Üniversite Hayatı ile İş Hayatı Arasındaki 12 Temel Fark

4 ya da 5 sene sonunda binbir güçlükle, kâh güle oynaya kâh hoplaya zıplaya öğrenim gördüğün üniversiteden mezun oldun.

Okuduğun bölümle alakalı bir işe girerek ülkedeki şanslı azınlık arasında yerini aldın.

Çalıştığın şirket özel sektör, öyle 3 kuruşa 5 köfte yok tabi. Ama yine de hatırı sayılabilecek bir maaş alıyorsun.

Ama işte ne olursa olsun, olmuyor.

Üniversite yıllarının yerini tutmuyor. 

Söylerlerdi de inanmazdık.

Hayatının en deli dolu, en güzel yıllarını üniversitede geçireceksin diye.

Ya da içindeyken farkına varamadık. Gel gör ki ne zaman ay başını kutsal ilan ettik, 

Ne zaman o işe giden yolda bin kez ölüp, ölüp dirildik; işte o zaman gözlerimizin önünden film şeridi gibi geçmeye başladı; 'O güzelim yıllar'

1. Prezantabl olmak -VS- Testiculumlarının keyfine göre yaşamak

  • 'Prezantabl,

  • Diksiyonu düzgün

  • Kendine güvenen çalışma arkadaşları arıyoruz ' ilanlarıyla başladı her şey.

Aykırıydık, hoyrattık. Sisteme; saçımızı sakalımızı uzatarak, saçlarımızı üniversite kızılı yaparak baş kaldırıyorduk.

Mezun olduktan sonra o işler öyle olmuyormuş işte.

Mecbur kestirdik saçı sakalı, lacileri üzerimize çektik.

2. Ders programı -VS- Çalışma programı

Normal bir üniversite öğrencisinin ders programı şekildeki gibi olabilir. Yani örneğin; pazartesi öğlene kadar yatar, öğlenden sonra canı isterse derse gider. Salı günü bomboştur mesela. Yatışın kralını yapar.

Ama özel sektör çalışanı öyle mi?

 Pazartesi genelde iş planı; 

08:00-09:00 = Çalış

09:00-10:00= Çalış

10:00-11:00= Daha çok çalış

11:00- 12:00 = Çok çok çalış

12:00-12:30= Yemek

12:30-14:00= Devam et, çalış!

14:00 -16:00 = Çalış köle, çalış!

16:00-18:00 = Ölümüne çalış

şeklindedir. Haftanın 5 ya da 6 günü bu program böyle devam etmektedir. Dersi kırayım da gitmeyeyim işe deme şansın yoktur.

3. Hafta içi gece geç saatlere kadar takılmak -VS- Saat 22:30'da sunum hazırlarken uyuya kalmak

Üniversite öğrencisi için; vize, final haftası dışında haftaiçi haftasonu yoktur. Her daim partilemeye hazırdır. Ortamlara akmak; bir öğrencinin oda koşullarında bulunduğu fiziksel haldir.

İş hayatına adımını atmış bir birey içinse cumartesi akşamları dışında kafasını dağıtabileceği bir zaman dilimi bulunmamaktadır.

Eve geldikten sonra da çalışmaya devam eder. Mail atarken ya da sunum hazırlarken 22:30 - 23:00 saatleri civarında uyuyakalır.

4. Kitap okumak - VS- Mail bombardımanı karşısında hayatta kalmaya çalışmak

Üniversite öğrencisinin bolca boş vakti olduğundan dilerse bu vaktini binlerce sayfa roman, öykü, çizgiroman, okuyarak geçirebilir.

Düzenli bir işi olan insan ise müşterilerden ya da çalışma arkadaşlarından gelen mail bombardımanları karşısında hayatta kalmaya çalışır. Günde 226 mail okuyup bunlara cevap vererek boş vakti olan üniversite öğrencisine bu konuda tur bindirir aslında.

5. Dizi-film izlemenin dibine vurmak -VS- Patronunun yüzündeki kırışıklıkların arasında kaybolmak

Yapacak hiçbir şey bulamıyorsa yeni diziye başlar 2 günde 1 sezon bitirip 7 yılda çekilmiş diziyi 2 haftaya sığdırabilir üniversite öğrencisi.

Sıradan bir plaza çalışanı ise müdürü/patronu performans yükseltmeyle ilgili konuşma yaparken, yüzündeki kırışıklıklar arasında kaybolur. Dalar gider. Akşam eve dönerken çekeceği trafiği düşünür.

6. 3 ay - VS - 14 günlük yıllık izin (haftasonları dahil)

Bahar dönemi finalleri bittikten sonra rahat üniversite öğrencisi. Yaz okuluna gitse bile eğer bir tatil bölgesine yakınsa otostopla anında deniz kenarında. İstediği gibi gezer, tozar, yüzer. Yazın tadını çıkarır.

1 sene boyunca 2 haftalık yıllık iznin hayalini kuran özel sektör çalışanımızın hali ise içler acısı. 1 yılın acısını 14 günde çıkarabileceğine inanır. Yıllık izinde uyumaktan başka bir şey yapamaz. Eğer bir de 'maillerime bakayım' deyip o keşmekeşin içerine dalarsa durumlar daha vahim olabilir. Kara deliğini içerisine girmiş gezegen gibi zamanın göreceliği arasında kaybolur, yitip gider.

7. Vize/final dönemi fotokopisi -VS- Her gün 70sayfa çıktı almak

Üniversite öğrencisi çalışmayacağını bilse bile sınavı varsa notlarını illaki bir fotokopici vasıtasıyla edinir. Yılda 4-5 kere bu çileyi çeker. Fotokopi sırası beklemek, onun için katlanılmaz bir çiledir.

Özel sektör çalışanı fotokopi makinesini annesinden, babasından, karısından, çoluğundan çocuğundan çok görür. Düğünü olsa çağırsa bir çeyrek takar yani fotokopi makinesi ona. O derece sıkı ilişkileri vardır. Aldığı çıktığının, forwardladığı belgenin haddi hesabı yoktur.

8. Öğrenim kredisi almak -VS- Aldığı öğrenim kredisini geri ödemek

300 lira temiz, havadan gelir üniversite öğrencisine. İster kirayı yatırır, ister barda arkadaşlarla gömer o parayı.

Zamanında bu parayı almış SSK'lı bir çalışan ise paşa paşa öder bu parayı. İçtikleri yedikleri fitil fitil gelir burnundan. 20 liralık banknotlar şeklinde.

Yani Öğrenim kredisi kurban olduğum Kredi Yurtlar Kurumu'ndan gelmiş olabilir. Ama lâkin ki öyle de değildir.

9. Sabah erken yatmak -VS- Sabah erken kalkmak

Üniversite öğrencisi sabah olunca erkenden yatar. Genellikle yatmak kavramı güneş doğunca ya da güneşin doğmasına yakın olarak planlanmıştır öğrencide. Yadırganmaz. Gece bilgisayar karşısında hiçbir şey yapmasa bile en az bir saat 3'ü görmesi lazımdır uyuması için.

Ama iş hayatında durum tersine döner. Önceden yattığı saatlerde uyanmaya başlar kapitalist sistemin kölesi. Ve durum ona 90+3'te yenen gol kadar koyar.

10. Ayın 7si -VS- Maaş günü

Ayın 7sinde istisnasız parası yatar üniversite öğrencisinin. İster başbakanlık bursu olsun ister öğrenim kredisi olsun. Taş atıp da kolu yorulmamıştır ama o parayı sonuna kadar da hak etmiştir. İsterse tek maçlık kupon yapar, isterse arkadaş ortamında bir gecede ezer ama o parayı harcamanın keyfi hiçbir şeyde yoktur.

Bütün bir ay maaş gününü bekler, özel sektör çalışanı. Maaş günü sarkar da sarkar. Bir türlü yatmak bilmez o para. Kredi kartı ödemeleri yaklaşır. Ev sahibi bir yandan kira için sıkıştırır. Elektrik, su, internet derken para geldiğinde hepsi geldiği gibi gider. Bari kazandığım parayla doğalgaz faturamı da ödeyebilseydim diye içten içe sisteme söver durur '08:00- 18:00 kölesi'.

11. Vaktinin çoğunu sevgilinle geçirmek -VS- Vaktinin yoğunu sevgilinle geçirmek

7/24 sevgilinle olabilirsin öğrenciyken. Hiçbir şey yapacak paranız olmasa bile beraber yabancı dizileri izlersiniz internetten. El ele okula diye çıkar, soluğu deniz kenarında alırsınız.

Çalışırken sevgilinin yüzünü bile unutursun görmeye görmeye. Kendine bile vakit ayıramazken işten arta kalan zamanda onunla görüşmeye çalışırsın. O da çalışıyorsa zaten bir türlü anlaşılamayan David Lynch filmlerine döner ilişki. Ya da Yıldız Tilbe tweetlerine.

12. Zeki Müren - Nasıl Geçti Habersiz O Güzelim Yıllarım

Bonus. Lou Reed - Perfect Day (Trainspotting Klip)

Popüler İçerikler

Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Yönetmen İlker Canikligil'in "Kaçak Film" Çıkışına Röportaj Adam'dan Aşırı Haklı Tepki