Her ne kadar tembel olmadığımızı söylesek de, hepimiz hayatımızın bir köşesinde üşengeçlik gösteriyoruz. İşte bu üşengeçlik örneklerini hayat felsefesi haline getiren insanların yaptığı akıllara zarar hareketler...
Her ne kadar tembel olmadığımızı söylesek de, hepimiz hayatımızın bir köşesinde üşengeçlik gösteriyoruz. İşte bu üşengeçlik örneklerini hayat felsefesi haline getiren insanların yaptığı akıllara zarar hareketler...
'Gel kızım' ya da 'gel oğlum' dediğinizde gelecek bir evcil hayvanınız varsa, tembellikte sınır tanımayabilirsiniz.
Pişti mi pişmedi mi diye sürekli yerinizden kalkıp fırını kontrol etmeye üşenirsiniz ya hani... İşte bu arkadaş face time yapacak ikinci bir cihaza sahipmiş ve fırının önüne cihazı face time açık olarak bırakıp oturduğu yerden pizzasının pişip pişmediğini kontrol ediyor.
İçimizde dağınık olanlar var, bu bir gerçek. Bu konuda duyduğum en yaratıcı örnek ise şu oldu: Annesinin odasını süpürmesi için ısrarlarına dayanamayan genç, odaya süpürgeyi getiriyor. Akabinde youtube'dan bir süpürge sesi açıp ayaklarını uzatıp tembelliğine devam ediyor... Zeka diyoruz buna sanırım!
Alt tarafı ruloyu yeinden çıkarıp, tuvalet kağıdını takacağız. Ama itiraf edin, çoğunuz zaman zaman buna üşenip üzerine koymakla yetiniyor...
Bu arkadaş çözümü direk koliyi oraya bırakmakta bulmuş. Dağınık gözükmesi önemli değil, 3 adım eksik atmak üşengeçlikte her zaman önemlidir!
Özellikle kağıt havlu, tuvalet kağıdı gibi şeylerin küçücük çöplerde fazla yer tutması, o çöpün sürekli boşaltılmasına sebep olur ya hani... Bu arkadaş çözümü ruloları iç içe biriktirmekte bulmuş.
Sap icat etmek kolay iş...
Buz gibi birayı yudumlarken, bir yandan çocuk eylemek için kolay yolu bulmuş abimiz...
Bebeğiniz kucağınızda yemek yemek zor mu geliyor? Bu arkadaş için pek de zor olmamış...
Genç arkadaşın oturacak bir şeye ihtiyacı olduğu kesin, ama keşke para verip sandalye almasaymış.
Trabzana bir boru bağlayın, yukarıdan atın, çöpe dökülsün.
Ev sahipleri o kadar ışık tak, elektrik ye vs derken üşenmiş olsa gerek; yan evin ışıkları ikimize de yeter demiş.
Kutu eskiyene kadar öyle tutar, kutu yırtılınca da normal. Olabilir aslında...
Elmanın kalanın yeter bana, diye düşünmüş olsa gerek.
Bir poşetle mini tv önünüzde!
O kol uyuşur, şarj bitecek diye kabloya eğilinir... Abimiz işi çözmüş gibi duruyor.
Ekranı hafif eğik koyabileceğiniz bir alan yaratın, yeter...
Gerçek üşengeçlik, yaratıcılık ister!
Kim sever ki dikilmeyi? Bi sandalye çekin, dişinizi rahat fırçalayın.
40 tane H yazmak yerine 2 çubuk çekip, aralarını çizmek hem daha eğlenceli hem daha pratik olsa gerek...
Acelesi olan kadınların özellikle yaptığı bir şey sanırım bu.
Her akşam çöp atmak zor iş. Bir oda olsun, sonra atarız demiş herhalde arkadaş.
Sanıyoruz göz zevkiyle ilgili. Rahatsız olmuyorsa, post-modern bir görtüntü varmış gibi yaşanabilir belki.
Sonuçta köpek dolaşıyor mu? Nasıl olduğunun önemi yok demek ki...