Ekşi Sözlük’ten:
devlet, uyuyordu.
ne olduğunu, nerede olduğunu bilemedi.
3:02'den sonra yaklaşık bir buçuk saat daha
uyudu.
iletişim altyapısı, göçtü.
kimse kimseyi ne arayabildi, ne sorabildi.
çok övünülen iletişim şebekeleri,
alternatifleri olmadığı için uzun süre sustu.
binalar, çöktü.
işbilmez, gözünü para bürümüş ellerde deniz
kumundan yapılan mukavemetsiz binalar bir bir yıkıldı.
nice canlar vardı.
kimisi enkaz altında hayatını kaybetti, kimisi
enkaz altından kurtularak hayata tutundu.
o günün yaşattığı büyük acıyı yüreklerine hapsederek
hayatlarına devam etti.
insanlara mezar olan binaları yapanlar.
bazılarının davası zaman aşımına uğradı,
bazıları tazminatla yırttı, bazısı da kısa ve indirimli ceza süresini doldurup
cezaevinden çıktı.
kızılay, sınıfta kaldı.
köhnemiş, su alan çadırları ve çürümüş
teçhizatıyla yardıma muhtaçtı.
saatler, her birine umut bağlandı.
geçen her saatle umut arasında şiddetli bir
mücadele yaşandı.
enkaz altından sağ salim çıkan her can
umutları yeşertti.
'sesimi duyan var mı?'
nidaları, her yerde yankılandı.
kulaklar beton ve moloz yığınlarına dayandı.
o anlarda etraftaki tüm insanlar, makinalar,
mahlukat ve tabiat sustu.
toplanan yardım paraları.
akıbetleri, ne kadarının alaşağı edildiği ve
ne kadarının hizmet için harcandığı hiçbir zaman bilinemedi.
gözyaşı, sel olup aktı.
ben ağladım, sen ağladın, biz ağladık, herkes
ağladı.
zaman, acıları unutturmak için çabaladı.
bizlere unutturmadı.
lakin, deprem konusunda ders ve önlem alması gereken
kişilere, unutulmaması gereken şeyleri bir bir unutturdu.