Temkinli yaklaşılması gerektiğine inanılan üç insan tipi 👇İyi hayat, içinde hiç olumsuz olay ya da olumsuz duygu barındırmayan hayat değildir. Anlamlı ve zengin bir hayat sürüp de bunlardan muaf olmak zaten mümkün değildir. İyi hayatı iyi hayat kılan, olumsuz olaylar ve duyguları nasıl karşıladığımız, onlarla nasıl başa çıktığımızdır.Mühim olan bu halleri yaşarken gözümüzde o an karanlık lensler olduğunun farkında olmak, o anki bakışımızı objektif gerçeklikle karıştırmamaktır.Kara bulutlardan gökkuşakları örmek.Biz de şahsi ilişkilerimizde kimsenin kötü “en iyi”lerini çekmek zorunda değiliz; sınırlar çizebiliriz. Ama bunu yaparken karşımızdakinden çok bizi yıpratan nefret, öfke, hınç gibi duygularla dolup taşmamıza gerek yok. Ellerinden daha iyisi gelseydi, zaten yaparlardı.Kötü ilişkilerde ise, tam tersine, kendimize olan sevgimiz ve güvenimiz örselenir, yetersizlik hisleri baş verir.Böylesi bir emniyet hissinin elimizde olmayan kısımları çoktur. Ama elimizden gelen kısımlarını ciddiye almak, doğru sağlık ve finans alışkanlıklarını (genç yaşta) edinmek gelecekteki bize en iyi hediyedir.Onun yerine kendimiz olmaya ve karşımızdakiyle insani bir bağ kurmaya çalışmak daha güzel bir iletişime götürür.Hayatı da biraz daha sevmek için böyle bakmayı faydalı buluyorum: Hepimiz kendini sıra dışı bir yolculukta bulmuş sıradan kahramanlarız.1) Kendimizi yumuşaklıkla o an için elimizden gelenin en iyisini yapmaya davet etmek 2) Bu davete her zaman icabet edemeyeceğimizi kabullenmek 3) Duyguların geçiciliğini hatırlamak 4) Tüm bu süreçte kendimize karşı asla düşman tavrı takınmamak.Sürekli kendini öne çıkarma telaşı, “ben burdayım, beni görün ve üstünlüğümü hemen fark edin” temalı çiğ yırtınmalar kırılgan ve güvensiz bir benlik algısının dışavurumudur.Kişinin çok fazla kendinden bahsetmesi, kendinden değil başkalarından bahsettiğinde de bunu sıklıkla kötüleyici ya da aşağılayıcı bir tonla yapması.Başka insanları düşman ve tehdit olarak algılamaya ne kadar yatkınsak, zihnimizin huzuru tatması o kadar zorlaşır.Mutluluk dışımızda, çünkü içimize fazla düşmek bize iyi gelmiyor; ideali kendimizi 'aşmak', anlam ve değeri egonun dışında, hayatın kalanında aramak.Son saat gelip çattığında iyi bir hayat sürüp sürmediğimizin esas jürisi biz olacaksak, hayat içinde de jüri koltuğuna başkalarını oturtmayalım.Dostlar, hiçbirimiz düşüncelerimizi kontrol edemeyiz. Düşüncelerimize hükmetmeye ya da hoşlaşmadığımız düşünceleri zorla bastırmaya çalışmak sağlıksız ve ters tepecek eylemlerdir.Ne düşündüğümüzü kontrol edemeyiz, ama istemediğimiz düşüncelerimizle dahi daha dostane ve yapıcı ilişkiler kurup daha sağlıklı bir psikolojiye erişebiliriz.Bu hissi beslemek için yapılacak şey bellidir: Kendimizin ötesinde yüksek bir şeylere (örneğin başka insanlara, işimize, insanlığa hizmet eden türlü davalara...) kıymet yüklemek ve onlar uğrunda emek vermek.Ama bunun için hayatın bize verdiği dersleri almayı becerebilmek ve 'öğretilebilir' olmak gerekir. Öğretilebilir olmanın tersi 'her şeyin en doğrusunu ben biliyorum' tavrıdır.1) Sürekli başkalarını kötüleyen, durmaksızın insanların arkasından konuşanlar2) Hep bir şekilde mağdur olanlar, devamlı çektikleri acılardan bahsedenler3) Samimiyeti ve yakınlığı aşırı bir hızda ilerletenler.Kaynak