Ütopya Değil Gerçek: Kadınların Tam Anlamıyla Egemen Olduğu 6 Modern Bölge

Hayal kurmayalım şimdi...

Toplumların tarihsel süreçlerine baktığımızda, erkek egemen bir toplum düzeninde yaşadığımızı görüyoruz. Ancak bu durum en azından dünyanın 6 yerinde farklı düzende işliyor.

En basit tanımıyla anaerkillik, toplumda kadının baskın olma halidir. Antropologlar ve feministler, kadınlar için daha spesifik sınıflandırmalar yapmak için çaba sarf ediyorlar ki anaerkillik de bu tanımlamalardan birisi. Anaerkillik, sadece annelik yoluyla kişinin soyunu izlemeyle değil, toplumsal olarak da kadın soyunun mirasını almak anlamına da gelir. Amazon toplumu (muhtemelen bilinen en anaerkil toplum) bir efsane haline getirilmişken, şu an dünyada -en azından bilinen- sadece bir avuç kadın egemen toplum vardır.

1. Mosuo

Tibet taşrasında yaşayan bu toplum, büyük ihtimalle bilinen en meşhur anaerkil toplumdur. Çin hükümeti bu toplumu, Naxi olarak bilinen başka bir etnik azınlığın parçası olarak sınıflandırmıştır. 

Mosuo'lular geniş ailelerle büyük evlerde yaşarlar ve aile reisleri kadınlardır. Soy, kadın tarafı üzerinden takip edilir ve mülkiyet anaerkil bir şekilde aktarılır. Kadınlar iş konusunda kararlar alırlar, erkekler ise politikada etkindirler. Çocuklar anne yanında büyüyüp, annenin soyadını alırlar.

Dünyayı Kadınların Yönettiği Anaerkil Topluluk: Mosuolular

2. Akan

Akan halkı, ağırlıklı olarak Gana'da yaşarlar. Sosyal hayatın anaerkillik üzerine inşa edilmesine bağlı olarak, kişinin kimliği, siyaset, miras ve zenginliğiyle belirlenir. Yine sistemin kurucuları kadınlardır ama erkekler topluma liderlik ederler. Bu kalıtsal roller, anne soyundan kalmadır. Bu toplumda bir erkekten beklenen sadece ailesini değil, akrabalarına da destek olmasıdır.

3. Minangkabau

4 milyonluk nüfusuyla Endonezya'da bulunan Minangkabau, bilinen en büyük anaerkil toplumdur. Kabile hukukunun anneden kıza geçen miras düzenlemesinin yanı sıra, Minangkabau halkı anneye ve anneliğe toplumda en fazla değer veren kabiledir.

Deyim yerindeyse kadınların krallıklarının hüküm sürdüğü bu topraklarda, erkekler ise politika ve din konularıyla ilgilenirler. Ancak her iki cinsiyette de güçler ayrılığı eşit olarak sağlanmaktadır. Evliliklerde her kadının kendisine özel yatak odası vardır. Kocası onunla uyuyabilir ancak sabah erkenden uyanıp annesinin evine kahvaltıya gitmek durumundadır. Erkek çocukları 10 yaşına geldiğinde, annesinin evinden ayrılır ve erkekler tarafında kalarak hem hayat hem de din üzerine eğitimler alırlar. Kabile şefleri genelde erkek olmakla beraber, şefleri kadınlar seçer ve başarısız olduklarını düşündükleri an onları görevden alabilirler.

4. Garo

Garo toplumunda da diğer kadın egemen toplumlardaki gibi mülk ve siyasi miras anneden kızına geçer ve en küçük kız mirası devralır. Toplum anne soyundan gelir ancak anaerkil değildir. Erkek toplumu ve mirası yönetir. 

Çoğu zaman, en küçük kızın düğünü onun için ayarlanır. Ancak miras kalmayan kızlar için süreç çok daha karmaşık hale gelebilir. Garo geleneklerine göre, müstakbel damattan evlilik teklifi sırasında kaçması beklenir. Müstakbel gelinin ailesinden de damadı yakalayıp, gelinin köyüne geri getirmesi beklenir. Bu süreç, gelinin vazgeçmesi ya da damadın teklifi kabul etmesiyle sonuçlanır (gelinin damada sadakat yemini etmesi ve tekliflerini kabul etmesi de gerekir). Evliliğin başlarında, damat gelinin evinde kalır. Evlilik sürsün ya da sürmesin, bu durum bir sosyal damgalama olmadığı gibi evlilik de bağlayıcı bir sözleşme değildir.

5. Bribri

Bribri, 13.00 kişilik nüfusu olan, Kosta Rika'da yaşayan küçük bir halktır. Diğer birçok anaerkil toplumda olduğu gibi, Bribri'de de kabile tipi bir toplum yapısı vardır. Her kabile geniş ailelerden oluşur, bunların seçimlerini kadınlar yapar. Miras yoluyla toprakların kadınlara kaldığı bu kabilede, kutsal ayinlerde kullanılan kakao da kadınlar tarafından sağlanır.

6. Nagovisi

Nagovisiler, Yeni Gine'nin batısındaki Güney Begonvil adasında yaşarlar.Antropolog Jill Nash'in hazırladığı rapora göre, Nagovisi topluluğu iki matrilineal(anne soyundan gelen) gruba ayrılmıştır. Bu gruplar da anaerkil kabilelere ayrılmıştır. Nagovisi kadınları yönetim ve seremonilere katılmalarına rağmen, en gurur duydukları özellik, sahip oldukları toprağı işlemeleridir.

Nash'in gözlemlerine göre Nagavisi kadınları evlilik için bahçıvanlık ile cinselliğe eşit önem vermektedirler. Eğer bir çift beraber görülür, beraber uyur ve erkek kadının bahçe işlerine yardım ederse, evli sayılırlardı.

Popüler İçerikler

Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
YORUMLAR
07.03.2021

Dünya üzerindeki ilk topluluklarında anaerkil olduğu söyleniyor.Anaerkil toplumlarda sanılanın aksine kadınlar ve erkekler arasında asla büyük bir eşitsizlik olmamiştır.Aksine çoğu anaerkil toplum kadın egemen olmasına rağmen erkekler ve kadınlar neredeyse eşit bir şekilde yaşamış ve erkekler toplumda söz sahibi olmuştur.Sadece annelik kavramı çok kutsal görülmüştür.Fakat tarımın ortaya çıkışıyla birlikte ve insanlar babalık kavramını farketmeye başlayınca erkekler kontrolü eline almaya başlamış bu şekilde de ataerkil sistem ortaya çıkmıştır.Bu sistemde ise kadın ve erkek arasında çok büyük bir eşitsizlik oluşmuştur.Erkekler kendilerini üstün görmüş ve kadınlara toplumda asla hak vermemiştir. Kadınlar evlerine kapatılmış ne politikada ne de başka bir yerde söz alamamıştır.Ve bu eziyet 20. yüzyıla kadar devam etmiştir fakat feminizm dalgarıyla birlikte ataerkil sistem ortadan kalkmıştır ve yerini eşitliğe bırakmıştır.Sonuna kadar eşitlik kadın erkek eşittir.

08.03.2021

cinsiyet rolleri ilkel toplumlarda da benzer, erkeklere şimdi olduğu gibi zor ve riskli görevler yükleniyordu. kısaca pek eşit değil gibi.

07.03.2021

Bunun nesi utopya? Biz esitlik istiyoruz, bir grubun digerlerine egemen olmasini degil. Bu kafa yapisinin elestirdigimiz kafa yapisindan hicbir farki yok.

07.03.2021

modern ülke ?

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ