Peki, olayın aslı astarı nedir? Belki de en önemli soru şu ki, vampir denilen varlık gerçekten var mı?
Fakat, bizlerin bildiği ve inandığı manada, mitolojik canlılar olarak bildiğimiz anlamda elbette yoklar.
Yok olduklarını umuyoruz yani…
1500 ve 1600'lü yıllarda, rahiplerden tutun soylulara ve hatta doktorlara kadar pek çok kişi, epilepsi ve baş ağrısı gibi sorunları çözmek adına kan içimini onaylıyor ve kendileri de kullanıyordu. Ayrıca kanın gençlik enerjisi verdiği ve yaşlanmayı yavaşlattığı düşünülüyordu.
Kanla beslenen ve vampir diye adlandırılan insanların, aslında porfiria hastalığından muzdarip oldukları belirlenmiş.
En bilinen belirtisi ise hastada kan içme isteği oluşturması. Bunun yanında diş etlerinde çekilme ve ışığa karşı duyarlılık semptomlarının da olduğu bilinmektedir.
Dudaklar kuruyup çekildiği için dişler ortaya çıkar, bu da vampirlerin sivri dişleri olma mitinin açıklamasıdır. Kan içme ihtiyacı günden güne artan hasta çok acı çeker, sonunda çıldırır.
Bu nedenle, örneğin 100 tane porfiria hastası varsa gerçekte, bizler bunun sadece 10 tanesi hastalık teşhisi koyabiliyoruz, çünkü çoğu doktor bile hastalıkla alakalı teşhis koyabilecek derecede bilgili değil.
Böyle olunca da elbette ‘vampir’ mitolojisi alıp başını yürüyor.
Hift, yaptığı kısa araştırmalara göre bile, Türkiye’de yaklaşık 1000 ila 3000 arasında, kan içmeye ihtiyaç duyan ‘vampir’ var.
Aslında bu insanları sizin teşhis edebilmeniz neredeyse imkansız. Elbette belli başlı doneleri fark edebilirsiniz lakin direkt olarak porfiria tanısını koymanız oldukça güç.
Yine de siz bakınmayı ihmal etmeyin.
Sayıları oldukça fazla bu ‘kan emicilerin’…
Efendi gibi gelip biraz isterse veririm ama yok öyle ani ısırmalar falan yapmaya çalışırsa sümsüğü yer
Büyük bir kısmı meclistedir bence :)))
550 tanesinin nerede olduğunu biliyoruz..