Daha zor olduğunda keyif alarak ancak bu şekilde bir iş yaptığını işe yaradığını hissedebiliyor. Yeteneklerini gücünü kendisine ve başkalarına böyle gösterdiğini düşünüyor. Bir çoğumuz öncelikle kendimizin ve dışardaki insanların çeşitli onaylamaları için zorlukların geliştirici olduğunu zannederiz.
Evet güçlenmek için bazen gerçekten de daha fazla emek vermek daha ağır yükler kaldırmak gerekebilir. Ruh kaslarımız ve bedensel kaslarımız bu şekilde güçlenebilir. Fakat güçlenmenin zorluklarla ya da çeşitli acılar ızdıraplar şeklinde olması şart değildir. Biz seçimlerimiz içerisinde kolaylığı, güzelliği ve sevginin diliyle bize anlatılmasını da seçebiliriz. Bu sebeple öncelikle ifadelerimizde kullandığımız gereklilikler, zorundalıklar, -meli, -malı veya mecburum gibi ifadelere bakabiliriz. İfadelerimiz bizleri hayatın içerisinde bazı zorunda olma hallerine doğru götürebilir. Hayatınızda herhangi bir zorluk, bir dik yokuş, bir ısrar hali varsa içeride inat ettiğiniz bir taraf vardır. Direnç gösterdiğiniz tarafı fark ettiğinizde, bu bazen bir enerji halinde yatayda olmak, bazen tembellik yapmak, hayatınızın herhangi bir konusunda ilerlemekten kaçınmak ya da bir konuya başlamakta direnmek gibi bir enerji hali olabilir.
Eğer gerçekten hayatının amacının ne olduğunu, bu dünyada neden var olduğunu bilmeyip fark etmeyip yanlış yollara sapıyor ya da durağan bir halde yaşıyorsan, zorundalıklarla bir yere gitmek durumunda kalırsın. Bu durumda olan kişilerin çoğunlukla kullandığı ifadeler zorundayım, mecburum, bu bana gerekli, yapmalıyım şeklindedir. Kendini bu mecburiyetlerle yaşamak zorunda bırakır ve bu aslında bir tür esarettir. Kişi bu esareti kırabilmek ya da buradan çıkabilmek için öncelikle ifade ettiklerine bakabilir ve burada farkındalık oluşturabilir. İfadelerini fark edip dönüştürürken, bu ifadelere neden ihtiyaç duyduğunu doğru tespitlerle anladığında aslında zorluk gibi görünen durumları kolaylaştırabilir.