hayata devam edebilme motivasyonları değişkenlik göstermekte. Gün içinde yaşananları uykuya taşıma alışkanlığımızın var olduğunu düşünecek olursak kaliteli bir uykunun bizi zorladığını göreceğiz.
Sorumluluk arttığında konfor alanı ve uzun uyku ihtiyacı azalır. Konfor alanınız azalınca dış uyaranlara karşı dikkatiniz ve kontrolünüz artar. Hayat hedefleriniz sizi konfor alanınızdan uzaklaştırır. Bu da üretkenliği arttırır. Zihniniz dışında bedeniniz de daimi aktif olmak için bu düzene ayak uydurmaya çalışır. Yapılan araştırmalar da bunu destekler nitelikte üretken ve konfor alanının dışında olan bir insanın uyku süresinin de 6-7 saatler civarında olduğunu göstermektedir.
Hadi biraz da bu işin felsefesine girelim.
Uyu uyu nereye kadar?
Zaten diğer dünyada sonsuz uyku bizi bekliyor.
Antik Yunan'da uyku ve ölüm arasında derin bir bağ olduğunu söylemek mümkün. Mitoloji, şiir ve felsefede sıkça işlenen bu tema, uyku ve ölümü yan yana getiriyor.
Mitolojide uyku ve ölüm kardeş olarak geçer;
İnsanlar için ölüm sonsuz bir uyku, uyku ise geçici bir ölüm…
Bilimsel olarak bakıldığında bile, uyku ve ölüm arasında fizyolojik benzerlikler bulunur. Uyku, ölümün bir benzetmesi olmasa da, genellikle tembellik ve sorumluluk almayan, düşünceye kapalı bir yaşamın işareti olarak kabul edilir. Uyku, bilgelikten uzak ve zayıf bir yaşamın göstergesi olarak görülür. Uyumak, tembellik ve sorumluluk almama durumu ile yakınlaştırılır.
Aristoteles'in 'Parva Naturalia'da bahsettiği gibi, yaşlanma ve ölümle ilgili meseleler, aslında uykuya benziyor, ama tam da değil. Hem uyku hem de ölüm, vücutta bir nevi soğukluk ve kuruluk partisi gibi. Hayvanlar doğuştan nemli ve sıcakken, yaşlanma ve ölüm sanki bir kış sabahı gibi soğuk ve kuru. Hayatımızı sürdürebilmek için vücudumuzun sıcaklığını korumamız lazım; ölümse tam tersi, sıcaklık gitti mi, parti bitti. Yani ölüm, doğal ısı kaybı ve kurumayla gelen bir 'son durak.' Ama şöyle bir fark var:
Uyku işlevsel bir şeyken, ölüm işlevsiz bir final.
Yani uykudan uyanabiliriz ama ölümden uyanış yok, o yüzden her ikisi de biraz soğuk ve kuru olsa da aralarında büyük bir fark var!
Peki o zaman…
Cemal Süreya ile bitirelim:
“Mutlu uyumak lazım azizim
Madem uyku yarı ölüm halidir.
Mutlu ölmek lazım
Her gece…”
Instagram
Linkedln
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio