Ünlü Filozof Russell 85 Yıl Önceden Sesleniyor: 4 Saat Çalışmak Savaşlara Son Verecektir

Bertrand Russell 'Aylaklığa Övgü' adlı denemesiyle daha az iş daha fazla hayat diyor!

Çalışma ahlakı, köle ahlakıdır, modern dünyada ise köleye ihtiyaç yoktur.

Russell'a göre aylaklık eskiden imtiyazlı küçük bir sınıfa aitti; ancak modern teknik sayesinde medeniyete zarar vermeksizin boş vakti insanlar arasında pay etmek mümkündür.

Russell, görev kavramının iktidar sahipleri tarafından, başkalarına kendi çıkarlarından çok efendilerinin çıkarı için yaşamaları gerektiğini aşılamak için bir araç olarak kullanıldığını söyler.

Bu da insanlara ürettiği oranda değil de erdem olarak addedilen çalışkanlığı oranında ücret alması gerektiğini hep hatırlatır. İşte filozofa göre bu geçmişten günümüze şekil değiştirse de varlığını koruyan 'Köle Devleti ahlakı'dır.

Köle Devletini daha iyi anlatmak için bir örnek veriyor Russell: Bir mandal fabrikasında çalışan insanlar günde 8 saat çalışarak dünyanın bütün mandal ihtiyacını karşılıyor olsun.

Sonra biri çıksın ve aynı işçi sayısının aynı saatte 2 katı mandal üreteceği bir icat yapsın. Russell'a göre aklı başında bir dünyada olsa, bu durumda işçilerin çalışma saati yarı yarıya indirilir ve her şey eskisi gibi yürürdü. Ancak filozof içinde yaşadığımız dünyada böyle bir şeyin 'ahlak bozucu' olacağını söyler. Sonuç olarak ise daha fazla mandal üretildiği için kimi işletmeler iflas eder ve bu yüzden insanlar işsiz ve aç kalırlar. 

Russell bu durumu şöyle yerer: 'Boş vakit bütün insanlık için bir mutluluk kaynağı olabilecekken evrensel bir sefalet kaynağı haline getirilebiliyor, bundan daha büyük bir delilik tasavvur edilebilir mi?

Az çalışmanın ahlak bozuculuğunu biraz daha açan Russell aslında bizim kültürümüzde de çok yabancı olmayan şu iddiaları sıralar İngiltere için:

19. yüzyılın İngiltere'sinde erkekler 15, çocuklar 12 saat çalışırken buna itiraz edenlere verilen cevap şudur: 'Çalışmak, yetişkin erkekleri içkiden çocukları ise yaramazlıktan uzak tutar.' Çocukluğundan başka bir örnek veren Russell, işçilerin tatil hakkı kazanması üzerine yaşlı bir düşesin şöyle dediğini hatırlar: 'Tatil yoksulların nesine gerek? Onlar çalışmak zorundadır.'

Çalışmak ancak bir şekilde görev sayılabilir o da ürettiğini tüketmekle sınırlıdır.

Çünkü her insan hayatında ister istemez belirli miktarda bir insan emeği ürünü tüketmek durumundadır. Çalışmanın tatsızlığının nedeni ise insanın ürettiğinden fazla tüketmesinin adaletsizliğinden gelir. O halde çalışmanız karşılığında aç ve açıkta değilseniz görevinizi yerine getirmektesinizdir.

Russell bu düşüncelerine şöyle bir eleştiri geleceğini düşünür: "Denilecektir ki aylaklığın azı iyidir ama insanlar 24 saatte topu topu 4 saat çalışsalardı günlerini nasıl geçireceklerini bilemezlerdi."

Russell için bu görüş medeni dünya için bir yüz karasından ibarettir. Geçmişte çalışmayan kesim arasında 'kaygısızlık ve oyun' yaygınken günümüzde verimlilik kavramı ile kaygısızlık ve oyunun alanı daraltılmıştır. Halbuki -çoğumuzun hayatını da cehenneme çevirdiğini tahmin ettiğim- verimlilik kavramından uzaklaşmak gerekir. İnsan kâr için değil tüketmek için üretmelidir.

Bunun haricinde kalan sürede ise insan, Russell'a göre vaktini dilediğince kullanabilmelidir. Eğitimin insanlara zevk alacakları incelikleri öğretmesi gerekir.

Filozof, bu 'zevkler'den kastının öyle 'alimâne' şeyler olmadığını söyler ve ekler: sinema izlemek, futbol maçlarına gitmek, radyo dinlemek, dans etmek gibi eylemler insanların bizzat kendilerinin faal olarak rol oynadıkları eğlencelerdir ve eğer bütün enerjilerini çalışmada tüketmez ise insanlar bu eğlencelerin tadını çıkarabilirler.

Bunun yanında Russell çok önemli bir noktaya parmak basar, ona göre medeniyet denilen şeyin hemen hemen tümünü geçmişteki imtiyazlı ve aylak sınıf oluşturmuştur.

Ancak bu geçmişte kalmıştır ve artık aylaklık 'babadan oğula' geçecek bir şey değil herkes içindir. Eğer hiç kimse günde dört saatten fazla çalışmak zorunda kalmazsa isteyen herkes 'aç kalmadan' bilimle, sanatla, zanaatla uğraşabilecekler ve özgün fikirlerini geliştirebileceklerdir. Yani bilim insanlığı, filozofluk, akademisyenlik vesaire belli bir sınıfa değil isteyen herkese açık olacaktır.

Sonuç olarak diyor Russell, az çalışan insanlar boş zamanlarında yorgun olmayacaklarından mutlu yaşama fırsatı elde edecekler, daha şefkatli ve hoşgörülü olacaklardır.

Kısmen bu nedenle, kısmen de savaş uzun ve zorlu çalışmaları gerektireceğinden savaş isteği ortadan kalkacaktır. İyi huy, rahatın ve güvenlik duygusunun bir ürünüdür. Modern üretim yöntemleri ise hepimize rahat etme ve kendimizi güvenlik içinde hissetme imkanı verir. Ancak bizler kimi insanların fazla çalışması kimininse açlıktan kıvranması yöntemini seçmişiz. Bu yaptığımız budalalıktı; ancak bu budalalıkta ısrar etmek de başka bir türden budalalıktır!

Belki bu değerli filozofun sesini de duymak istersiniz...

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

Duyduk Duymadık Demeyin! Albert Einstein Hayat Hakkında Sorduğumuz Sorularımızı Cevapladı
Büyük İslam Filozofu Farabi'nin Bir Devlet Başkanında Aradığı 12 Özellik
Ateistliğinin Yazarlığından Çok Gündeme Geldiği Aziz Nesin'in Şair de Olduğunu Biliyor muydunuz?

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Bakanlığın Gıda İfşaları Devam Ederken En Fazla At ve Eşek Etinin Satıldığı Şehirler Belli Oldu
Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında
YORUMLAR
17.11.2020

Saçmalık. Dünyanın tüm ülke ve bireylerini o mandal makinasını üretmeyeceğine dair taahhüt vermeye ikna edemezsiniz. Birisi çıkar ve o makinayı üretir. Birisi çıkar seni daha hızlı ulaştıran otomobili, treni, uçağı vs. üretir. O birisi muhakkak çıkar. Tüm sistem domino taşı gibi yıkılır.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ