'Bazı şeyleri söylemek, onları eyleme dönüştürmekten kolaydır'. Şayet galeriyi okuduğunuzda hala bu görüşteyseniz, size tavsiyemiz; kendinize bir öz eleştiri getirmeniz hususunda daha samimi davranmanız olur. Zira maddelere tek tek bakarsanız, tavsiye edilenlerin; öyle insanüstü şeyler olmadığını fark edeceksiniz. Belki ilk denemenizde olumlu bir sonuç almayacaksınız. Ama asıl önemli olan, onca zamandır elinizi kolunuzu bağlayan zincirleri kırmak değil mi zaten?
Karşılaştığınız anlarda farklı bir kimliğe bürünüp, üzerinde yanlış bir intiba bırakma riskini almanın; ne gereği var? Üstelik farklı bir kişi olmanın, size fayda sağlayacağını ne biliyorsunuz? Şüphesiz sağlamayacaktır. Kendinizi, olduğunuz gibi kabul edin artık. Değişmesi gereken şeyler varsa da, eyleme geçin. Gerisini de zamana bırakın. Böyle yaparak ona, gerçek sizi sevmesi için bir fırsat tanımış olursunuz..
Şayet yüzüne konuşamayacak kadar utangaç olduğunuzu düşünüyorsanız; ona yazın. Yazmak bir anlamda sadeleşmek demektir. Tıpkı soğuk bir kış günü sokağa çıkarken kat kat giydiğiniz giysileri, eve döndüğünüzde üzerinizden çıkarmak gibi... Yazarken gerçek duygularınıza daha rahat ulaşırsınız..
'Mektup yazmak' fikri, size saçma gelmiş olabilir. 'Kaldı mı böyle insan yahu' dediğinizi duyar gibiyiz. 'WhatsApp' ya da kısa mesajın, çoğunuza daha akılcı geleceğinin de farkındayız.. Ama bu kolaycılık olur. Ayrıca kim duygularını telefon aracılığıyla ifade eden birine ilgi gösterir ki? Ancak yine de, yapacağınız hiçbir şey, ona, adınıza konuşacak bir aracı göndermeniz kadar budalaca olmayacaktır, söyleyelim..
Eğer beden dilinize dikkat etmezseniz, karşınızdaki kim olursa olsun, özgüven eksikliğinizi fark eder. O zaman da hayal kırıklığına giden yolun kapılarını ardına kadar açmış olursunuz. Eliniz ayağınıza dolaşmasın, göz göze gelmekten çekinmeyin...
Ne istediğini tam olarak ifade edemeyen, sürekli eveleyip-geveleyen bir erkek, şayet referansınız 'Hollywood' filmleriyse; bir kadına elbette çekici görünebilir. Ancak şunu unutmayın, hayattan istediğini alanlar, arzularını, tutkularını net olarak ifade edebilenlerdir. O halde elinize geçebilecek, -belki de- tek fırsatı batırmak istemiyorsanız, ne söyleyeceğinizi hakkında önceden pratik yapın. Çalışırken ayna kullanmak da faydalı olur.
Bazen çaresizlik, yeni şeyler denemek için, eşi bulunmaz bir fırsattır. Ancak çoğu insan bu tür durumlarda, önceden denenmiş, kendilerince güvenli yöntemleri kullanmayı seçer. Çünkü mahçup duruma düşme korkuları daha ağır basar. Siz öyle olmayın! Karşısına geçip daha sonra 'ahh keşke yapmasaydım' diyeceğiniz bir hatıra edinenin size ne getirisi var ki? Eşinizden, dostunuzdan aldığınız ' şunu,bunu yap ya da söyle' şeklindeki tavsiyeleri hemen bir kenara bırakın ve aradığınız cevap için kendi içinize bakın. Doğru olanları, emin olun; yalnızca orada bulabilirsiniz.
Sun TZU bundan 1500 yıl kadar önce şöyle demiş: Kendini tanıyan, düşmanını tanımayan bir ordu için galibiyet de mağlubiyet ihtimaldir. Kendini ve düşmanını tanımayan bir ordu için savaş felakettir.
O halde ne yapmanız gerektiği biliyorsunuz... O kadar derinlere inemem diyorsanız; en azından ilgi duyduğu, sevdiği şeyleri öğrenin..
Sadece sizin değil, herkesin hayalinde 'evet cevabını duymak vardır. Ama bunun için karşı tarafı duygusal baskıya maruz bırakamazsınız. Kelimeler ağzınızdan bir kez döküldüyse şayet; artık tek yapmanız gereken, cevabı beklemek olacaktır. Eğilip, bükülmeden, vakur bir duruşla; karşısında özsaygınızı yitirmeden beklemek tabii ki...
Daha önce kaç kere yazdık ama söylemeden geçmek olmaz... Ağzınızdan çıkan kelimeler, duruşunuz, görünüşünüz bir arada ne kadar önemliyse, kibar bir insan olmanız da o kadar önemlidir. Ve etkisi de büyük olur...
Gereğini bilmeyen yoktur ama doğrusunu bilen pek azdır. Çoğu insan iltifat etmenin, sık kullanılan klişe cümleleri ardı ardına sıralanması olduğunu zanneder. Daha feci olanı ise, bunların büyük kısmının kamyon yazılarından bir farkının olmamasıdır. O yüzden, hem söyleyenin dilinde acı bir tat bırakır, hem de işitenin kulaklarında kötü bir tınısı olur. Eğer böyle yapacaksanız, siz iyisi mi zorlamayın. Ne yapmalıyım diyorsanız, başta söylediğimiz gibi, kendiniz olun yeter. Batacaksanız da, çıkacaksanız da; bu kendi cümlelerinizle olsun..