Uyku ve Ölüm Arasındaki İnce Çizgi!

Her canlı için uyku kaçınılmaz bir gereksinim.

24 saatlik dilimde uyuduğumuz saat kadar uykunun kalitesi de önemli. Yani uykunuz gece devamlı bölünüyorsa işte bu çok iyi bir haber değil. Günün geri kalanında size birtakım zorluklar çıkartabilir.

Yeterli ve kaliteli uyku, günlük performansı, hafıza ve öğrenme yeteneklerini, duygusal denge ve bağışıklık sisteminin sağlığını destekler.

Uyku, sağlıklı bir yaşamın temel bileşenlerinden biri ve uyku gereksinimleri yaşa göre değişiklik göstermesi de normal. Her yaş grubunun uyku ihtiyacı farklı ve bu, genel sağlık ve günlük performans üzerinde önemli bir etkiye sahip.

Bebeklere bakalım, gelişimlerinin çok hızlı olduğu dönemlerde oldukça fazla uyku ihtiyacı duyarlar ve günde 12-15 saat civarında uyumaları, onların bedensel ve zihinsel gelişimleri için önemli ve gerekli.

Çocuklar büyüdükçe uyku ihtiyaçları azalmakla birlikte bir erişkinin uyku ihtiyacından daha fazla uykuya ihtiyaç duyarlar. Çocukların günde 9-11 saat uyuması genellikle yeterli kabul edilir. Okul çağındaki çocuklar için yeterli uyku, öğrenme ve hafıza gibi bilişsel işlevlerin desteklenmesinde kritik bir rol oynar.

Ayrıca, yeterli uyku almayan çocuklarda dikkat eksikliği, hiperaktivite ve öğrenme güçlükleri gibi sorunlar daha sık görülebilir. Gelelim yetişkinlere. Onlar da günlük 7-9 saat aralığında ortalama 8 saat günlük uykuya ihtiyaç duyarlar.

Peki bu uyku durumu eski toplumlarda da mı böyleydi? Hayatın gereksinimlerine, yaşam şeklimize ve ihtiyaçlarımıza göre bu sürelerde değişiklik oluyor mu? Mesela avı-toplayıcı dönemde ne kadar uykuya ihtiyaç duyuluyordu. Sanayi devrimi sonrası uyku ihtiyacında ve kalitesinde ne gibi değişiklikler oldu.

Araştırmacılar, insanların modern zamanlardan önce nasıl uyuduğunu daha iyi anlamak için Afrika ve Güney Amerika'nın kırsal kesimlerinde yaşayan üç avcı toplayıcı kabileyi incelediler. Tanzanya'daki Hadza, Namibya'daki San ve Bolivya'daki Tsimane kabileleri üzerinde yapılan bu araştırmada, bu insanların bir gecede ortalama 6,5 saatten biraz daha az uyuduğu görülüyor. Günümüz sanayi toplumlarında ise insanlar ortalama 7-8 saat uyuyor. Yani bizler uzak atalarımızdan daha az uyumuyoruz.

Tabii burada önemli olan uyku kalitemizin nasıl olduğu.

Sleep and His Half-Brother Death, John William Waterhouse, 1874

Stres uyku durumumuzu ve kalitesini etkileyen önemli bir bileşen. Günlük hayatın içinde her bir bireyin sorunlar karşısında aldığı koruyucu ve yanıtlayıcı pozisyonlar farklı. Bunlarla başa çıkabilme stratejileri ve hayata devam edebilme motivasyonları değişkenlik göstermekte. Gün içinde yaşananları uykuya taşıma alışkanlığımızın var olduğunu düşünecek olursak kaliteli bir uykunun bizi zorladığını göreceğiz.

Sorumluluk arttığında konfor alanı ve uzun uyku ihtiyacı azalır. Konfor alanınız azalınca dış uyaranlara karşı dikkatiniz ve kontrolünüz artar. Hayat hedefleriniz sizi konfor alanınızdan uzaklaştırır. Bu da üretkenliği arttırır. Zihniniz dışında bedeniniz de daimi aktif olmak için bu düzene ayak uydurmaya çalışır. Yapılan araştırmalar da bunu destekler nitelikte üretken ve konfor alanının dışında olan bir insanın uyku süresinin de 6-7 saatler civarında olduğunu göstermektedir.

Hadi biraz da bu işin felsefesine girelim.

Uyu uyu nereye kadar?

Zaten diğer dünyada sonsuz uyku bizi bekliyor.

Antik Yunan'da uyku ve ölüm arasında derin bir bağ olduğunu söylemek mümkün. Mitoloji, şiir ve felsefede sıkça işlenen bu tema, uyku ve ölümü yan yana getiriyor.

Mitolojide uyku ve ölüm kardeş olarak geçer;

İnsanlar için ölüm sonsuz bir uyku, uyku ise geçici bir ölüm…

Bilimsel olarak bakıldığında bile, uyku ve ölüm arasında fizyolojik benzerlikler bulunur. Uyku, ölümün bir benzetmesi olmasa da, genellikle tembellik ve sorumluluk almayan, düşünceye kapalı bir yaşamın işareti olarak kabul edilir. Uyku, bilgelikten uzak ve zayıf bir yaşamın göstergesi olarak görülür. Uyumak, tembellik ve sorumluluk almama durumu ile yakınlaştırılır.

Aristoteles'in 'Parva Naturalia'da bahsettiği gibi, yaşlanma ve ölümle ilgili meseleler, aslında uykuya benziyor, ama tam da değil. Hem uyku hem de ölüm, vücutta bir nevi soğukluk ve kuruluk partisi gibi. Hayvanlar doğuştan nemli ve sıcakken, yaşlanma ve ölüm sanki bir kış sabahı gibi soğuk ve kuru. Hayatımızı sürdürebilmek için vücudumuzun sıcaklığını korumamız lazım; ölümse tam tersi, sıcaklık gitti mi, parti bitti. Yani ölüm, doğal ısı kaybı ve kurumayla gelen bir 'son durak.' Ama şöyle bir fark var:

Uyku işlevsel bir şeyken, ölüm işlevsiz bir final.

Yani uykudan uyanabiliriz ama ölümden uyanış yok, o yüzden her ikisi de biraz soğuk ve kuru olsa da aralarında büyük bir fark var!

Peki o zaman…

Cemal Süreya ile bitirelim:

“Mutlu uyumak lazım azizim

Madem uyku yarı ölüm halidir.

Mutlu ölmek lazım

Her gece…”

Instagram

Linkedln

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Kayserili Damat Adayı Gelinin Düğünden Önce Talep Ettiklerini Duyunca Arkasına Bakmadan Kaçtı
Gürgen Öz, Miss Turkey 2024 Birincisi İdil Bilgen'e Gelen Eleştirileri Dilan Polat Üzerinden Değerlendirdi!
Gazeteci Timur Soykan Narin Cinayetiyle İlgili Düğüme Dönen Konuları Çarpıcı Bir Şekilde Analiz Etti