Körfez Savaşı'nda aldığı yara nedeniyle kısmi hafıza kayıpları yaşayan Jack Starks, ordudan terhis edilir. Genç adam, doğduğu yere, Vermont'a gitmeye karar verir. Yolda, Jean ve küçük kızı Jackie'yle karşılaşır. Jean'ın bozuk arabasını tamir ettikten sonra otostop yaparak yoluna devam eder. Jack'in bu yolculuğa dair hatırladığı son şey, bindiği arabanın bir polis tarafından durdurulması olur. Daha sonra kendini küçük bir kasabada cinayetten yargılanırken bulur. Olayla ilgili hiçbir şey hatırlayamayan Jack, bir akıl hastanesine gönderilir. Burada Dr. Thomas Becker, onun üzerinde bazı deneyler yapmaya başlar. Jack'e vücudunu hareket ettirmesini zorlaştıran bir ceket giydirilir ve genç adam morgda cesetlerin konduğu, metal çekmecelerden birine yerleştirilir. Jack, kendini bir anda 2007 yılında, Vermont'da bulur. Burada, artık genç bir kadın olan Jackie'yle karşılaşır. Zamanda ileri geri giderek yaşadığı bu vizyon onu ürkütücü bir gerçekle karşı karşıya getirir. Jack, dört gün içinde ölecektir tek kurtuluş umudu onu saran cekettedir.
Lan hepsini anlarımda Eda Taşpınar kim amk o kadar ismin arasında yazık
the jacket'i izledim şimdi, beğenemedim.mantıklı bir sebebe dayanmayan filmler beni sinir ediyor, benim için önemli olan filmin mantıkdışı olayları sonunda zekice mantıklı sonuçlara bağdaştırılabilmesi.
Megan Fox'a bayıldım. Hiç öyle Jeux d'enfants deverim falan diye kasmamış. Paşalar gibi Hoe to Train Your Dragon demiş. :))))))))))