İngiltere Premier Lig takımlarından Arsenal’de forma giyen, Türk asıllı futbolcu Mesut Özil’in Fenerbahçe'ye transferinin gerçekleşmesi haberi eşi Amine Gülşe'yi mutlu etti. 2014 Türkiye güzeli seçilen Amine Gülşe yaptığı ilk açıklamada, 'Çok mutluyuz, gururluyuz. Ülkemize döndük' dedi. Peki, Amine Gülşe kimdir? Kaç yaşında ve nereli? detayları sizin için haberimizde derledik...
30 Nisan 1993 senesinde İsveç'te dünyaya gelen Amine Gülşe, eğitim hayatını İsveç'te sürdürdü. 2014 senesinde yayınlanan Miss Turkey güzellik yarışmasında tüm rakiplerini geride bırakarak birinciliğe hak kazandı.
2013 senesinde babasının işlerinden ötürü radikal bir karar alarak İzmir'e annesiyle birlikte yerleşen Amine Gülşe, İsveççe ve İspanyolca biliyor. Boyu 1,78 olan Amine Gülşe'nin aynı zamanda modellik yaptığı da biliniyor.
Mesut Özil ve ailesini taşıyan özel uçak gece saatlerinde İstanbul’a indi. Mesut Özil, eşi Amine Gülşe ve kızı Eda Özil kendilerini karşılamaya gelenlerle kısa süre sohbet ettikten sonra havalimanından ayrıldı.
Mesut Özil “Bana destek veren herkesten Allah razı olsun. İnşallah sahada bunun karşılığını veririm. Çok heyecanlıyım. Ben her zaman Fenerbahçeliydim. Bir rüya benim için de gerçekleşiyor” derken futbolcunun eşi Amine Gülşe de Türkiye’ye geldiği için çok mutlu olduğunu dile getirdi.
Daha önce “Mesut, keşke İstanbul’a gelse” açıklamasıyla gündem olan Amine Gülşe, FB TV’ye verdiği röportajda “Ülkemize döndük. Çok mutluyuz, gururluyuz. Fenerbahçe, Mesut’un çok sevdiği bir kulüp. Hayırlı olsun hepimiz için” dedi.
Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz?
- Küçüklüğümden beri güzel bir kız olduğumu söylüyorlardı. Yakın arkadaşlarım da ailem de bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyordu ama benim modellik ya da oyunculuk yapmak gibi bir düşüncem yoktu. Türkiye’ye taşındıktan sonra televizyonda “Yok böyle heyecan, varsa söyle” sloganlı bir reklam gördüm ve o heyecanı yaşamak istedim. Anneme sordum, bana tam destek verdi. Ardından abime danıştım. O da arkamda olduğunu söyleyince yarışmaya katılmaya karar verdim. Bu anlamda en büyük destekçim onlardı.
Kamp süreciniz nasıl geçti?
-İlk olarak 4 bin kız arasından 250 kişiye düştük. Bir sonraki elemeyle de 23 kişiye indik. Çok stresli bir dönemdi tabii... Çok güzel kız vardı, ilk 20’ye kalıp kalamayacağımızı çok merak ediyorduk. Dışarıdan bakanlar biz yarışmacıların çok rahat olduğunu sanıyorlar; otelde kalıyorlar, makyaj yaptırıyorlar, öylesine vakit geçiriyorlar... Oysa hiç de öyle değil. Çok disiplinli bir kamp dönemi geçirdik.
Diğer kızları gördüğünüzde neler hissettiniz? “Ben bunların arasında çok iyiyim” mi dediniz yoksa “Bu kızların arasında hiç şansım yok” mu?
- Gerçekten çok güzel kızlar vardı. İlk başta diğer kızların arasında dönük kaldığımı bile hissetmiştim ama günler geçtikçe çok iyi arkadaş olmaya başladık. Birbirimizi rakip olarak görmedik, aramızda çok güzel bir bağ oldu. Samimiyet olmasaydı finalden sonra sergilenen tavırlar farklı olabilirdi.
Derece bekliyor muydunuz?
- Kendime güveniyordum ama diğer kızları da çok güzel buluyordum. Yine de hayalimde birincilik vardı.
Türkiye’nin en güzel kızları olmak nasıl bir duygu?
- Çok büyük bir gurur, onur verici.
Yarışmada dereceye giremeseydiniz hayatınıza nasıl yön vermeyi planlıyordunuz?
- Türkiye’nin dört bir tarafını dolaşıp fotoğraf çekmek gibi bir hayalim var. Herhalde onu yapardım.
Genelde tescilli güzeller ilerleyen yıllarda ya oyuncu oluyor ya da sunucu... Sizin böyle hayalleriniz var mı?
- Daha önce aklımda modellik ya da oyunculuk yoktu. Bu aşamadan sonra da yarışma boyunca bana yol gösteren kişilerin yönlendirmeleri doğrultusunda hareket edeceğim.
Her güzelin bir kusuru vardır” derler... Siz ne düşünüyorsunuz?
- İnanılmaz inatçıyımdır, beni ikna etmek oldukça zordur. Bunun dışında ayaklarımı beğenmiyorum.