Terör örgütü lideri Fethullah Gülen'in ölümünün kesinleşmesinin ardından FETÖ hakkındaki birçok konu tekrar gündeme geldi. FETÖ yani Fethullahçı Terör Örgütü yıllardır Türkiye’nin gündemini meşgul eden konulardan biri. Özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi bu yapının tehdit boyutunu tüm ülkeye bir kez daha hatırlattı. Ancak bu tehlikenin daha önce çeşitli kişiler tarafından dile getirildiği biliniyor. İşte FETÖ tehdidini önceden fark eden ve bu konuda uyarılarda bulunan 16 isim...
Türkiye'de araştırmacı gazetecilik dendiğinde akla ilk gelen isimlerden olan Uğur Mumcu sadece FETÖ için değil, genel olarak laiklik karşıtı faaliyetler yürüten örgüt ve tarikatlar hakkında yaptığı çalışmalar ile kamuoyu ve devleti uyarıyordu.
Uğur Mumcu 24 Ocak 1993'te Ankara'da evinin önünde, arabasına konan plastik bombanın patlaması neticesinde elim biçimde can verdi.
Ahmet Taner Kışlalı, laiklik ve Atatürkçülük üzerine çalışmaları ile tanınan önemli bir akademisyen, yazar ve gazeteciydi.
Kışlalı da sadece FETÖ için değil, genel olarak laiklik karşıtı faaliyetler yürüten örgüt ve tarikatlar hakkında yaptığı çalışmalar ile kamuoyu ve devleti uyaran isimlerin başında geliyordu.
Ahmet Taner Kışlalı, 21 Ekim 1999 günü Cumhuriyet Gazetesi'ne yazdığı son yazısını faksladıktan kısa bir süre sonra, arabasının üstüne silecek ile kaput arasına konulmuş poşete sarılı bombalı paketin patlaması sonucunda hayatını kaybetti.
Evinin önünde uğradığı suikast sonucu 18 Aralık 2002 tarihinde hayatını kaybeden akademisyen ve yazar Necip Hablemitoğlu da FETÖ üzerine yazanlardandı.
Öldürüldüğü için tamamlayamadığı Köstebek isimli araştırma kitabında Gülen hareketinin örgütlenme biçimini yazdı.
Kitap, vefatından sonra bitirilememiş haliyle yayınlandı. Bu kitabında FETÖ mensuplarının yabancı devletler adına casusluk yaptıklarını iddia etmiştir.
Cumhuriyet Gazatesi yazarı Hikmet Çetinkaya AKP-Cemaat çatışması başladığından itibaren, 'Cemaat terör örgütü değil', dediği için FETÖ'cü olmakla eleştirilse dahi, Cemaat üzerine en eski tarihten itibaren araştıran, konuya dikkat çeken isimlerden biri olarak biliniyor.
'Ne olursa olsun Fethullahçılar Orta Asya'dan Amerika'ya dek örgütlenmişler, Türkiye siyasal haritasında ve seçim sandığında pazarlık güçleri var...'
Tehlikeyi en erken fark edenlerden biri eski DGM savcısı Nuh Mete Yüksel idi. 2002 yılında Cemaat'e ve Refah Partisi'nin kimi yöneticilerine dava açan Yüksel, dava düşmesine rağmen FETÖ'nün hedefinde kalmıştı. Sonrasında ise bir seks kaseti kumpası patlak vermişti.
Emekli Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok ise 2009 yılında TSK içinde Gülen cemaati hakkında soruşturma yürütürken görevinden uzaklaştırıldı ve sonrasında 4 yıl 9 ay cezaevinde yattı.
Üçok ise şu anda soruşturma altında olanların 10 katı subayın Cemaat ile iltisaklı olduğu iddiasında. Üçok, son 9-10 yılda subay olanların yüzde 80’inin Cemaat ile ilişkili olduğunu iddia ediyor.
Ayrıca FETÖ tarafından ordudan ve askerî okullardan uzaklaştırılan personel ve öğrencilere de dikkat çekiyor:
''2008-2012 yılları arasında sadece Kara Harp Okulu’ndan 1460 öğrenci çıkarıldı. Bu büyük bir rakam bunun ortalaması önceki yıllarda 30-40 arasıydı. Bu çıkarmalar disiplinsizlik, ilmi yetersizlik, sağlık gibi gerekçeler adı altında yapıldı. Cemaat’in GATA’daki örgütlenmesi sağlık gerekçelerinde devreye girdi. Bu çıkarmalar bize Cemaat’in kendi mensuplarına yer açmak için büyük bir operasyon yaptığını gösteriyor.''
Daha detaylı bilgiyi Al Jazeera Türk muhabiri İrfan Bozan'ın haberinde bulabilirsiniz.
FETÖ'yü anlattığı 'İmamın Ordusu' isimli kitabı daha basılmadan toplatılan Ahmet Şık soluğu da ceza evinde almıştı.
Ergenekon Davası kapsamında tutuklanan isimlerden olan gazeteci Nedim Şener de FETÖ üzerine araştıran isimlerdendi.
Nedim Şener'in çoğu istihbarat raporları olan belgeler üzerinden yazdığı kitabı son günlerdeki tartışmalar ışığında okunduğunda daha da önem kazanıyor...
Emniyet Teşkilatının önemli isimlerinden biri olan Hanefi Avcı 'Haliç'te Yaşayan Simonlar' isimli kitabını yazdıktan sonra 'Devrimci Karargah Davası'ndan tutuklanmış ve uzun süre hapishanede kalmıştı.
İlginç olan sağcı ve muhafazakâr kimliği ile tanınan Avcı radikal-sol bir örgüte yardım ve yataklık yapmaktan suçlanıyordu. Sadece bu durum bile kafalarda ciddi soru işareti uyandırmıştı.
Avcı, kitabında devletin çeşitli kurumlarına nüfuz etmiş FETÖ yapısının son zamanlarda meydana gelen olaylardaki (özel yetkili mahkemelerin sürdürdüğü tahkikatlardan, telefon dinlemelerine, vs.) rolünü ortaya koyuyor.
Cemaatin polis, ordu, MİT, jandarma, yargı ve diğer devlet kurumları içerisinde ayrı bir hiyerarşik örgütleme kurarak ve bu teşkilatların sistemlerini bozarak çalışmalarını engellediğinden, üstüne üstlük bu teşkilatların personeli arasında ayrım, güvensizlik ve düşmanlık yaratarak kurumları içeriden ve tamir olunmaz biçimde yaraladığından bahsediyor. Tüm bu iddialarını, delilleriyle sağlam bir zemin üzerine inşa ediyor.
Yurt Gazetesi'nin eski genel yayın yönetmeni ve ABC Gazetesi'nin kurucusu, gazeteci-yazar Merdan Yanardağ, FETÖ üzerine ciddi çalışmalar yapan ve hep eleştirel bakan bir isimdi.
Yanardağ, FETÖ aleyhine yazdığı yazılar ve gerçekleştirdiği konuşmalar nedeniyle önce 'Ergenekon Davası' kapsamında gözaltına alınmıştı. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra aynı dava kapsamında tutuklandı.
Kitapta FETÖ'nün amaçlarını, yaptıklarını ve tüm bilinmeyenleri Gülen'in arkadaşı olan Nurettin Veren'den öğrenme şansına sahip olacaksınız.
Ergenekon Davası'na paralel olarak yürütülen 'ODA TV Davası' kapsamında tutuklanan Soner Yalçın da FETÖ üzerine kararlılıkla giden gazetecilerden biriydi. Bu durum onun da yolunun ceza evinden geçmesine neden oldu.
Daha sonra tahliye olan Yalçın, FETÖ üzerine eleştirel yazılar kaleme almaya devam etti.
Soner Yalçın'dan FETÖ'nün orduya sızmasına ilişkin iki yazı:
Doğan Yurdakul da ODA TV Davası kapsamında tutuklanan gazetecilerdendi.
Yurdakul FETÖ'nün emniyet ve yargı içindeki illegal faaliyetleri hakkında araştırma yapmıştı.
Baykal devlet içinde bir yapılanma olduğunu söyleyerek, FETÖ'yü işaret etmişti. Baykal'ın genel başkanlıktan ayrılış süreci de hafızalardaki yerini koruyor...
Susurluk Kazası döneminin başbakanı Mesut Yılmaz, Can Dündar'ın moderatörlüğünü yaptığı 'Neden' programında 'Emniyette F tipi (Fethullahçı) yapılanma olduğunu' söylemiş ve Ergenekon Davası'nın sonuçsuz kalacağını öne sürmüştü.
Meclisin renkli simalarından merhum Kamer Genç de FETÖ konusunda kamuoyunu uyaran isimlerden biriydi.