Başkalarına karşı davranış biçimlerimde empatiyi ana merkezime koymam böyle başladı. Gerçi sonunda iflah olmaz bir empat oldum ama o benim ayarsızlığım.
Hayatım boyunca espri yapmayı sevdim. Bir cenazede, bir de mahkemelerde gülmem, o da olsun artık. Yine ergenlik yıllarımda espri yapacağım diye çok kalp kırmışlığım vardı. Hatta bir kere bir arkadaşımdan tokat yedim bunun için. Kız beni çok yanlış anlamıştı. Binlerce özür diledim, yıllarca tövbesini ettim.
O tokatla da gençliğimin baharında empat oldum işte. Kimsenin görmediği detayları görmekten tutun da karşımdakinin niyetini okuyan bir tavşana dönüştüm. Bunu fark eden insanlar, dertlerini anlattılar da anlattılar, “Hayır” diyemediğimi fark edip mutfaktaki sarı bez muamelesi yaptılar ve en kötüsü de ne oldu biliyor musunuz? Bana kaba davrandılar ve bunu kendilerine hak gördüler.
Ya hani dünya böyle bir yer değildi?
Ben kalp kırdığımda hemen toparlanıp kendimi geliştirmek için çabalamıştım. Siz ne yaptınız o sırada? Akrep ve yelkovan benim yıllarımı kovaladı da sizinkine çomak mı soktu? Uyumlanamıyor olmam benim sorunum değildi, biliyordum.
Yine de gelen geçen kırdı kalbimi. O dil yarası dediğimiz şey, kâğıt kesiğinden farksızdı. Günlerce sızlatan hatta izler bırakan. Hayır, bir empat, böğrüne böğrüne yediği hançerlere karşı ses de çıkaramıyor, bilir misiniz? Onun zihninde hemen bir baloncuk oluşur, için de şey yazar;
“Kim bilir onu da nasıl üzmüşlerdi.”
Empatlık kapatılsın...
İşin özü şu ki, ben empatlığımdan vazgeçersem ortalık karışır biliyorum. Cemil Meriç’in dediği gibi “Üslubun kimliğindir.” Kimliksiz, kişiliksiz, karaktersiz olmak kurduğunuz cümlelere bakar. Onu da kaybedersek vay halimize. “Ya hayır konuş ya sus.” var mesela, çok güzel öğüttür. Bu öğüdü klavyelerimizin ucunda da kullanabiliriz. Bir gencin görüntüsü üzerinden ahkâm kesmeden, bir kadının zevkleri üzerinden alay konusu yapmadan yaşanılabilir.
Sanal alem dediğimiz şeyin artık gerçek yaşamlarımızı ele geçirdiği bir çağda yaşıyoruz. Kimsenin yüzüne söyleyemeyeceğimiz şeyleri yazmak devri kapanıyor. Yazdığınız, söylediklerinizdir. Söyledikleriniz de kimliğiniz. Bir rahat duralım, şurada geldik bahtı kadar bir dünyaya, azcık bakınıp çıkacağız zaten…
Instagram